'Elektrikli otomobil şebekeleri dönüştürecek'

Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Murat Pınar, trafikteki her 10 araçtan biri elektrikli otomobil olursa sadece Ankara merkezde 15 milyon, İstanbul’da ise 40 milyon liralık şebeke yatırımı yapılması gerektiğini söyledi. Pınar, şimdiden yatırımlara başlamak gerektiğini belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mehmet KARA

Tüm dünyada otomotiv sektörünün üzerinde harıl harıl çalıştığı en önemli konuların başında elektrikli araçlar yer alıyor. Ancak elektrikli araçların, sadece otomotivcilerin meselesi de değil. Öyle ya, günlük yaşamda çok önemli bir yere sahip ulaşım araçları konusunda kapsamlı dönüşümler yaşanır da, hayatın diğer alanları bundan etkilenmez mi?

Örneğin, bugünün benzinli ve motorinli araçlar için akaryakıt istasyonları neyse, ileride elektrikli araçlar için şarj istasyonları altyapısı da o. Peki, şarj istasyonu işletmeciliği diye bir iş alanı mı açılacak? Dağıtım sektörü bu cepheden bakınca geleceğe hazırlanıyor mu? Cevap evet. Ve bu konuda organize şekilde harekete geçen ilk oyuncu ise Türkiye’de en geniş coğrafyaya ve en yüksek aboneye hizmet sunan elektrik dağıtım operatörü Enerjisa. İstanbul Anadolu Yakası, Başkent ve Toroslar elektrik dağıtım bölgeleri Sabancı Holding ve Alman E.ON ortaklığı Enerjisa Elektrik Dağıtım Şirketleri çatısı altında hizmet sunuyor.

Savaşları bitiren savaş

Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Murat Pınar, elektrikli araçların şebeke üzerindeki olası etkilerini tespit amacıyla 2014'te proje başlattıklarını belirtti. Pınar’ın verdiği bilgiye göre proje kapsamında şirketin araç parkına 18 adet elektrikli BMW i3 otomobil eklendi ve iki yıl boyunca kullanıldı. Projeden oldukça ilginç ve anlamlı çıktılar elde ettiklerini ifade eden Murat Pınar, “Verilere bakınca diyorum ki, elektrikli ve fosil yakıtlı araçlar arasındaki rekabet, savaşları bitiren bir savaş olacak” dedi. Pınar’ın verdiği bilgiye göre, uygulama sonucunda elektrikli araçların 5-6 liralık enerjiyle 100 kilometre yol kat edebildiği ortaya çıktı. Bu rakam, orta sınıf bir benzinli ve motorinli aracın harcadığı yakıtın dörtte birine, hatta daha altına karşılık geliyor.

Enerji sarfiyatındaki avantajı sayesinde elektrikli araçların sektörde geri dönülmez bir değişime yol açacağının altını çizen Murat Pınar şunları söyledi: “Bu iş çok hızlı patlayabilir. Aslında şu anda bile şehir içinde düşük enerji sarfiyatı ile çok rahat rekabet eder. Şehirlerarası yollar açısından şimdilik sadece menzil, uzak mesafe katedememe sıkıntısı var. Ama o da ortadan kalkmaya başlıyor. Yani elektrikli otomobillerin hakim hale gelmesi konusunda 2030’ları falan beklemek sadece garantici bir yaklaşımdır.”

10’da biri elektrikli olursa?

Elektrikli araçların ulaşım ve enerji altyapısına büyük yansımaları olacağını ifade eden Murat Pınar, “Şebeke sahipleri ve operatörleri de çok dikkatli olmalı” dedi. Araç sayısının yüzde 10’u elektrikli olursa şebekeye etkisinin ne olabileceğini de analiz ettiklerini anlatan Pınar, “Trafikteki araçların yüzde 10’u elektrikli olursa Ankara metropol sınırları içinde minimum 15 milyon liraya yakın yatırıma ihtiyaç olacak. Bu rakam İstanbul için 40 milyon lira. Türkiye ölçeğine geldiğimizde bunun ne kadar yüksek bir rakam olacağını tahmin etmek çok zor değil.”

Yatırımlara şimdiden başlamalı

“Elektrikli araçlara hazırlık için gereken yatırımlara şimdiden başlamamız lazım” diyen Murat Pınar şöyle devam etti: “Elektrikli araçlar beklenenden hızlı yaygınlaşacak. O hıza ayak uydurmamız lazım. Çünkü insanlar gidip para verip arabayı kullanmak üzere direkt alıyor. Yani bir bekleme süresi, geçiş süreci yok.”

Şarj altyapısı şebeke dengeleyicisi olabilir

Murat Pınar, elektrikli araçların şarj ihtiyacının elektrik şebeke dengesini sağlama konusunda bir enstrüman olarak kullanılabileceğini de söyledi. Pınar, “Bu da çok önemli. Şu anda o dengeyi sağlamak için bir sürü yatırım yapılıyor. Eğer elektrikli araçları da denge unsuru haline getirebilirsek o yatırımların bir kısmına gerek kalmayacak. Ya da onun yerine çok daha düşük yatırım rakamlarıyla bu denge sağlanabilecek. Dağıtım şirketlerinin de bu şekilde düşünüyor olması lazım” dedi.

İstasyonların dağılımı önemli

Bu gelişmenin şebeke dengesi üzerinde de etkileri bulunacağını anlatan Pınar şunları söyledi: “Örneğin bataryalar hangi saatte şarj edilecek ya da edilmeli, bunu doğru yönetmeliyiz. İlk akla gelen, şebekenin dengesi için elektrikli araçların şarjını, normalde tüketimin düşük olduğu gece saatlerinde yapacağız. Ama ya diğer saatlerde de ihtiyaç olursa? Ayrıca bataryaların hangi sürede şarj edilebileceği de hesaba katılması gereken bir nokta. Şarj noktalarını hangi bölgeye koymak lazım sorusu da var. Çünkü bazı bölgeler yoğun, yeni yatırım ihtiyacı ortaya çıkacak. Bazı bölgelerde kabloların kapasitesi dolu ve ciddi bir yoğunluk varsa benim kabloları da değiştirmem gerekecektir.”

Rüzgar elektriği kararlı kılınacak

Yenilenebilir enerji kaynakları konusundaki küçük uygulamaların, enerji alanındaki bütün akışı değiştirebileceğini ifade eden Enerjisa Dağıtım Genel Müdürü Murat Pınar, “Şu anda henüz orada değiliz. Ama hibrit modeller var. Güneş ve rüzgarı bir araya getirip, kesintisiz bir kaynak oluşturuyorsunuz. Doğrudan şebekeye vermeyip, ihtiyaca göre davranabiliyorsunuz. Olay bu noktaya gelince rüzgar ve güneş enerjisinin düzensizlikleri, kararsızlıkları gibi tartışılan yanları da ortadan kalkıyor. Şimdi ikincil formlar var. Bunlar gelince de artık köye kablo götürmeye gerek kalmayabilir” diye konuştu.