Elektrikli araçların öyküsü 188 yıldır devam ediyor

Son yüzyılda otomobillerde öncelik büyüklüğe, hıza ve konfora verilirken sürdürülebilirlik, daha temiz dünya kaygıları otomobil dünyasında dengeleri değiştirdi. Çevre kirliliği ve karbon ayak izlerinin azaltılmasının önem kazanmasıyla yıllar önce benzine yenik düşen elektrikli arabalar geri döndü.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dünyanın elektrikli otomobillerle tanışması çok eski değil, sadece 188 yıl önce ilk uygulamaları yapıldı. 1834 yılında Amerikalı Thomas Davenport’un ilk DC elektrikli motoru icat etmesiyle başlıyor elektrikli otomobillerin günümüze kadar gelen hikâyesi.

Kendini yetiştirmiş yoksul bir demirci olan Davenport, çoğu çalışmaya ilham olacak ve tüm nesillerin hayatını değiştirecek icadını yaptığında henüz 32 yaşındaydı.

İlk önce pille çalışan bir elektrikli motor (dönen elektrikli makine) yaptı ve küçük model arabalarda kısa mesafelerde kullandı. Bu girişiminin tramvayların elektrikle çalışmasında öncü olduğu, dönemin araştırmacıları tarafından belirtiliyor.

Amerika’nın tek mühendislik okulu, dünyanın ilk elektrikli motorunu satın aldı

 O yıllarda ülkenin tek mühendislik okulu olan Renssealer’ın kurucu başkanı Amos Eaton kendi kendini yetiştirmiş olan demirciye ve motoruna hayran kalınca motor Stephen Van Renssealer tarafından satın alındı. Daha sonra Thomas Davenport, New York’a gidip, Joseph Henry’nin tasarımı elektromıknatısı itici güç olarak nasıl kullanıldığını gördü.

Buradan aldığı elektromıknatısı parçalara ayırarak inceledi. Çalışmalar sonrasında eşi Emily ve yardımcısı Orange Smalley ile birlikte yaptıkları elektrikli makine üzerine ilk Amerikan patentini aldı.

Tüm bu üretimler, günümüzde şönt sargılı fırça ve komitatör DC olarak tanımlandı. Elektrikli lokomotifi ve elektrikli piyanoyu keşfetti. 1840 yılında ilk kez elektrikle basılan kendi dergisi olan The Electro-magnet and Mechanics Intelligencer’ı çıkarttı.

‘The Blacksmith's Motor’ kitabının yazarı Frank Wicks “Motor çok başarılıydı ve yatırımcıya ihtiyaç duydukça ticari başarısızlığa dönüşmeye başladı. Kimyasal pillerdeki enerji miktarı ölçülemiyordu ve pille çalışan bir motor buhar makinesi ile rekabet edemezdi.

Para sözleri verildi ama hiç birini alamayarak iflas etti. İşini ve elektrik motoru hakkında bir kitap yazdı ve 49 yaşında öldüğünde geriye sadece rehber niteliğinde bu kitabı kaldı.

“Thomas Edison, deneylerine güç sağlamak için kimyasal bir pil kullanarak 1879'da elektrik ampulünü icat etti, ancak müşterilere elektrik sağlamak amacıyla merkezi üretim tesislerine ve dağıtım sistemlerine olan ihtiyacı fark etti.

1882'de, aşağı Manhattan'daki Pearl Street istasyonu, Thomas Davenport'un 45 yıl önce icat ettiği türden şönt sargılı fırça ve komütatör DC jeneratörlerini çalıştırmak için buhar motorlarını kullandı.

Artan talebin çok büyük bir yeni üretim ve hizmet endüstrisi gerektireceğini fark eden Edison, Schenectady'de General Electric Co olacak bir üretim tesisi kurdu.” diye açıklıyor.

New York sokaklarında elektrikli taksiler

 Aynı dönemlerde İskoçya’da yaşayan Robert Anderson tarafından 1832-1839 yıllarında elektrikli araç yapıldı. Tüm icat ve çalışmaların ardında 1897 yılından New York sokaklarında elektrikli taksiler dolaşmaya başladı. Amerikan’ın ilk büyük elektrikli otomobil üreticisi firması Pope Manufacture Company bu dönem kuruldu.

Amerika’da Thomas Daverson’dan sonra ikinci elektrikli arabayı üreten marka 1890 yılında Morrison oldu. 1899 yılında ise ülkenin en köklü markalarından Baker iki kişilik model tasarladı ve ilk seride 800 araç satarken Ford modelinin çıkmasıyla satışlarında düşüş oldu. R. Davis ilk dört tekerli yük aracını 1873 yılında yaptı.

İngiltere’de Profesör William Ayrton ve John Perry üç tekerlekli elektrikli aracın tanıtımını 1882 yılında gerçekleştirdi. Amerika’da Morris ve Salomon iki oturma koltuğu olan “Electrobats” isimli elektrikli aracı üretti.

Londra’da “Londra Elektrikli Taksi Şirketi” (LETC) 15 elektrikli taksi geliştirip 1897 yılında kullanıma sundu. Fransa’da Camille Jenatzy tarafından 98 km/s hıza ulaşan elektrikli yarış aracı dünya hız rekorunu 1899 yılında kırdı.

Elektrikli otomobillerin altın dönemi

 Elektrik araçlar için en güzel dönemler 1900’lü yıllar oldu. Amerika’da üretilen otomobillerin %28’i elektrikli olarak yapıldı.

Özellikle benzinli araç motorlarının sesli çalışması ve sallantı yapması elektriklilerin tercih edilmesini sağladı. Daha sonra Henry Ford’un seri üretimi benzinle çalışan Model T’nin çıkması, Amerikan kullanıcısının otomobil pazarındaki tercihini etkilemeye başladı.

Seri üretim demek iş gücünün ve imalat maliyetlerinin azalması demekti. Daha ucuz üretilen benzinli arabaların uzun mesafe sürüş özelliklerinin olması ve yakıta daha rahat ulaşılabilmesi gibi artılarıyla tercih edilir olduğunu dönemin araştırmacıları ifade ediyor.

Petrol kökenli yakıt kullanan araçların hava kirliliği yaratmaları ve çevre kirliliğine neden oldukları için 70’li yıllarda daha temiz kullanım sağlayan elektrikli araçlar yeniden gündeme geldi. BMW şehir içi dolaşımı 30 km ve 50 km/s hıza sekiz saniyede ulaşabilen 1602 E modelini elektrikli olarak tasarladı. Modeli 1972 Almanya Münih Olimpiyat Oyunları’nda tanıttı.

Maksimum hızı ise 100 km/s olan model üretime geçmedi. 2000’li yıllar elektrikli araçların şahlanışına tanıklık etmeye başladı. Mühendis Martin Eberhard ve Marc Tarpenning tarafından “Tesla” adıyla 2003'te kurulan şirket, elektrikli otomobilleri yeniden popüler hale gelmesini sağladı.

2020'de 499.550 bin civarı araç satan Tesla, Model S, 3, X ve Model Y adlı dört modeli ile satışlarının yüzde 70’ini ABD, yüzde 10’unu Çin, yüzde 5’ini Norveç’e gerçekleştiriyor.

Chevrolet, Renault, BMW, Nissan, Toyota gibi markalar elektrikli otomobil üretimine geçerek 21.yüzyıla elektrikli araçlarla başladı. Ülkemizde de 2019'da tanıtılan tamamen elektrikli TOGG, büyük ilgi uyandırdı. Ortalama 500 km menzil ve 30 dakikanın altında hızlı şarj ile bataryası %80 doluluğa ulaşan TOGG satışa limitli olarak sunuldu.