'Pazarı arz itiyor ama biz de ite ite yorulduk'

ODD Başkanı Mustafa Bayraktar, otomotiv pazarının firmaların desteği ile ayakta durduğunu ifade ederek, "Distribütör, satıcı, üretici destek veriyor, pazarı itiyor o şekilde satış yapılıyor. Ama ite ite birazcık yorulduk" yorumunu yaptı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 


İSTANBUL - ODD Başkanı Mustafa Bayraktar, otomotiv pazarının firmaların desteği ile ayakta durduğunu ifade ederek, "Distribütör, satıcı, üretici destek veriyor, pazarı itiyor o şekilde satış yapılıyor. Ama ite ite birazcık yorulduk" yorumunu yaptı.

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) ve Bayraktar Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar 'Talebin çektiği değil, arzın ittiği bir pazar' var, bu da yılın sonunda, hatta yeni ilk aylarında fiyatı müşterinin belirlemesine neden olacak dedi.

Vergiler satışları önümüzdeki yıldan itibaren etkilemesini beklediklerini söyleyen Bayraktar, ancak vergiden önce pazarın zaten firma destekleriyle ayakta durduğunu söyledi.
Bu yıl otomotiv pazarının, otomotiv firmalarının ittirmesi ile gittiğine işaret eden Bayraktar, "Talebin sürüklediği bir otomotiv piyasası yok, arzın ittirdiği bir piyasa var. Dolayısıyla, ne yapacağız? Biraz daha ittireceğiz, ancak ite ite de birazcık yorulduk. Talebin ittiği değil de, satanın çektirdiği bir piyasa olduğu için, üretici, dağıtıcı, bayi elindeki malı satabilmek için elinden ne gelirse yapıyor. Bu nereye kadar sürdürülebilirse" ifadelerini kullandı.

Model yılının yeni yılla birlikte değişecek olmasının pazarın yaklaşık yüzde 30'u oranında alım yapan filo müşterilerinin yıl sonu alımlarını, yeni yıla kaydırmalarına neden olacağını, ancak bu rağmen pazarın 2012 yılı başında öngörüldüğü gibi 750 bin adetler seviyesinde değil, 800 bin adet civarında kapanacağını ifade etti. Vergilerdeki artışın fiyatlara ancak 2013 yılından itibaren yansıyacağını belirten Bayraktar, ancak bu durumun ileride oluşacak talebin geriye çekilmesine neden olmayacağını söyledi.

Bayraktar, "Normal şartlarda, artan vergiden ötürü fiyatın yeni yılda yükseleceğini bilen müşteri talebini öne çeker, vergiler fiyata yansıtılmadan otomobilini satın alırdı. Ancak bu yıl model yılının takvim yılıyla birlikte değişecek olması buna önemli ölçüde engel oldu" dedi.

Bayraktar, piyasanın özellikle filo müşterileri tarafından oluşturulduğunu, bu tip müşterinin 'normal' müşteriden farklı olarak aracın ikinci eldeki değerini de hesaplayarak alım yapmak zorunda olduğunu ve bu müşteriler için takvim yılına bağlanan model yılı değişiminin önemli olduğunu söyledi. Citroen, Subaru ve Infiniti markalarının Türkiye distribütörü Bayraktar Otomotiv'in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, Ocak ve Şubat aylarında bayilerin elinde ister istemez hem 2012, hem de 2013 model araçlar olacağını belirterek, artık çok daha fazla bilinçli olan müşterinin 2012 model otomobili satın almak için bayiden doğal olarak 2013 modelden daha düşük fiyat isteyeceğini söyledi. Mustafa Bayraktar model yılı uygulamasının bu konuda artan şikayetlerden ötürü yürürlüğe konduğunu belirterek, başka ülkelerde böyle bir uygulama yok. Ancak Türkiye'de aracını üretildiği tarih, ithal edildiği, satışa sunulduğu ve plakalandığı tarih tüketiciler tarafından çok önemseniyor. Bazen bir araç kasım ayında üretilmiş, yeni yılda ithal edilmiş ve haziran ayında trafiğe çıkmış olabiliyor. Bu da müşterilerin kafasını karıştırıyor. Bakanlık bu tip karışıklıkların önüne geçmek için, "bir araç hangi takvim yılı içinde üretilmişte model yılı da o yıldır" dedi.

 

mustafabayraktarbahattintatoglu.20121001080127.jpg

 

Paris'te çay molası

Paris Otomobil Fuarı'nda Citroen standında Citroen Türkiye Genel Müdürü Bahattin Tatoğlu (sağda) ile birlikte gerçekleştiği basın toplantısında Mustafa Bayraktar hoş da bir sürprize imza attı. Bayraktar, basın mensuplarına, Türkiye'den uçakla getirdiği ince belli çay bardakları ve Türk çayı ikram ederek hoş bir sürpriz yaptı.

 

 

500 milyon euroluk Nissan yatırımı kapasiteye takıldı

[PAGE]

 

celalcaglar01.jpg

500 milyon euroluk Nissan yatırımı kapasiteye takıldı

Oyak Çimento ve Otomotiv Grup Başkanı Celal Çağlar, geçtiğimiz yıl gündeme oturan Türkiye'deki Nissan yatırımının, özellikle Avrupa'da yaşanan kriz ve buna bağlı ortaya çıkan atıl kapasite sıkıntısı nedeniyle gerçekleşmediğini ifade etti.

Paris Otomobil Fuarı'nda konuştuğumuz Celal Çağlar, halihazırda otomotiv sektörünün çok zor zamanlardan geçtiğini ifade etti. Avrupa'daki krizin henüz dip noktasına ulaşmadığını belirten Çağlar, buna bir de Çin ile Japonya arasındaki gerginliğin eklendiğini vurguladı.

Tüm bu gelişmeler ışığında firmaların kurulu kapasitelerini doldurmakta güçlük çektiklerini söyleyen Celal Çağlar, Türkiye'deki Nissan üretiminin de bu sorun yüzünden gerçekleşmediğini ifade etti. Çağlar, şöyle devam etti: "Geçtiğimiz yıl Renault-Nissan yönetimiyle yaptığımız görüşmelerde ana sıkıntı atıl kapasite sorunuydu. Gerçekleşseydi, sadece fiziksel altyapı, yani üretim ve ar-ge harici harcanacak para yaklaşık 500 milyon euro düzeyinde olacaktı. Ancak, bizim ana ihracat pazarımız konumundaki Avrupa'daki kriz ve buna bağlı kurulu kapasitelerin tam olarak kullanılamaması bu yatırımın gerçekleşmesini engelledi." Bursa'daki Oyak-Renault fabrikasının şu an tam kapasiteyle çalıştığını belirten Celal Çağlar, "Burada fiziksel olarak sınıra yaklaştık. Bir miktar daha arazi gerekse yanımızdaki gruba ait OMSAN'ın arsasını kullanabiliriz. Ama daha sonra fiziksel olarak büyümek mümkün olmaz. Zaten, kısa vadede ise kriz koşulları nedeniyle yeni bir fabrika yatırımı gerektirecek koşullar görünmüyor" diye konuştu.

Türkiye damping pazarı oldu

[PAGE]

Türkiye damping pazarı oldu

Hyundai Assan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, Türkiye'ye ithal aracın dampingli
girip, girmediğine bakılması gerektiğini vurgulayarak, daralan Avrupa pazarlarındaki
ürünlerin Türkiye'ye pompalandığını, bunun da yerli sanayiye zarar verdiğini söyledi.
Türkiye "damp pazarı" olduğunu savunan Kibar, "Bugün bakıyorsunuz, bir otomotiv markası ekstra ekstra kampanya yapmaktan vazgeçmiyor, oluşan zararı karşılamak için merkez binasını satıp oradan nakit yaratmaya çalışıp işini ayakta tutmaya çalışıyor" dedi.

Kendilerinin her zaman üçüncü ülke menşeli olmaktan kaynaklanan yüzde 10'luk bir dezavantajla mücadele ettiklerini anlatan Kibar, bunun yanı sıra AB'deki diğer büyük üreticilerin, başka pazarlarda sıkıntı olduğu zaman Türkiye pazarına ürünlerini damp etmesi ile ilgili herhangi bir önlem mekanizmasının olmadığını anlattı.
Kibar, bu duruma çözümün ise otomotiv markalarının yılbaşında hangi segmentte kaç model getireceğini tescil ettirmesi ile mümkün olacağını ifade ederek, şunları kaydetti: "Türkiye'de ne oluyor? Bir pazarda sipariş patlıyor, hemen yürüyen pazar Türkiye diye indirimle ürün buraya veriliyor. Ondan sonra o gelen her farklı opsiyonunu yedek parçasını 10 yıl tutacaksınız. Öngörülmeyen başka yüklerde geliyor. Bir aracın ödediğiniz araç bedeli kadar 10 yıl içinde ikinci bir bedel daha devletin bütçesinden gider, yedek parça ihtiyacından. Dolayısıyla bugün 1 milyar dolar bir ürüne para veriyorsan, 1 milyar dolarda 10 yıl içinde yedek parça için veriyoruz demektir. Bunu unutmamak lazım. Yüzde 15 pahalı olsa bile yerli ürün kullanılmasına ilişkin Sayın Başbakanın genelgesi olmasına rağmen, kamu kurumları kiralamalara gidiyor. Yine ithal araçları kullanıyorlar. Siz kendi sisteminizdeki açık delikleri tıkamazsanız, O deliklere ekstra bir sürü sular girer."

Ekstra nakit olsa yerli üretirdim

Ali Kibar, baştan beri Türkiye'nin yerli marka otomobil fikrine sıcak baktığını belirterek, "Türkiye'de yerli marka otomobil yapılmasına ilişkin bizler de bazı çalışmaları yapıyoruz. Kibar, baştan beri yerli marka otomobil fikrine sıcak baktığını, Türkiye'nin bunu çoktan yapması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de yerli marka otomobil yapılmasına ilişkin bizler de bazı çalışmaları yapıyoruz. Ortaklarımızla değişik alternatifler üzerinde müzakere ediyoruz. Ben her zaman söylüyorum, benim elimde eğer ekstra bir nakit kaynağım olsaydı çoktan yapardık. Altyapım zaten var. Ortağımızla değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Nihai kararı almadan hiç bir zaman şunu yapıyoruz diye ortaya çıkmıyoruz. Olumlu olabilmesine çalışıyoruz. Dünyadaki bir çok ülkede ana sanayi yeni ürün geliştirmelerinde dahi kendi menşeli noktalarının dışına çıkmadığı bir ortamda biz bu çalışmaları müzakere edebiliyoruz."

alikibar.jpg

 

Teşvikte çekememe durumumu var

Kibar, teşvik sisteminde mevzuatla ilgili bazı şeylerin çözülememiş olabileceğini ifade ederek, "Bununla ilgili durumların farklı algılamalarını içeren tartışmalar oldu. Bunu haklı bulmuyorum. Herkes ev ödevini iyi yapmalı. Neyin stratejik, neyin de genel teşvikler, neyin de bölgesel teşvikler içerisinde yer aldığı malum. Biraz daha ev ödevini iyi yapan bunu gayet iyi uygulayabilir. Stratejik algılanan yatırımların aldığı teşvikler fazla. Zaman zaman bazı kurumlar ellerinde yeni yatırım projeleri olmadığı zaman belki başkası fırsatlardan istifade ediyor diye, biraz çekememe durumları da olur mu acaba diye düşünmek lazım" diye konuştu.