"Mısır, sanayiciden çok spekülatörlerin elinde”
Ankara Sohbetleri'nin konuğu olan ANGSAD Başkanı Edip Hilmi Aktaş, şu anda sanayicilerden daha fazla spekülatörün elinde mısır bulunduğunu ve bunların fiyatı ayarlama peşinde olduklarını belirterek, ithalat yapılmasının şart olduğunu söyledi.
Hüseyin GÖKÇE
Anadolu Nişastacılar ve Glikoz Sanayicileri Derneği (ANGSAD) Başkanı Edip Hilmi Aktaş, Türkiye’de mısır konusunda büyük spekülasyon olduğunu belirterek, bunların elindeki mısırın sanayicinin elindekinden daha fazla olduğunu söyledi.
Glikoz tartışmalarına değinen Aktaş, glikoz olmadan şekerleme sanayiinde üretim yapılamayacağını, Türkiye’de uygulanan kota yüzünden fabrikaların atıl kaldığını ancak 20 milyon dolarlık ithalat yapıldığı bilgisini verdi. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Aktaş, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak’ın sorularını cevaplandırdı.
-Sektörde, temsil yönünden bazı gelişmeler olduğunu biliyoruz. Paylaşabilir misiniz?
Anadolu Nişastacılar ve Glikoz Sanayicileri Derneği, 2014 yılında; Ak Nişasta, Ay Nişasta, Beşan Nişasta ve GSF Nişasta tarafından kuruldu. 2016 yılında Ay Nişasta kapanarak, dernekten ayrıldı. Bu sektörde bir de; Cargill, Amylum, Tat Nişasta, Sunar Grup ve Pendik Nişasta’ nın yer aldığı Nişasta Üreticileri Derneği (NÜD) var. Son yıllarda yapılanmadan ve bazı firmaların faaliyetlerinin piyasada oluşturduğu rahatsızlık NÜD üyeleri arasında da huzursuzluk yaratmış ve 31 Mart 2018 tarihli Olağanüstü Genel Kurul ile Sunar Grup, Tat ve Omnia Nişasta ANGSAD üyesi oldu. Yıllardır sektörün duayenliğini üstlenmiş olan Rint Akyüz de Amylum’dan ayrıldı ve NÜD’den de ayrılma kararı aldı. Bu durumda Nişasta ve Glikoz Sanayi sektöründe ANGSAD en önemli STK konumuna geldi.
-Şeker sektöründe de önemli gelişmeler yaşanıyor. Örneğin Şeker Kurumu kapatılarak bakanlığa bağlandı…
Aslında, şeker sektöründe yanlış bir yapı vardı. Şeker Kurumu gerekli idi. Ancak bir de içinde özel sektörün de ağırlığı bulunan Şeker Kurulu vardı. Bu beraberinde çok ciddi sıkıntılar doğuruyordu. Neyse ki bu yanlıştan dönüldü ve Şeker Kurumu Tarım Bakanlığı bünyesine bağlandı ve Şeker Kurulu ortadan kaldırıldı. Şeker Kurumu resmi bir konumla devleti temsilen karşımızda, konuştuğumuz her konu devletin konusu haline geldi.
-NBŞ kotası ve dağılımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’deki kota uygulamasının %90’ını iki ABD firması alıyor. Kalan %10’u 3 firma paylaşıyor. Bu uygulama ne hikmetse yıllardır devam ediyor ve çok ciddi haksız rekabet oluşturuyor. Zira, bugün, NÜD bünyesinde tek Cargill ve Amylum kaldı ve günlük işleme kapasiteleri 2 bin 500 ton. Buna karşılık ANGSAD ve Pendik Nişasta’nın günlük kapasitesi 4 bin 250 ton. Yani kotanın yüzde 90’ı, kapasitenin yüzde 30’una veriliyor. İç pazarı ve dış pazarı iki firma manipüle ediyor. Bu kabul edilebilir değil. Acilen glikozun kota dışına çıkartılması, kota uygulamasının gözden geçirtilmesi lazım. Dünyada glikoza kota uygulayan tek ülkeyiz. Glikoz kotaları düşürüldü. Buna karşılık ülke içinde ihtiyacı karşılayacak üretim olmasına rağmen, bunu karşılayamaz duruma geldik ve geçen sene 20 milyon dolarlık glikoz ithalatı yapıldı. İhracat kapasitemiz bile var ama kullanamadık. İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda dışarıya döviz ödemek yerine, ülkeye döviz kazandırmayı teşvik etmeliyiz.
-Şekerin doğrudan sağlıkla irtibatlandırılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şeker düşmanlığının pompalanmasını anlamıyorum. Şekere zehir demek ihanettir. Şeker, beyin ve sinir sisteminin en önemli takviyesidir. Yeter ki gereğinden fazla tüketilmesin. Eti de ekmeği de suyu da fazla tüketmek bünyeye zararlıdır. Su zehirdir diyebilir misiniz? Hammadde sorunu var. Mısırda darboğaza giriliyor. Önceki sene 760 lira olan mısır, bugün bin TL’nin üzerine çıktı. İthal fiyatı 150-200 dolar aralığında. Üretim 5.5- 6 milyon ton ama yetmiyor. Orta Anadolu’da büyük alanda mısır ekiliyor ve yılda iki ürün alınıyor. Ciddi hammadde darboğazı önümüzde duruyor.
Türkiye’de kriz avcıları, krizden nemalanan insanlar var. Şu anda sanayicilerden daha fazla spekülatör elinde mısır var. Bunlar fiyatı ayarlama peşindeler. Bu da hem yem hem nişasta sektörünü ciddi şekilde darboğaza sokuyor. Ancak yetkili devlet kurumları ile yaptığımız görüşmelerde, etik olmayan bu davranışlara karşı gerekli tedbirlerin alınacağı sözü verildi. İthalat yapılması şart. Mısır üreticisi ile pancar üreticisini karşı karşıya getirmek gibi bir politika var. Bunlar farklı üreticiler değil ki, mısır, buğday üreticisi pancarı 4 senede bir eker. Hal böyleyken pancar çiftçisinin mağduriyetini öne sürmek doğru olmaz. Daha bilinçli hareket etmek lazım. Burada sendikacılara önemli sorumluluklar düşüyor.
-Glikoz konusunda da eleştiriler var….
Glikoz şekerleme sanayiinin olmazsa olmazı. Üretimde şekerle birlikte kullanılıyor ve işleme kolaylığı sağlıyor. Ürünlerimizde glikoz yoktur diyen kurum, glikoz ihalesine çıkıyor. Bunun ne kadar glikoz kullandığını biliyoruz, glikozsuz bu ürünü yapmak mümkün değil. Bu konuda ciddi denetim yapılması, halkın yanıltılmaması lazım. Bazı örnekler vereyim: Bisküvide yüzde 48 şeker yüzde 6 glikoz, gofrette yüzde 60 şeker yüzde 20 glikoz, kekte yüzde 30 şeker, yüzde 10 glikoz, şekerlemede yüzde 65 şeker yüzde 35 glikoz, lokumda yüzde 75 şeker yüzde 10 glikoz kullanılmaktadır. Örnekleri arttırmak mümkün. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz; sanayide glikoz şeker demek değildir. Kısaca glikoz şeker değildir.
Bazıları, NBŞ’yi çok zararlı bir ürün olarak tanıttıkları gibi, ülkemizde sanki pancar şekerinin yerini tamamen NBŞ’den elde edilen ürünler almış gibi gösteriyorlar. Bakın, Şeker Kurumu’ nun verilerine göre, ülkemizde kişi başına NBŞ tüketimi 4.5 kg iken, bu rakam ABD’de 46 kg, AB’de 11 kg’dır.
Bir başka husus şekerin bizatihi obezite nedeni olduğu iddiasıdır. Dünyada kişi başına şeker tüketimi azalırken, obezite oranında ki artışı ne ile açıklayacaklar? Bu noktada biraz daha sorumlu beyanlarda bulunulması gerekiyor. ABD’de, AB’de ve Dünya Sağlık Örgütü’ndeki tüm otoritelerin belirttikleri husus: kaynağı ister pancar, ister kamış, ister nişasta olsun hiçbir şeker diğerinden farklı değildir. Önemli olan yeterli tüketilmesidir.