Mamul ihracatındaki ivme sektördeki katma değer artışını destekliyor

Plastik sektörü­nün Tür­kiye eko­nomisine katma değer ya­rattığını söyleyen Plastik Sanayici­leri Fede­rasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ka­radeniz, “Sektör 10 milyon tonu geçen toplam üretimi ve 50 milyar dolara yaklaşan cirosuyla ülke eko­nomisine yön veri­yor” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Plastik Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ömer KARADENİZ

Türkiye ekonomisinin en önemli aktörlerin­den birisi olan plastik sektörü, 10 milyon tonu geçen toplam üretimi, 50 milyar do­lara yaklaşan cirosu, 8 milyar doları aşan direkt mamul ihra­catıyla ülke ekonomisine yön veriyor. Türk plastik sektörü, 10 milyon ton plastik üreti­miyle AB ülkeleri içinde, Al­manya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor.

Genel bir değerlendirme ile ara malı üreten plastik sektö­rü başta inşaat, tarım, daya­nıklı tüketim malları, otomo­tiv ve elektronik olmak üzere imalat sanayi sektörü yanın­da, ambalaj malzemeleri gibi ürünlerle hizmet sektörünün de çok önemli bir tedarikçisi konumunda bulunuyor.

Plastik sektöründe tekno­loji kullanımındaki artışa pa­ralel olarak ihracat yapan ve dünya pazarlarında rekabet eden firma sayısı da giderek artıyor.

Kimya sektörünün başlıca destekçisi

2024 yılı Ocak-Kasım dö­neminde Türkiye ihracatı 238,5 milyar dolar, ithalat ise 312 milyar dolar olarak ger­çekleşti. Türkiye İhracatçı­lar Meclisi verilerine göre, en fazla ihracat yapan ikinci sek­tör 28 milyar dolarla kimya ol­du. Kimyevi maddeler ve ma­mulleri ürün grupları içinde en büyük destek plastikler ve mamullerinden geldi. Sadece kasım ayında 775 milyon dolar ihracat yapan plastik sektörü­nün toplam 11 aylık ihracat ve­risi yaklaşık 8,5 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Türkiye mamul ihracatı ithalatının iki katı

TÜİK verilerine göre plas­tik mamul ihracatı, 2024 yılı ilk 10 ayında 5,9 milyar dolar, hammadde ihracatı 2,2 mil­yar dolar oldu. Sektörün ma­mul ithalatı ise 2024 yılı ilk 10 ayında 2,99 milyar dolar, ham­madde ithalatı 9,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2024 yılı sonunda ithalatın 2023 yılına kıyasla miktar bazında yüzde 1,8 ve değer bazında yüzde 4,3 gerileyerek 748 bin ton ve 3,99 milyar dolar olarak gerçekle­şeceği tahmin ediliyor.

Ülkelere göre plastik ham­madde mal grubu 2024 yılı Ocak-Eylül dönemi ihracatı­na bakıldığında toplamda 175 ülkeye ihracat yapıldığı görü­lüyor. En çok ihracat yapılan ülkeleri sırasıyla Rusya Fede­rasyonu, İtalya, Romanya, Uk­rayna ve Almanya.

Plastik sektörü ihracatı, hammadde ve mamul ürünler toplamı olarak 2024 yılı ilk üç­çeyreği itibarıyla yaklaşık 3,09 milyon tonu buldu. İlk üç çey­rekte gerçekleşen bu ihraca­tın yaklaşık 1,74 milyon tonu plastik mamul, geriye kalan 1,35 milyon tonu plastik ham­madde sektörü kaynaklı. Plas­tik sektör ihracatımız bir ön­ceki yılın aynı dönemine gö­re miktar bazında yüzde 7,24 artarken, ilgili dönemde sek­törün mamul ihracatında ge­çen yıla göre yüzde 5,26 ham­madde ihracatında ise yüzde 9,9’luk artış yaşandı.

Plastik sektörü 2018-2023 yıllarını kapsayan dönemde, yılda ortalama 1 milyar 105 milyon dolarlık makine ve teç­hizat yatırımı gerçekleştir­di. Bu dönemde toplam yatı­rımın yüzde 40’ını presler ve diğer makineler yüzde 20’sini enjeksiyon, yüzde 17’sini eks­trüzyon, yüzde 4’ünü termo­form, yüzde 2’sini şişirme ve yüzde 17’sini de aksam ve par­çalar oluşturuyor.

Ülke ekonomisine 35 mil­yar dolarlık katma değer sağ­layan plastik sektörü, 250 binden fazla kişiye istihdam yaratıyor.

2024 yılının son çeyreğin­de toplam ihracatını artıran plastik sektöründe ivmenin yukarı yönlü hareket edece­ğini düşünüyoruz. 2024 yı­lı genel itibarıyla gerek ülke­mize özgü sorunlar gerekse ticareti zorlaştıran bölgesel gelişmeler sebebiyle bir hay­li zorlu geçti. Ancak yeni yıl­la birlikte plastik sektörünün ihracatla kalkınacağını ön­görüyoruz. Küresel ticaretin 2025 yılında daha zayıf büyü­yeceği beklentilerine rağmen Türkiye'nin Asya-Pasifik ve Ortadoğu pazarlarında güçlü bir şekilde yer alacağını düşü­nüyoruz. Tüm bu gelişmeler, pek çok sektöre hizmet veren plastik sektörünün de gelişi­mine hiç şüphe yok ki katkı su­nacaktır.

Tabii bir yandan da dünya ve Türkiye ekonomisinde ya­şanan zorlu koşullar unutul­mamalı. Durum böyle olunca plastik sektöründe yerinde sayan hatta gerileyen satış fi­yatları ile rekabet edebilmek zorlaşıyor. Dolayısıyla kar marjları daralıyor. Sektörün en önemli sorunlarından bi­ri yeterli katma değer sağla­yamamasıdır. Üretim ve ihra­catta daha yüksek katma de­ğer sağlayabilmek için katma değeri yüksek inovatif ürün­ler imal edilmeli ve kaliteden ödün vermeden maliyetleri düşürmenin bir yolu buluna­rak kar marjı artırılmalı. Sek­törün kaliteden ödün verme­den küresel pazarlarda rekabetçi üretim ve ihra­cat olanaklarını artırma­sı için Avrupa standartla­rında ve çevreye uyumlu üretim yapılmalı.

İmalat sanayisi daralıyor

Kasım ayında Türk imalat sektörünün PMI verilerinde görülen kay­da değer iyileşme belirti­leri oldukça sevindirici. Ancak genel itibarıyla PMI ve­rilerine göre imalat sanayisi­nin daralma bölgesine girdi­ğini söyleyebiliriz. Büyüme­deki yavaşlamanın en büyük nedenlerinden biri imalat sa­nayisindeki zayıflamadır. Sıkı finansman koşulları, jeopoli­tik gerilimler ve ticaret koru­macılığı gibi faktörler, imalat sanayisini olumsuz yönde et­kiliyor. Gerekli adımların atıl­maması durumunda sanayici yatırım planlarını öteleyebilir. Şirketlerin mevcut kaynakla­rını koruma ve maliyetleri mi­nimize edebilmek için yatırım ve büyüme planlarını rafa kal­dırdığını söyleyebiliriz. Sana­yiye verilen destek artırılmalı.

Türk sanayicisinin en büyük gücü üretim

Öte yandan, her koşulda ye­ni hikayeler yazabilme kabili­yetine sahip olan Türk sana­yicisinin en büyük gücü her zaman üretim olmuştur. Bu­nu da büyük fedakarlık göste­rerek yerine getiren sanayi­cimiz, mevcut durumda her geçen gün rekabet şansını kay­bediyor. Başta kamu kesimi olmak üzere özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve ekono­minin tüm paydaşları gerekli özveriyi gösterip, sanayicimi­zin bilhassa finansal açmaz­lardan kurtarmalı. Bu sayede yüksek teknolojiye dayalı üre­tim için firmaların öngörüle­bilir yatırımlar yapmalarının da önü açılmış olur.

Bununla beraber geçen iki yıllık süreçte izlenen ekono­mi politikalarının neticesin­de enflasyonla mücadele ko­nusunda kayda değer mesafe kat edilmesi oldukça sevin­dirici. Alınan tedbirler neti­cesinde ülke risk primi düş­tü, Merkez Bankası rezervleri arttı ve cari açıkta da gerile­me kaydedildi. Merkez Ban­kası’nın kararlı çalışmalarıyla enflasyonun daha da düşece­ğini öngörebiliriz. Enflasyo­nun düşüş eğiliminin tam an­lamıyla gerçekleşmesi, en bü­yük temennimiz.