Soğuk zincir ve frigo lojistiğinde rekabet kızışıyor
Akca Lojistik Genel Müdürü Enes Akça, “Türkiye’de gıda lojistiğinde iklimlendirilmiş alanlara ve taşımaya fazlasıyla ihtiyaç var. Bu alanda ciddi bir arz eksikliği mevcut. FRC sertifikasına sahip 15.000 civarındaki aracın yüzde 80’i ihracat taşımalarında çalışıyor. Kalan 3.000 civarında aracın ise Türkiye dahilindeki işleri kaldırması mümkün değil” dedi.
Necmi ÇELİK
Her mevsim gıda güvenliğinin sigortası olan ısı kontrollü taşımacılık, özellikle yaz aylarında büyük önem taşıyor. Küresel iklim değişikliğinin yol açtığı aşırı iklim hareketleri ve öngörülemez sıcaklık artışları frigo taşımacılık açısından bile riskler getiriyor.
Soğuk zincir taşımacılığında özel ekipman, enerji kullanımı ve sıkı sıcaklık kontrolü nedeniyle lojistik maliyetler de oldukça yüksek seyrediyor. Lojistik şirketler ise teknoloji kullanımı, rota optimizasyonu, yakıt tasarrufu ve otomasyon yetenekleriyle maliyetleri optimize ederek maliyet verimliliğini artırmaya çalışıyor.
Türkiye’de frigo taşımacılığı için kullanılan araç parkı hakkında resmi bir veri bulunmuyor ancak belgeli ve belgesiz 30.000 - 50.000 arası frigo TIR ve kamyonun yurt içinde faaliyet gösterdiği tahmin ediliyor. Araç parkı, son yıllarda artan taleple birlikte büyüme eğilimi gösterse de ihracat ve yurtiçi taşımalarda araç parkı arasında önemli bir dengesizlik gözleniyor. Frigo taşımacılıkta firmalar arasındaki rekabet deneyim ve uzmanlık, teknolojik altyapı, coğrafi kapsama alanı, müşteri hizmet kalitesi gibi konularda yoğunlaşıyor. GPS takibi, sıcaklık kontrol sistemleri ve veri analizi gibi teknolojik altyapıya yatırım yapan firmalar, müşterilerine daha şeffaf ve güvenilir bir hizmet sunmaya odaklanıyor.
Türkiye’de sektörle ile ilgili düzenlemeler Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapılıyor. Kullanılan araçlar için özel izinler ve sertifikalar gerekiyor. Uluslararası standartlara uygun sertifikalara ve izinlere sahip firmalar ise yurt dışına da taşımacılık taşımacılık hizmeti verebiliyor.
Akca Lojistik’in Genel Müdürü Enes Akça, soğuk zincirin gıda lojistiğindeki önemi hakkında bir değerlendirme yaptı. Akca, “Türkiye’de gıda lojistiğinde iklimlendirilmiş alanlara ve taşımaya fazlasıyla ihtiyaç var. Bu alanda ciddi bir arz eksikliği mevcut. Geçtiğimiz yıl İstanbul’da şehir içi dağıtıma yönelik yeni bir soğuk hava deposu faaliyete geçirdik. Soğuk depolarımızı, iklimlendirilmiş alanlarımızı genişletmek için yatırımlarımız sürüyor. Ayrıca nakliye tarafında da filomuzdaki frigorifik araç sayımızı artırmaya yönelik çalışmalarımıza devam ediyoruz”dedi.
Gıda lojistiğinde hata toleransı minimum
Depolama, nakliye ve mikro dağıtım faaliyetlerinin üçte birinde gıda ve ilişik ürünlerin lojistiğini yönettiklerini ve bu nedenle de soğuk zincire büyük önem verdiklerini ifade eden Akça, “Gıda ve tarım ürünlerinin soğuk zincirle taşınması, ürün formu ve sağlık koşullarının korunması açısından büyük bir öneme sahip. Bu alanda kayıpları önlemek için, soğuk zincirin kesintiye uğramaması ve kontaminasyon riskinin önlenmesi gerekiyor. Gıda lojistiği, hata toleransının minimum seviyelerde olduğu bir operasyondur. İsrafın önlenmesi ve daha etkin bir lojistik yönetimi için, ülkemizin taraf olduğu ATP Konvansiyonu gibi uluslararası standartların etkin bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi gerekiyor” diye konuştu.
Soğuk zincir yönetiminin, gıda lojistiğinde israfı önlemede ve ülke ekonomisine katkı sağlamada kritik bir rol oynadığı vurgulayan Akça, şunları söyledi ;“TÜİK verilerine göre, 2023 yılında yaş meyve ve sebze sektörü yüzde 18’lik bir artışla yaklaşık 3,5 milyar dolarlık ihracat yaparken, bu ürünlerden üretilen mamullere ilişkin ise 2,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleşti. Bu ihracat artışları ülkemiz ekonomisi için sevindirici olsa da gıda israfı bu büyümenin sürdürülebilirliğinin önünde bir engel teşkil ediyor.
Soğuk zincirin kırılmasından kaynaklanan meyve/sebze kayıplarının gelişmiş ülkelerde yüzde 5-10, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 25-50, ülkemizde yüzde 30- 40 seviyelerinde olduğu biliniyor. Bütün bu veriler, soğuk zincirin gıda lojistiğinde ne kadar hayati bir rol oynadığını net bir şekilde gösteriyor. Soğuk zincir uygulamasının etkin kullanımı, ülkemizin gıda ihracatını artırabilmesi ve israfın önüne geçilebilmesi açısından son derece değerlidir.”
Türkiye’nin de taraf olduğu “ATP Konvansiyonu” nun bozulabilir gıda maddelerinin taşınmasıyla ilgili önemli standartlar getirdiğine dikkat çeken Enes Akca “Türkiye’de ATP Konvansiyonun oluşturduğu FRC sertifikasına sahip 15.000 civarında TIR dorsesi bulunduğu söylenilebilir. Bunların yüzde 80’i ihracat taşımalarında çalışıyor.
Kalan 3.000 civarında aracın ise Türkiye dahilindeki işleri kaldırması mümkün değil. Bu nedenle soğuk zincir taşımlarında önümüzdeki süreçte yol alınacak daha çok aşama var”dedi. Akça son olarak, “Doğru bir süreç yönetimiyle gıda ihracat potansiyelini daha da yukarılara taşıyarak ülke ekonomisine önemli
katkılar sağlayabiliriz. Lojistik şirketleri olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirerek soğuk zincire daha fazla yatırım yapmalıyız. Bu alanda bilinci artırmalı ve iş süreçlerimizi daha denetlenebilir ve izlenebilir hale getirmeliyiz.” dedi.
Gıda ihracatındaki artış frigo taşımalarına talebi artırıyor
Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında frigo taşımalarıyla öne çıkan Intermax Logistics’in Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Çelikel, “Her mevsim ürünleri gerekli ısı değerlerinde muhafaza etmek hem uzmanlık hem de sağlam donanım gerektiriyor. Aksi takdirde ürün kayıplarının önüne geçilemez “dedi. Çelikel, şirket olarak -25 ile +25 derece arasında taşınması gereken gıda ve kimya ürünlerini, son teknoloji ile donatılmış araçları ve tecrübeli sürücülerle varış noktasına güvenle ulaştırdıklarını vurguladı.
Operasyonları sırasında sadece araç içi değil, araç dışı koşullara da çok dikkat ettiklerini söyleyen Çelikel, şunları kaydetti: “Dorse içi sıcaklık değerleri sabit tutulamazsa 4 derecede muhafaza edilmesi gereken ürün bozulabilir. Artık iklim değişikliği sebebiyle aşırı ısı dengesizlikleriyle karşılaşabiliyoruz. Mesela, bir ürünü taşırken bunaltıcı sıcağın etkisindeki bir Akdeniz kentiyle, Avrupa’da daha serin bölgelerde farklı riskler ortaya çıkıyor. Sadece yurt dışında değil yurt içinde, örneğin İstanbul ile Adana’da arasında da ciddi sıcaklık farkları oluyor.
Asfaltı dahi eritebilen bir sıcaklık değerinin, taşınan ürünlere zarar vermemesi için bütün tedbirlerin alınması gerekiyor. Benzer riskleri ortadan kaldırmak için son teknolojili sağlam donanım ile işinin uzmanı, taşımacılık yapılan bölgeleri iyi tanıyan, tecrübeli sürücülere sahip olmalısınız.” Frigorifik yüklerin diğer birçok yük çeşidine göre daha çok hassasiyet gerektirdiğine dikkati çeken Savaş Çelikel, frigo grubundaki bazı ürünlerin aynı ortamda birbirini bozabileceğini hatırlattı.
Çelikel, bazı ürün gruplarının ise gereken sıcaklık değerlerinde korunsalar bile teslimatın gecikmesi halinde saklama ömürleri gereği her durumda bozulacağının da altını çizdi.Olumsuz hava ve yol koşullarının trafiği aksatabileceğini veya araca zarar verebileceğini anımsatan Çelikel, “Her iki halde de teslimat gecikebilir, zaman sınırı olan ürünler bozulabilir. Avrupa’daki yapılanmamız, acente ağımız ve lojistik altyapımız sayesinde, olası sorunları çoğu zaman ortaya çıkmadan önleyebiliyoruz" dedi.