Lojistik üstünlüklerle karton sanayi ABD pazarında uçuşa geçecek

KASAD Başkanı Alican Duran, 2025’te lojistik maliyetlerinde fazla bir artış yaşanmayacağını belirterek, "ABD’li üreticiler için Türkiye en ideal partner. Eğer ABD’ye bu büyük şirketler vasıtasıyla bir ihracat başlatabilirsek karton ambalaj sektörü gerçekten uçuşa geçer”dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Necmi ÇELİK

Karton Ambalaj Sanayi­cileri Derneği -KASAD Başkanı Alican Dural, karton sanayi ile lojistik sek­tör ilişkisini yeni pazarlama açılma yönünden değerlen­dirdi. Alican Duran, 20 yıl­dan bu yanadır Amerikan pa­zarı için çaba harcadıklarını belirterek, “ABD’de Trump Yönetimi ile birlikte Türkiye için konjonktürel bir avan­taj oluşuyor.

ABD’nin önde gelen karton ambalaj şirket­leri Şubat ayında Türkiye’ye gelecek. Çin’den uzaklaşma eğilimi içinde olan ABD’li üreticiler için Türkiye en ideal partner durumunda "dedi.

Alican Duran’ın DÜNYA Gazetesi’nin sorularına ver­diği yanıtlar şöyle;

2024 nasıl geçti ve 2025 için nasıl bir resim görü­nüyor?

2024 diğer sektörlere gö­re kendini biraz daha iyi ko­ruyabildiğimiz bir yıl ol­du. Tonajlarda hafif bir dü­şüş olsa da diğer sektörlere göre üretimde daha iyi bir yıl geçirdik. Hammadde fi­yatları düştü. Kuşkusuz sert bir rekabet ortamı var.. Tür­kiye AB ile et ve tırnak gibi bir ilişki içinde. Avrupa bi­zim en büyük müşterimiz. Hem ambalajda hem karton ambalajda hem de diğer ih­racat sektörelerinde. Orada­ki en küçük bir kötüye gidiş hemen bize yansıyor. Avru­pa’da işlerin iyi gitmediğini görüyoruz. Talepte artış yok. Özellikle 2025 ilk yarı için beklentiler olumlu değil. Umarım ikinci yarıda bir dü­zelme olur.

2025’te sektör açısın­dan ne gibi konjonktürel gelişmeler olabilir?

2024’ü diğer sektörlere oranla daha az hasarla ka­pattık diyebilirim. Tonaj ola­rak çok bir şey kaybetme­dik. Biraz karlılıktan verdik. 2025’in ilk altı ayında da gi­der ve finansman kontrolü­nü iyi yapmamız gerekiyor. Yeni pazarlara ihracat sağla­maya çalışıyoruz.

Özellikle Amerika pazarına girmek ve daha çok ihracat yapmak en önemli hedeflerimizden bi­ri. Devasa bir pazar. Trump yönetimi ile konjonktürel bir avantaj yakalamış ola­cağız. Ambalajda yıllardır ABD’nin çözüm ortağı Çin. Ancak ABD’nin Uzakdoğu pazarından çıkma niyeti sır değil. Türkiye karton amba­laj konusunda hatta her türlü ambalajda ABD için çok cid­di bir partner olabilir.

Ame­rika’ya bu ölçekte ve kalitede bu hizmeti verecek çok faz­la ülke de yok. Türkiye çok avantajlı konumda. Avru­pa’daki resesyon nedeniyle ABD ve İngiltere gibi yeni pa­zarlara yöneleceğiz. İçinden geçtiğimiz bu zamanda daha uzaklara bakmaya başladık. Şimdiye kadar yaptıklarımı­zın tersini düşünerek biraz uzak pazarları inceleyeceğiz. Bir anlamda ezber bozan bir yaklaşımla hareket edeceğiz.

ABD pazarına daha ak­tif giriş için stratejiniz nedir?

Amerika' da yeni bir yönte­mi deniyoruz. ABD'li bir PR şirketi ile anlaştık, oradaki önde gelen karton ambalajı şirketlerini Türkiye'ye ge­tireceğiz. Alışılmadık pazar stratejileri ile yola çıkıyoruz. Bu şirketlerin temsilcile­ri bu Şubat ayı ortasında İs­tanbul’a gelecekler ve burda­ki karton ambalaj tesislerini yerinde görecekler. Örneğin bu şirketlerden biri tüm am­balajını Çin'den temin eden bir şirket. Bu ilk defa olacak bir durum. Eğer ABD’ye bu büyük şirketler vasıtasıy­la bir ihracat başlatabilirsek karton ambalaj sektörü ger­çekten uçuşa geçebilir.

Sizin sektör doğrudan hem ihracat sektörünün hem de lojistik sektörü­nün bir paydaşı. Gerçek hayatta tablo nasıl?

Bizim işimizde lojistik, navlun, nakliye çok önem­li konular. Navlun ve nakliye yüksek rakamlara çıktığında ihracat için o fiyat verilmez hale geliyor. Artık ihracatın yapılış biçimleri de çok deği­şiyor. Malı konteynere yükle gönder şeklinde bir ihracat konsepti değişti.

Biz onların en yakınında­ki lojistik depolarıyla anlaşı­yoruz ve malı oraya indiriyo­ruz. Yani alıcı kuruluşlara ne kadar yakın olursak ihracat avantajımız o kadar artıyor. Biz o depolardan ihtiyaca gö­re günlük, haftalık, aylık sev­kiyatlar yapıyoruz. Lojistiğin önemi burda çok daha belir­gin hale geliyor. ABD’li alı­cıların alıştıkları bir konfor alanı var. O konforu onlara vermeden sadece fiyat avan­tajı sunarak ihracat yapa­mazsınız.

Öncelikle Türki­ye’nin karton ambalaj sektö­rünün imajını Amerikalılar nezdinde parlatmamız la­zım. Bizimle ilgili negatif bir algıları yok. Bu güzel haber. Ayrıca ABD pazarında fark­lı bir iş kültürü var. Ucuzsan malı ben senden alırım gibi bir yaklaşımları yok. İlişki yönetimi ve güven en önem­li konu. ABD pazarında bize düşen Türkiye'nin karton ambalaj sanayicileri olarak nasıl daha yüksek bir güven verebiliriz bunu çalışmamız lazım. İmaj çalışması bu an­lamda önemli.

Amerika'nın öne çıktı­ğı, modelde sizin lojistik haritanız nasıl değişe­cek?

Şimdi yeni pazarlara ka­nalize oluyoruz. Bu kapsam­da yeni kontratlar yapmaya çalışacağız. Lojistik paydaş­larımızla oturup bu konula­rı enine boyuna konuşacağız, yıllık toplu kontratlar yap­maya çalışacağız.Kuşkusuz tüm bir yılı öngörmek zor. En azından belirli bir süre­yi kapsayabilecek kontratlar söz konusu olacak. Bu aslın­da her iki taraf için de uygun bir yaklaşım.

İhracatta deniz taşımacılığı vazgeçilmez

Bu tür planlarımızı pay­laştığımız zaman her iki ta­raf için de bu kar ve verimli­lik olarak geri döner. Deniz ve konteyner taşımacılığı bizler için her zaman en çok kullan­dığımız model. Özellikle uzak coğrafyalar ve ABD gibi pa­zarlar söz konusu olduğunda denizden başka yol yok. Bizim karton ambalaj işinde nakli­ye zaten en hassas konulardan biri. Bu yüzden deniz ve kon­teyner taşıması her zaman vazgeçilmezdir.

Biz zaten lo­jistik depolarla çalıştığımız için ihracat sevkiyatları belir­li terminlerde önceden gidi­yor ve depolardan ihtiyaca gö­re çekiliyor. Özellikle ABD' de çalıştığımız şirketler zaten te­darik zinciri yönetiminde çok deneyimliler ve gelişmiş sis­temleri kullanıyorlar. Bize 2 veya 3 aylık yaklaşık süreler veriyorlar ve biz de ona göre depolardan sevkiyat planı ya­pıyoruz.

Lojistik ve taşımacılık maliyetlerinde 2024 nasıl­dı ve 2025 için neler bekli­yorsunuz?

Bence 2024’te pek fazla bir artış olmadı lojistik maliyet­lerde. 2025 yılında da benzer bir seyir izlenir diye düşünü­yorum. Tabi Kızıldeniz’in ve­ya Süveyş’in kapanması gi­bi enteresan büyük küresel olaylar olmazsa. Küresel pi­yasalarda talepte yaşanan da­ralma nedeniyle lojistik ma­liyetlerin 2024 gibi devam edeceğine inanıyorum. Kızıl­deniz geçişlerinde yaşanan sorunlar nedeniyle biz de do­ğudaki uzak pazarlara şu anda pek bakamıyoruz. Ancak so­nuçta her şey arz talep mese­lesi. Bir ciddi talep oluştuğun­da ona göre bir lojistik kanal da yaratılabilir.

Yeni bir talep artışı olursa Türkiye’deki karton amba­laj sanayi buna yanıt verebi­lecek durumda mı?

Karton sonuçta geri dönü­şümden elde ediliyor yüzde 60 oranında. Şu anda Avrupa’da en yeni teknoloji ile donatıl­mış üç geri dönüşüm tesisi de Türkiye’de. Biz geri dönüşüm­lü üründe net ihracatçı durum­dayız. Sektördeki firmalar da çok ciddi yatırımlar yapıyor­lar. Bizde böyle bir hammad­de varken çok zor olmaz yeni talebe yanıt vermemiz sektör olarak.

Türkiye’de karton am­balaj sanayi yeni ihracat talep­lerine her zaman hazırdır. Ayrı­ca plastikten sürdürülebilirlik anlamında karton ambalaja yö­neliş süreci var. Bu yeşil dalga karton ambalaj sanayini daha da büyütecek. Özellikle büyük grupların kendi sürdürülebi­lirlik hedefleri doğrultusunda dönüştürebilecekleri ürünler için de karton ambalaja geçme yaklaşımları var. Yıllar içinde kaybettiğimiz bir çok segmenti yeniden geri alma şansımız var artık bu dönüşüm sayesinde.

"Z kuşağının markalar üzerinde ciddi baskısı var"

Karton ambalaja geçişte hangi ürün grupları daha belirgin?

Benim gördüğüm en yoğun dönüşüm deterjanda yaşanıyor. Birçok gıda ürününde de bu dönüşüm giderek hız kazanıyor. Pet yemleri ve besin gruplarının ambalajlarında ciddi bir dönüşüm var. Pet sektörü büyüme içinde tüm dünyada.

Bir anlamda karton ambalaj sektörü sürdürülebilirlik bağlamında geleceğin en yüksek vaat ürettiği bir sektör durumunda. Geçen 20 yılda rakip ambalaja biraz pazar kaybetmiştik. Şimdi onları geri alacağız. Doğa bir yerde kendi dengesini kuruyor. Bu döşümün iki önemli nedeni var, bir sürdürülebilirlik regülasyonları diğeri de Z kuşağının hassasiyetleri. Z kuşağının markalar üzerinde ciddi bir baskısı var ve dönüşüme yönelmeyen markaları da cezalandırıyorlar. Dünyada yeni patron Z kuşağı ve onların istekleri.

Tabii şu gerçeği de belirtmeliyim. Karton ambalajın hammaddesi diğer ambalajlara göre pahalı, bu nedenle bazı üreticiler de karton ambalaja geçmekte biraz direnç gösteriyorlar. Ama bu trendin artık geri dönüşü yok. Daha önce hiç konuşmadığımız sektörler ve projelerde de konuşmaya başladık.

Örneğin bir markanın ABC segmentte karton ambalaj kullanan ürünleri var ve şimdi DEF kategorideki ürünleri de karton ambalaja geçirmek istiyorlar. Şirketler artık ortaklarına, yönetim kurullarına, tüketicilerine, müşterilerine bir anlamda hesap vermek zorundalar sürdürülebilirlik konusunda.