Kredi teşvikleri, tüm iş dünyasını kapsayacak şekilde uygulanmalı
Züccaciye Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, ihracat kredilerinde yapılan düzenlemelerin genele yayılarak iç piyasaya çalışanları da kapsaması gerektiğini vurguladı. Özellikle Türkiye'de üretilmeyen hammaddelerin ithalatına getirilen ek vergileri de eleştiren Öksüz, sektörde ve ekonomide yaşanan gelişmeleri DÜNYA’ya değerlendirdi.
Nurdoğan A. ERGÜN
Eximbank kredi limitlerinin artırılması, teminat çeşitliliğine gidilmesi gibi ihracata dönük adımları ‘olumlu’ gelişmeler olarak yorumlayan Züccaciye Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, ancak uygulamanın genele yayılması gerektiğini söyledi.
İhracatın artırılarak cari açığın kapatılması amacıyla bir dizi regülasyon yapıldığını hatırlatan Öksüz, “Özellikle kredilerle ilgili düzenlemelerin ihracatla sınırlandırılmaması gerekiyor. Kredilerin artık sadece ihracatçı değil yurtiçi çalışan firmalara da açılması lazım” dedi. Hammadde ithalatına getirilen ek vergi uygulamalarını da eleştiren Öksüz, ekonomiyi ve sektörü DÜNYA’ya değerlendirdi.
“Tamamen iç piyasaya çalışan ve 2 bin kişiyi istihdam eden firmalar var” diyen Öksüz, bu tür firmaları ‘stratejik değilsin’ diye kredilendirmemenin doğru olmadığını söyledi. Öksüz, “Bir an önce her kesim için kredilerin düzenlenmesi lazım. Tabii burada bütçe önemli. O bütçeyi mümkün olduğu kadar paylaştırmak için nereden başlamak lazım, bunu alta doğru yaymak gerekiyor. Süre çok önemli. Öldükten sonra oksijen vermenin anlamı yok” diye konuştu.
Hammaddeye getirilen vergi üretimi baltalar
Öte yandan hammadde ithalatına getirilen ek vergilerin üretim tarafında sıkıntı yaratacağını belirten Öksüz, “Özellikle çelik ve plastikte biz hammaddeyi dışardan alıyoruz. Çelikte hammaddenin 3’te 2’sini ithal ediyoruz. Sanayi olarak plastikte yüzde 85 yurtdışına bağımlıyız. Plastikte yüzde 6,5, çelikte de yüzde 8 ek vergi ödüyoruz. Bunlar imalatta kullanacağımız katma değerli ve Türkiye’de üretilmeyen ürünler. Bu nedenle ek vergi uygulanmasını anlamıyorum” dedi.
Öksüz, bitmiş üründe ise camda yüzde 50, porselende yüzde 120’leri bulan ek vergi uygulandığı için eskisi gibi ithal ürün furyası yaşanmadığını anlattı. Birkaç ay öncesine göre bugün finansmana erişimi daha mümkün olarak yorumlayan Mesut Öksüz, ancak bu kez de maliyetlerin yüksekliğine dikkat çekti. Öksüz, “Finansa erişmek öncesi gibi değil, daha kolay. Ama bu sefer de ulaşılan rakamlarla ticaret yapıp o paraları kredilendirip üzerine ticaret kârı edebileceğimiz bir işe dönüştürmek mümkün değil.
Şu an yani yüzde 60’larda kredi kullanacaksın. Üretici 3-5-7 para kazanıyor. Ürün üzerine yüzde 30 finans koyacak. Üstüne belirsizlikleri satın alacak, o malı satacak. Zor bir denklem. Yani sana şu an krediye ulaşmak kolay ama mecbur kalmadıkça, çok önemli kesin bir satış olmadıkça üretim yapmak diye bir şey yok. Tamamen beklemede gidiyor” yorumunu yaptı.
‘Faiz düşer’ beklentisi bile yatırıma yansır
Kredi faizlerinin yüzde 60’larda olduğu bir dönemde yatırıma dönük belirsizliklerin süreceğini söyleyen Öksüz, “İyileşme için kredilerdeki rakamların makul seviyelere inmeye başlamasını görmek bile önemli. Şu an 60’tan 40’a düşüyor olması bile bizi heyecanlandırır. Yani en azından düşme eğilimine girmesi yatırım iştahını harekete geçirir.
O nedenle bir yıl sonra yüzde 20, iki yıl sonra tek haneli rakamlara iner beklentisinin oluşması gerekiyor” dedi. Bu beklentinin oluşmasıyla reel sektörün yüzünü yeniden yatırıma döneceğini ifade eden Öksüz’e göre, ekonomi otoritesinin açıkladığı rakamlara yaklaşılması durumunda bile yatırım iştahı açılacak.
Züccaciye sektörünün ilk 6 aylık iç pazar büyümesini adet bazında yüzde 35 olarak açıklayan Mesut Öksüz, “Seçim vardı ve seçimden sonra fiyatların artacağı beklentisi vatandaşı alıma yönlendirdi. Şu an öyle bir beklenti yok. Alım gücümüzün had safhada düştüğü bir döneme geldik. İkinci 6 ayda adet bazında kayıplı döneme geçtik.
Enflasyon kaynaklı cirolar arttı ama adet düştü. Biz 11’inci aya yani kasım kampanyalarına güveniyorduk. Satışlar var ama öyle hareketli bir sezon yaşamıyoruz” diye konuştu. Yılbaşından sonra yerel seçimler nedeniyle sıkılaşmanın biraz serbest bırakılacağını düşünen Öksüz, “O nedenle bizim gibi sektörler 5-6 ay tekrar bir canlılık kazanacak ama o canlının karşılığında ödediğimiz bedel daha ağır olmamalı. Ülkenin ekonomik yapısı göz ardı edilmemeli” dedi.
Hedefimiz dünyanın 3 büyük pazarı
Geçtiğimiz yıl Türkiye ihracatına 6,1 milyar dolarlık bir katkı sağlayan ve 4 doların üzerinde ihracat birim fiyatıyla ortalamanın üzerine çıkan züccaciye sektörü, bu yılın ilk 9 ayında yüzde 3.48’lik bir kayıp yaşadı. Hedef yılı 6 milyar dolar ihracatla kapatmak. Dünyanın en büyük ithalatçısı konumunda bulunan ABD, Kanada ve Japonya’da züccaciye sektörünün aldığı payı ‘çok yetersiz’ olarak değerlendiren Öksüz, şu bilgileri verdi: “ABD’nin yıllık 77 milyar dolarlık ithalatı içinde bizim payımız binde 3 yani 297 milyon dolarlık ürün veriyoruz. Yıllık 9 milyar dolarlık ithalat yapan Japonya’ya ihracatımız 3-3,5 milyon dolar. Yine yıllık 8,5 milyar dolarlık züccaciye ürünü alan Kanada’ya satışımız 25 milyon dolar. Bu kadar büyük ithalat yapan bu ülkelerin ürünlerine iyi çalışmamız, iyi yoğunlaşmamız ve ilave pazar oluşturmamız lazım.”
Vietnam büyüyen bir Pazar
Züccaciye sektörü için yükselen pazarlardan birini de Vietnam olarak gösteren Öksüz, “Eskiden Vietnam’da sokak yemekçiliği yaygındı ama pandemiden sonra evde yemek yapma kültürünün oluştuğunu görüyoruz. Dolayısıyla mutfak kültürü tekrar orada oturuyor ve o pazarda 100 milyonun üzerinde bir nüfus var. Faydalanmak lazım” dedi.
Vietnam'da da önemli üreticilerin ortaya çıkmaya başladığını söyleyen Öksüz, Türk ürünlerine karşı yüzde 20 ek vergi konulduğunu kaydetti. “Biz de Vietnam ürünlerine ek vergi uyguluyoruz. Bunların karşılıklı kaldırılması için mücadele etmeliyiz” diyen Öksüz, ürün bazlı serbest ticaret anlaşmaları yapılması gerektiğine işaret etti.
Rusya’da hala istenen noktaya gelmedik
Sektörün odaklandığı pazarlardan biri de Rusya pazarı. Ancak Mesut Öksüz’ün ifadesiyle sektör, bu pazarda istenen rakamları hala yakalayamadı. 2022’de Rusya’ya 180 milyon dolarlık ihracat yapan sektör, bu pazarda biraz temkinli ilerliyor.
Öksüz, bu durumu şöyle yorumladı: “Rusya pazarına dönük çalışmalarımız var ama istediğimiz rakamlara tam ulaşamadık. Bunda da para transferi ve savaş nedeniyle lojistik sıkıntısı bir miktar bizi frenliyor. Aslında çok önemli bir pazar ve Avrupa'da üretim yapan birçok büyük firmanın Türkiye üzerinden ürün satmaya çalıştıklarını görüyoruz. Ama hala Rusya için en büyük pazar Çin. Rusya ihracatımızda 10’uncu sıralarda. Bir de Paşabahçe gibi büyük markalarımızın orda yatırımı var, bunlar ihracata dahil değil.”
“Gençleri hem eğitip hem çalıştırabiliriz”
Türkiye’nin 500 milyar dolar ihracat hedefine ancak üreterek ulaşabileceğini vurgulayan Mesut Öksüz, üretmek için de istihdam açığının giderilmesi gerektiğini belirtti. Öksüz, şunları söyledi: “Meslek liseleriyle bu işin çözülmediğini görüyoruz. Gençler okumak istiyor. Gençleri hem okutup hem de iş yaşamına çekecek sistemler geliştirmeliyiz. Mesela işveren gençlerin eğitim masraflarına destek olabilir, gece üniversiteleri açılarak vardiya sistemi kurulabilir. Böylece gençler ailelerine yük olmadan hem okur hem de meslek sahibi olabilir. 50 yıllık plan yapıyorsak istihdamı mutlaka çözmemiz lazım. Bence bu en önemli gündem maddemiz olmalı. Çünkü önümüzdeki birkaç yılda artık sanayinin temel sorunu olacak.”
İsrail ile ticaret durdu
Tük züccaciye sektörü açısından son yıllarda yıldızı parlayan ülkelerden biri de İsrail’di. Özellikle Türk dizilerinin de etkisiyle İsrail’de ciddi bir alıcı kitlesine ulaşan sektör, 2022 yılında bölgeye 306 milyon dolarlık ihracat yaptı. İsrail’in züccaciyede en fazla ihracat yapılan beşinci ülke olduğunu açıklayan Mesut Öksüz, “İsrail ihracatımızdan yüzde 5 pay alıyordu ama bugün ticaret tamamen durdu. Biz nasıl Türkiye içinde İsrail ürünlerini boykot ediyorsak onlar da bizim ürünlerimizi boykot ediyor. Elbette ticaret yapıyoruz diye onların yaptıklarını hoş göremeyiz” dedi.