‘’Kızıl kriz gıda sektörü için yeni fırsata dönüşebilir’’
Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’e giren gemilere yönelik saldırısı Süveyş Kanalı güzergahını durdurma noktasına getirdi. Pakun CEO’su Ertan Özgen, Kızıldeniz krizinin büyük riskler barındırdığını, ancak Türkiye için bazı fırsatları da beraberinde getirdiğini söyledi.
Mehmet Hanifi GÜLEL
Yemen’de bulunan Husilerin, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına karşılık Süveyş Kanalı'ndan geçen ticari gemilere yönelik eylemlerinin ardından Kızıldeniz'deki ticaret durma noktasına getirdi. Kızıldeniz’deki saldırıların küresel ticareti etkileyecek büyük bir krizin başlamasından endişe ediliyor. Türkiye’nin bölgeye önemli ticareti bulunuyor ve un ihracatının yaklaşık yüzde 25’i Doğu Afrika ülkelerine yapılıyor.
Türkiye’nin söz konusu ülkelerinin en büyük tedarikçisi konumunda olduğunu belirten Ertan Özgen, ‘’Türkiye konteyner taşımacılığı alanında bölgede büyük bir güçtür ve önemli bir lojistik altyapıya sahip. Bölgesel karışıklıklara ve operasyon zorluklarına rağmen altyapı olarak, rakip ülkelere göre daha iyi koşullarda olmamız sebebiyle bu dönemde müşteri talepleri yine Türkiye üzerinde yoğunlaşacak. Ülke olarak pazardaki avantajlı durumumuzun bilincinde olmalıyız’’ dedi.
Sipariş iptalleri başladı
Konteynerlerin fiyatı ile teslimat sürelerinin artması nedeniyle ithalatçı ve ihracatçıların büyük sorunlar yaşadığına işaret eden Özgen, bazı tedarikçilerin sözleşmelerde ek süre talep ettiğini, bazılarının ise iptal etmek istediğini aktardı.
Bu durumun ihracatçılar açısından sürdürülebilir olmadığını belirten Özgen, ‘’İthalat açısından bakıldığında riskler sanılandan daha büyük. Buğday unu gibi ihracat yaptığımız ürünlerin üretimi için de ciddi bir ithalatımız söz konusu. Taşıma maliyetleri ürünün kendi fiyatını geçmiş durumda. Bu da arz-talep dengesinin bozulması demek. Uluslararası konteyner taşımacılık şirketlerinin rotayı Ümit Burnu’na çevirmesiyle yolculuk 7 ila 10 gün uzuyor.
Bekleme sürelerinin uzaması ise gıda ürünleri gibi zamana dayalı ürünlerin ticaretinde büyük sıkıntılara neden oluyor. Tüm bu sebepler göz önüne alındığında dünya ticaretindeki rekabetçi fiyat avantajımızı yitirmeye başlıyoruz. Dünya un ihracatında 9 yıldır şampiyonluğunu koruyan Türkiye için süreç riske girmiş görünüyor. Türkiye'nin global liderliği sürdürmesi çok önemli. Bu doğrultuda bir an önce fiyat artışları ve tedarik krizinin önüne geçilmeli‘’ ifadelerini kullandı. Bölgede krizin en az 3 ay süreceğinin öngörüldüğünü ileten Özgen, ‘’Türkiye, bölgenin en büyük tedarikçisi konumunda.
Uzak Asya’nın rekabet gücünü kaybedecek olması ile doğan fırsatı değerlendirmesi gerekiyor. Konteyner fiyatları bir anda 800 dolardan bin 800 dolara yükseldi. Türkiye gibi buğday ithalatı yapan ülkelerde ticaretin krize yönelik yavaşlaması kaçınılmaz olacak. Piyasada talebin azalmasıyla uzun vadede buğday fiyatlarında da gerileme eğilimi görebiliriz. Diğer yandan, dünya petrol tüketiminin yaklaşık beşte birinin geçtiği kanaldan enerji fiyatlarını da artırabilir’’ şeklinde konuştu.
‘’Türkiye yerli armatör kozunu kullanmalı’’
Afrika pazarı başta olmak üzere birçok global destinasyonda yabancı menşeili armatörlerle taşımacılık yapıldığını kaydeden Ertan Özgen, bu tür kriz durumlarında navlun ve servis anlamında ticaretimizin dışa bağımlı hale getirdiğini vurgulayarak, ‘’Konteyner taşımacılığında özellikle yerli ve global seviyede konteyner taşımacılığı yapan, servis ağı kuvvetli yeni yerli armatörlerin bu bölgelerde hizmete girmesi Türkiye’nin ihracatı konusunda en önemli kozu olur” dedi.