Kadınlar küresel ekonomiye 13 trilyon dolar ekleme potansiyeline sahip

Kadın girişimciler yeni işler oluşturuyor, yenilikçiliği teşvik ediyor ve eşitsizlikleri azaltarak çarpan etkiler meydana getiriyor. McKinsey’nin raporuna göre kadın girişimciler yaratıcılıklarının yanı sıra 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 13 trilyon doları ekleme potansiyeli taşıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı, son yıllarda artış göster­miş olsa da hâlâ istenen seviyele­re ulaşmış değil. 2023 yılında KA­GİDER ve Sabancı Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanan “Türkiye’de Kadınların İş Gücüne Katılımı: Genel Eğilimler, Bölgesel ve De­mografik Farklar, Tutumlar” baş­lıklı rapora göre Türkiye’de 15 yaş ve üzeri nüfusun toplam iş gücüne katılım oranı yüzde 51,4 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 70,3 iken kadınlarda yalnızca yüzde 32,8 se­viyesinde kalmakta.

OECD ülke­leri ortalamasının oldukça altın­da kalan bu oran ile birlikte son yıllarda kadınların nitelikli işler­de istihdam oranının düştüğü, dü­şük nitelikli işlerde istihdam ora­nının ise arttığı dikkat çekiyor. 2004-2021 yılları arasında, nite­liksiz işlerde çalışan kadınların oranı yüzde 3 artarken, nitelik ge­rektiren işlerde kadın istihdamı yüzde 21’den yüzde 11’e geriledi. Bunun yanı sıra yönetici pozis­yonlarındaki kadın oranı 2004'te yüzde 7 iken, 2021'de yüzde 20 se­viyesine ulaştı. Ancak bu oran da OECD ülkelerinin 2021 yılı orta­laması olan yüzde 33,7’nin olduk­ça altında kaldı.

Türkiye’de kadın istihdamının düşük seviyelerde kalmasının te­mel nedenleri arasında sosyoeko­nomik ve kültürel faktörler önem­li bir yer tuttuğuna dikkat çeken Türkiye Kadın Girişimciler Der­neği (KAGİDER) Yönetim Kuru­lu Başkanı Esra Bezircioğlu, bu alanda daha fazla yol kat edilme­si gerektiğini söyledi.

Kadınların iş gücüne katılımındaki en büyük engellerden birinin toplumsal cinsiyet rollerinin yüklediği ev içi sorumluluklar olduğunu sözlerine ekleyen Esra Bezircioğlu, özellikle çocuk ve yaşlı bakımı gibi görevle­rin, kadınların iş hayatına girişini zorlaştırdığına değindi. Bunun ya­nı sıra kadınlar iş hayatında “cam tavan sendromu” ile karşı karşı­ya kalmakta ve kariyer ilerleme­sinde engellerle mücadele etmek zorunda kaldığını hatırlatan Es­ra Bezircioğlu, “Eğitimli ve yetkin kadınlar dahi, iş dünyasında eşit fırsatlar bulmakta zorlanmakta, özellikle üst düzey yönetici pozis­yonlarına ulaşmada ciddi engel­lerle karşılaşmakta” dedi.

“Kadın girişimciliği büyümeyi destekleyen faktörler arasında”

En son yayımı Kasım 2023’te yapılan GEM Kadın Girişimcili­ği’ne (Küresel Girişimcilik İzleme Raporu) göre ise dünyada 42 ay­dan uzun süre hayatta kalan işlet­melerin sadece üçte birinin kadın girişimcilerin girişimleri olduğu görülüyor. Küresel olarak kadınla­rın tek başına girişimci olma ola­sılığı erkeklerden daha yüksek.

Dünya çapında her altı kadından biri yakın gelecekte bir iş kurma niyetinde olduğunu belirtiyor ve raporda kadınlarda en yüksek giri­şimcilik eğilimi kadınların yakla­şık yüzde 28’inin iş kurma niyetini ifade ettiği düşük gelirli ülkelerde gözlemleniyor. McKinsey›nin ra­poruna göre kadın girişimciler iş yaratan, yenilikçiliği teşvik eden ve eşitsizlikleri azaltan çarpan etkileri yaratmalarının yanı sıra 2030 yılına kadar küresel ekono­miye 13 trilyon doları ekleme po­tansiyeline sahip.

Türkiye’nin oranları diğer ül­kelere kıyasla düşük kalıyor. Bu nedenle kadın girişimcilerin sa­yısının artması için cesaretlen­dirici politikalar, destek prog­ramları ve finansman olanakları gerekiyor. Kadınlar özellikle fi­nansmana erişim konusunda bü­yük engellerle karşılaşıyorlar. Bankalardan kredi almak, yatı­rımcı bulmak ve işlerini büyüt­mek için gerekli fonlara ulaşmak genellikle zorlayıcı oluyor.

KAGİDER’in kurulduğu 2002 yılında Türkiye’de kadın girişim­ci oranının sadece yüzde 4 oldu­ğu bilgisini paylaşan 2002’de Esra Bezircioğlu, “Pandemi dönemin­de bu oran yüzde 14’e çıktı. Ancak en son yayınlanan TÜİK işgücü is­tatistiklerine baktığımızda kadın işveren oranının yüzde 11,5’e düş­tüğünü görüyoruz. 1 buçuk milyon işverenin sadece 146 bini kadın” dedi. Diğer taraftan işveren olma­yan, ama kendi hesabına çalışan kadınların olduğunu anımsatan Esra Bezircioğlu, “Kendi hesabına çalışanları da eklersek oran yüzde 17,8’e çıkıyor” şeklinde konuştu.

“Kadınların iş dünyasına katılımı sağlanmalı"

Kadınların iş gücüne katılımının daha adil, üretken ve güçlü bir toplum yapısının destekleneceğini belirten Esra Bezircioğlu, kadınların kazançlarını çoğunlukla eğitim, sağlık ve çocukların ihtiyaçlarına harcadıkları için toplumun genel kalkınmasına doğrudan katkı sağladığının altını çizdi. Esra Bezircioğlu, “Kadınların iş gücüne tam anlamıyla katılabilmesi için öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik politikaların geliştirilmesi, ev içi bakım yükünün azaltılması amacıyla devlet destekli kreş ve bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve iş yerlerinde kadın dostu politikaların teşvik edilmesi gerekiyor. Bu tür adımlar, kadınların iş dünyasına daha güçlü bir şekilde katılmasını sağlayacak ve ülke ekonomisine önemli katkılar sunacak” dedi.