‘İzin süreçlerini kısaltarak, cari açığı azaltmayı hedefliyoruz’

Bir maden sahasının üretime geçebilmesi için en az 13 yıl gerektiğine dikkat çeken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği artırmayı, izin süreçlerini kısaltarak yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle cari açığı azaltarak stratejik ve kritik madenleri ülkemize kazandırmayı hedefliyoruz” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hüseyin VATANSEVER

Türkiye Maden Zirvesi’ne katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, madencilik sektöründeki izin süreçlerin kısaltılacağını ve buna yönelik çalışmaların yürütüldüğünü söyledi. Yatırımcıların karşılaştıkları en önemli zorlukların başında izin süreçlerinin uzunluğunun geldiğini hatırlatan Bakan Bayraktar, “Bir metalik maden sahası için 7 yıl arama, 3 yıl kurum izinleri ve 3 yıl da üretime hazırlık süreci var. Yani bir maden sahasının üretime geçebilmesi için en az 13 yıl gerekiyor. Gerekirse yasal düzenleme yaparak; hukuki güvenilirliği ve öngörülebilirliği artırmayı, izin süreçlerini kısaltarak, yatırım ortamını iyileştirmeyi, yeni rezerv keşifleriyle, cari açığı azaltmayı kritik madenlerde ülkemizin arz güvenliğini sağlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.

“Orta ve Batı Karadeniz’de önemli rezervlere ulaştık”

Sondaj ve arama çalışmalarına dikkati çeken Alparslan Bayraktar, “Son yıllarda artan sondaj ve arama çalışmalarımız sonucunda yeni maden yatakları keşfettik. Özellikle Orta ve Batı Karadeniz bölgesinde önemli bakır rezervlerine ulaştık. Benzer şekilde aramacılığın devam ettiği diğer sahalarda, molibden, bakır, altın ve kritik minerallerin bulunduğu yeni alanlar, Türkiye’nin zengin maden potansiyelini ortaya koymaktadır” ifadesini kullandı. Yurt dışında yürütülen maden arama çalışmaları hakkında bilgi veren Bayraktar, “Hammadde arz güvenliği kapsamında sadece ülkemizde değil Asya’dan Afrika’ya kadar farklı coğrafyalarda faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu çerçevede, Nijer’de arama çalışmaları yaptığımız altın sahalarından birinde MTA IC ile 2025'te ilk üretime başlamayı planlıyoruz” dedi.

“Bor ihracatında rekor kıracağız”

Bakan Bayraktar, Türkiye’nin dünyadaki rezervin yüzde 73’üne sahip olduğu bor madeninde yüzde 60’ın üzerinde küresel pazar payıyla liderliğini sürdürdüğüne işaret ederek “Bu çerçevede, 2024’te 2,5 milyon ton bor ürünleri satışı karşılığında, yüzde 97’si ihracat olmak üzere 1,3 milyar dolar satış gerçekleştirerek rekor kıracağız” dedi. Bor madenini katma değerli hale getirerek ara ve uç ürün olarak satmayı da hedeflediklerini dile getiren Bayraktar, “Savunma sanayiinde ve aşınmaya dayanıklı makine parçalarının üretiminde kullanılan bor karbür üretimi için kurduğumuz Balıkesir Bandırma’da yıllık bin ton kapasiteli tesisimizde üretim faaliyetleri devam ediyor. Çelik üretimi ve neodiyum mıknatıs başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan ve yine Bandırma’da yapımına başladığımız 800 ton kapasiteli Ferrobor Üretim Tesisi’ni de önümüzdeki günlerde hizmete açacağız. Türkiye nadir toprak elementleri alanında büyük bir potansiyele sahip. Nadir toprak elementlerini saflaştırarak nihai ham maddeye dönüştürecek endüstriyel tesisin kurulumu konusunda farklı ülkelerle, farklı işbirliği modelleri görüşmelerimiz devam ediyor. Bu alana yapacağımız yatırımlarla ülkemizi dünyada nadir toprak elementleri üretebilen 5 ülkeden biri haline getireceğiz” şeklinde konuştu.

“Sürdürülebilirlik sektörün vazgeçilmez bir uzvu”

Dünyadaki 90 civarındaki madenin 70’inin Türkiye’de bulunduğunu kaydeden Bayraktar, “Bu durum ülkemizi uluslararası arenada çok önemli bir merkez haline getiriyor. Son 22 yılda madenciliğimizin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payını binde 6’lardan yüzde 1,4’e kadar çıkardık. Nihai hedefimiz bu oranı yüzde 5’e yükseltmek” dedi. Sürdürülebilirlik kavramının artık sektör için vazgeçilmez, olmazsa olmaz bir uzuv haline geldiğine değinin Bakan Bayraktar, “Karbon ayak izimizi azaltmak için gerekli enerji kaynakları artık maden sahalarına entegre ediliyor. Döngüsel ekonomi yaklaşımıyla atıkların geri dönüşümü sağlanarak, doğal kaynak tüketimi azaltılıyor. Yeni teknolojiler su ve enerji kullanımlarını azaltarak çevre dostu bir üretim süreci oluşturuyor. Ayrıca maden işletmelerinin kendi elektrik üretmesiyle enerji maliyeti düşüyor ve yine sürdürülebilir bir üretim modeli oluşturuluyor” sözlerini kullandı.

“Global enerji noktasında kritik bir oyuncu olmalıyız”

Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, sektörü ileri taşıyabilmek için bazı konularda destek beklediklerini kaydetti. Yılmaz, “Yatırım ortamının iyileştirilmesi, yeni projelerin önünü açacak teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi ve sektörümüze yönelik öngörülebilir politikaların hayata geçirilmesi, yalnızca yerli yatırımcıları değil, yabancı sermayeyi de ülkemize çekecektir” diye konuştu. Mehmet Yılmaz, önümüzdeki dönemde küresel gelişmeler doğrultusunda insanlığın en az altı ila dokuz kat daha fazla madencilik yapmak zorunda kalacağına değindi ve “2025 yılında planladığımız faaliyetlerimizle kritik madenler konusunda da çok aktif rol almak üzere üstümüze düşeni yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Çünkü global enerji noktasında da dünyada kritik bir oyuncu olmak durumundayız.