Antarktika’nın emisyonu 50 bin yılda 10 kat arttı

Antik Antarktika buzunun ayrıntılı kimyasal analizi yapıldı. Analize göre günümüzün atmosferik karbondioksit artış hızı, son 50 bin yıldaki herhangi bir noktaya göre 10 kat daha hızlı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başak Nur GÖKÇAM

Fosil yakıt kullanımının artışı sonucu salınan yoğun karbon emisyonu, küresel ısınmanın hızını artırdı. Isınmanın bu denli hızlı olması, başta buzullar olmak üzere gezegenin devamlılığını tehdit ediyor.

Oregan Eyalet Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan antik Antarktika buzulundaki ayrıntılı kimyasal analizine göre günümüzün atmosferik karbondioksit artış hızının, son 50 bin yıldaki herhangi bir noktaya kıyasla 10 kat daha hızlı olduğu tespit edildi. Araştırmanın bulguları, Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı’nda yayınlandı.

Doğal sebeplerin yerini insan faktörü aldı

 Dünya’nın geçmişindeki ani iklim değişikliği dönemlerine ilişkin önemli yeni anlayışların gündeme geldiği analiz ile iklim değişikliğinin günümüzdeki potansiyel etkilerine ilişkin yeni bilgiler ortaya atıldı. Karbon dioksit, atmosferde doğal olarak oluşan bir sera gazıdır.

Karbondioksit atmosfere girdiğinde sera etkisi yaratarak iklimin ısınmasında etkili olur. Geçmişte buzul çağı döngüleri ve diğer doğal sebepler nedeniyle seviyeler dalgalanırken, bugün ise emisyonların artışında ana etken insan faktörü oluyor. Yüzbinlerce yıl boyunca Antarktika’da biriken buz, hava kabarcıklarında hapsolmuş eski atmosferik gazları içeriyor.

Burada inceleme yapan bilim insanları, eser kimyasalları analiz etmek ve geçmiş iklimin kayıtlarını oluşturmak için 2 mil (3,2 kilometre) derinliğe kadar sondaj yaparak buz örnekleri topladı. Toplanan buz örneklerini inceleyen araştırmacıları, ABD Ulusal Bilim Vakfı destekledi.

“Eşi benzeri görülmemiş bir artış yaşanıyor”

 Çalışmaya ilişkin açıklamada bulunan Oregon Eyalet Üniversitesi Dünya, Okyanus ve Atmosfer Bilimleri Fakültesi’nde araştırmacısı ve çalışmanın baş yazarı Yrd. Doç. Kathleen Wendt, “Geçmişi incelemek bize bugünün ne kadar farklı olduğunu öğretiyor. Bugünkü karbondioksit değişim oranı gerçekten eşi benzeri görülmemiş bir düzeyde. Araştırmamız, şimdiye kadar gözlemlenen geçmiş doğal karbondioksit artışlarının en hızlı oranlarını belirledi ve bugün meydana gelen ve büyük ölçüde insan emisyonlarından kaynaklanan oran 10 kat daha yüksek” dedi.

Sıçramalar, Heinrich Olayları ile yaşandı

Batı Antarktika Buz Levhası Divide buz çekirdeğinden alınan örnekleri kullanan Wendt ve meslektaşları, bu dönemlerde neler olduğunu araştırdı. Karbondioksitteki bu sıçramaların, Heinrich Olayları olarak bilinen ve dünya çapında ani iklim değişimleriyle ilişkilendirilen Kuzey Atlantik soğuk dönemleriyle birlikte meydana geldiğini gösteren bir model belirlendi.

Araştırmanın ortak yazarı ve Dünya, Okyanus ve Atmosfer Bilimleri Fakültesi araştırmacısı Doç. Christo Buizert, “Heinrich Olayları gerçekten dikkate değer. Bunların Kuzey Amerika buz tabakasının çarpıcı bir şekilde çökmesinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Bu, tropik muson yağmurlarında, Güney yarımkürede batıdan esen rüzgarlarda ve okyanuslardan çıkan bu büyük karbondioksit patlamalarında meydana gelen değişiklikleri içeren zincirleme bir reaksiyonu harekete geçiriyor" değerlendirmesinde bulundu.

7 bin yılda gerçekleşen olay artık 5 yılda yaşanıyor

Doğal artışların en büyüğü sırasında, karbondioksit 55 yılda yaklaşık milyonda 14 parça arttı. Ve bu sıçramalar yaklaşık her 7 bin yılda bir gerçekleşiyordu. Bugünün oranlarıyla bu büyüklükteki bir artış yalnızca 5 ila 6 yıl sürüyor. Kanıtlar, doğal karbondioksit artışının geçmiş dönemlerinde, derin okyanusun dolaşımında önemli bir rol oynayan batı rüzgarlarının da güçlendiğini ve Güney Okyanusu’ndan hızla karboncioksit salınmasına yol açtığını gösteriyor.

Heinrich Olayı nedir?

Heinrich Olayı, büyük buzdağı gruplarının buzullardan koptuğu ve Kuzey Atlantik’i geçtiği doğal bir olgudur. İlk olarak deniz jeoloğu HartmutHeinrich(1988) tarafından tarif edilen, 640 bin yıldaki son yedibuzul döneminin beşinde meydana gelmiştir. Heinrich olayları son buzul dönemi için özellikle iyi belgelenmiştir, ancak sondan bir önceki buzullaşmada belirgin bir belgelenme olmamıştır. Buzdağları, buzullar tarafından aşınmış kaya kütlelerini içeriyordu ve eridikçe, bu malzeme deniz tabanına buzlu enkaz olarak düşmekteydi.