“İklim krizine karşı ürün desenini değiştirmek zorundayız”
Türkiye tarım sektörü, kurum ve sanayicilerle beraber daha fazla ihracat için topyekûn çalışıyor. Önümüdeki dönemde iklim krizi ile çok büyük sıkıntıların yaşanacağını kaydeden TİM Tarım Kurulu Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, “Şu anda artan 1.5 derecelik hava sıcaklığının 2050'te artı 2.5 derece olması bekleniyor. Buna karşı üretmiş olduğumuz ürün desenini değiştirmek zorundayız” dedi.
Mehmet Hanifi GÜLEL
Türkiye, küresel gıda pazarından daha fazla pay almak ve yeni dönemde öne çıkan ihracat fırsatlarını ve gıda trendlerini WorldFood İstanbul’da masaya yatırdı. Tarım sektörünün gelen kurum, kuruluş ve birliklerin daha fazla ihracat için çalışmalar yapılırken, bir yandan da hammaddede üretimin devamlılığına dikkat çekiliyor.
Önceki gün kapılarını açan ve dünyanın önde gelen gıda fuarları arasına girmeye başlayan Worldfood İstanbul, hedeflediği 2 milyar euro ticaret hacmiyle Türkiye’nin gıda ihracatına önemli katkı sağlaması bekleniyor. Fuarda bu yıl bin 300’e yakın yerli ve yabancı firma stant açtı.
Fuarda gıdada ‘Pazar Potansiyeli’ başlıklı oturumda ‘Küresel Pazarlarda Yeni Dönem: Sürdürülebilir Gıda ve İhracat’ konusu ele alındı. Oturum TİM Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu moderatörlüğünde TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya ve TİM Tarım Kurulu Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu yer aldı.
“Türkiye, dünyada sayılı üreticilerden bir tanesi”
Sürdürülebilirliğin tarladan sofraya gıdanın aksamadan ulaşmasının mümkün olduğunu belirten Melisa Tokgöz Mutlu, küresel belirsizliklerin gölgesinde, gıda arzında istikrarın sürdürülebilmesi için iklim krizine karşı proaktif adımlar atılması gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin gıdada gittikçe önemli bir noktaya gittiğini aktaran Mutlu, “Türkiye’nin sahip olduğu ürün gamı ve fabrikalarıyla dünyada sayılı üreticilerden bir tanesi. Şu an geldiğimiz noktada iklim krizi en büyük problemimiz. Şu anda artan 1.5 derecelik hava sıcaklığı, 2050 yılında artı 2.5 derece olması bekleniyor. O zamanda bizim Türkiye’deki şu anda hali hazırda üretmiş olduğumuz topraklarda ürün profilini değiştirmek zorundayız.
Belki, Akdeniz’den Karadeniz’e kayan bir ekim yapmak zorundayız. Dünya trendleri yaş meyvede daha çok işlenmiş ve paketlenmiş gıdaya doğru gidiyor. Dünyanın büyük bir çoğunluğu meyve ve sebzeyi elmayı, dilimlenmiş karpuz ve üç portakal olarak alım yapıyor. İklim krizinin gittiği noktada çok büyük sıkıntılar yaşayacağız. Bundan 30-40 sene sonra sistem oturacak ama bu ara geçiş bizim için çok çok önemli.
Türkiye olarak bizim tarladan sofraya olan kısmı çok güvenli hale getirmemiz lazım. Üreticilerimiz, çiftçilerimiz, köylülerimiz olmaz ise bizlerde hiçbir şey üretmeyiz. Maalesef ülkemizdeki en büyük sorunlardan bir tanesi, kırsaldaki yaş ortalamasının 60 yaş üstü olması. Yine meyvecilikte ve sebze tarafında üretiminde istenilen planlı ve sözleşmeli üretime ulaşmış değiliz. Eğer biz dünyada Türkiye markası yaratmak istiyorsak zincirin ilk halkası olan köylümüzle ve çiftçimizi çok iyi bilgilendirmemiz gerekiyor” dedi.
İlk 8 ayda ihracat %7,4 arttı
Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya, “Ülkemizin tarım ve gıda üretim kapasitesi yaklaşık 61 milyar dolar olarak yer alıyor. Bunun yaklaşık 31 milyar dolarını ihracat yapıyoruz. İlk 8 ayda Türkiye’nin ihracatı yüzde 3.9 artarken, tarım ürünlerinin ihracatı ise %7,4 oranda artış gösterdi. Geldiğimiz nokta itibarıyla artık işlenmiş gıda ürünlerinde ilk sırada yer alıyoruz. Dünya tarımsal ürün ihracatından aldığımız pazar payı 2003 yılında binde 0.8 iken, 2023 yılında bu pay yüzde 1.5’a çıktı” diye konuştu.
Hedef 50 milyar dolar ihracat
Tarım ve Orman Bakanı Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Gümen, sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmak büyük önem taşıdığını vurgulayarak, Türkiye’yi uluslararası arenada daha güçlü bir oyuncu haline getirmek ve gıda ile tarımsal ürün ihracatında 50 milyar dolar hedefine ulaşmak için çalışmalarının sürdüğünü söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile iş birliği içinde gıda sektöründe önemli adımlar attıklarını kaydeden TİM Başkanı Mustafa Gültepe, “Türkiye, son dönemdeki performansıyla ve artan ihracat rakamlarıyla bir kez daha kendini kanıtladı. Bu başarıların devam etmesi için tarım alanındaki iyileştirmelerin sürdürülmesi büyük önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde, rekabet gücümüzü artıracak politikalarla, sektörün ihracat potansiyelini iki katına çıkarabileceğimize inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
TMO’nun stokları ticarete konu olacağı bir döneme giriliyor
İklim değişikliği, pandemi ve dünya üzerindeki gerilimlerden gıda sektörüne dair önemli etkilenmelerin konuşulduğu günümüzde, üretimde ‘devamlılık’ yaklaşımının altını çizen Tarım ve Orman Bakanlığı Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, “Üretimde “devamlılık” yaklaşımı önemlidir. Tarım Bakanlığımız ve ilgili kamu kuruluşlarının özel çabaları ve sektör profesyonellerinin işbirliğiyle bu alanda yüksek hedefler koymuş durumdayız. Üretimde istikrar ve devamlılık ancak planlama ile mümkündür.
Üretim planlaması, özellikle fiyat dalgalanmalarından üreticilerimizin olumsuz etkilenmelerinin önlemesi ve ilgili sektörlerin de ürünlere daha garanti bir şekilde ulaşabilmesini sağlaması bakımından önem arz ediyor. Üretim planlaması konusuna pazarlama, işleme ve sanayi alanları da dâhil olmak üzere alt yapının oluşturulması anlamında ilgili kurum ve kuruluşların da desteği gerekiyor. Beklentimiz, tarım sektörünün de bu süreçte kendi üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleri. TMO’nun elindeki stokların ticarete konu olacağı bir döneme giriyoruz. İhracatçılarımızın ihtiyacı olan hammadde için iç piyasada yeterli stok bulunuyor” dedi.