“İhracatçı kârı unuttu ‘yeter ki iş olsun’ diyor"
İstihdamda son iki yılda 300 binden fazla kayıp veren ve konkordato seslerinin yükseldiği tekstil ve konfeksiyon sektöründe, ihracatçı mevcut pazarlarını korumak için kârsız da olsa iş almaya çalışıyor. Sektör temsilcileri, üretim ve ihracatta eski günlere dönmek için pozitif ayrım istiyor.
Nurdoğan A. ERGÜN
Yarattığı istihdam ve 80 milyar dolarlık değerle Türkiye ekonomisi için hala stratejik bir öneme sahip olan tekstil ve konfeksiyon sektörü, zorlu bir süreçten geçiyor. Her ne kadar otomotiv ve kimyadan sonra ihracatta üçüncü sektör konumunda olsa da özellikle hazır giyim tarafında son iki yılda istihdam %15,3, üretim %17 daraldı. Kapasite kullanım oranları ise %55’e kadar geriledi. 2024’ün ilk 9 ayında hazır giyim ihracatı %8,5 kayıp yaşadı.
Resmi ihracat verilerine göre, tekstil tarafında ise ilk 9 aylık ihracat kaybı %1,8 oldu. Türkiye’nin tekstil ihracatı ocak-eylül döneminde 7,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracatçının bu dönemde ‘neredeyse sıfır’ kâ rla çalıştığını söyleyen İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçı Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, “Yeter ki iş olsun diye çalışıyoruz” dedi.
“Ticari alacaklar kapsam dışı tutulsun”
Zor bir süreçten geçildiğini ve bu süreçte en çok konkordatolardan tedirgin olduklarını dile getiren Öksüz, “Süreç zor olduğu ve neredeyse sıfır karla çalışıldığı için kimsenin bir birikimi olmuyor. Konkordato süreçlerinde en azından ticari alacaklar kapsam dışı tutulsun. Bir firmanın konkordato ilan etmesi bir bankayı batırmaz ama birçok firmayı batırabilir. Yani bir firmanın konkordato ilan etmesi ve ödeme yapamaması, bağlantılı olan diğer firmalar açısından domino etkisi yaratır” ifadelerini kullandı.
80 milyar dolarlık bir güç var
Türkiye’de tekstil ve hazır giyim sektörünün toplamda 80 milyar dolarlık bir hacim oluşturduğunu kaydeden Öksüz, şunları söyledi: “Geçtiğimiz haftalarda 19 firma bir ticaret heyetiyle Fas’a gittik. B2B görüşmeler yaptık.
Fas’ın 4.4 milyar dolar hazır giyim ihracatı, 4 milyar dolar da tekstil ithalatı var. Yani neredeyse aldığı kadar ancak satabilmiş. Kendi iş piyasasını kurtarabilmiş. Bizim potansiyelimize baktığımıza bugün 50 milyar dolar civarında bir tekstil ciromuz, 30 milyar dolar da hazır giyim ciromuz var. Toplam 80 milyar dolar bir ciro oluşturuyoruz. Bu iki sektörümüzü etle tırnak gibi birbirinden ayıramıyoruz. Zaman zaman bazı çatışmalar, ürünler bazında bazı istekler, arzular oluyor ama bu hiçbir zaman bütüne zarar vermemeli” diye konuştu.
“Bütünü korumamız gerekiyor”
“Bu noktada çok daha dikkatli olmalıyız. Bütünü kaybetmememiz lazım” diyen Ahmet Öksüz, bu iki sektörün en büyük gücü entegre yapısından aldığını vurguladı. Öksüz, şunları söyledi: “Şimdi bunu taçlandırmamız lazım. Devir değişiyor. Gelecek değerli markalarda. Markalaşmamız lazım. Yeni hikayeler yazmamız lazım.
Çok iyi bir altyapımız var. Bunu iyi kullanamıyoruz. Daha katma değerli ürün satabilmemiz için, ihracatla daha iyi yerlere gelebilmemiz için mutlaka bu şart. Hemen her ay bir firmamızın yurt dışından marka satın aldığını görüyoruz. Pazara direkt girme açısından bunlar bizi sevindiriyor. Sıfırkan marka çok güzel ama bu sabır ister, zaman ister. Fakat bizim kısa yoldan da bu yatırımları yapmamız gerekiyor. Bu konuda da ekstra destekler gerekiyor.”
İhraç birim fiyatı 3,41 dolara çıktı
Karsız bir çalışma dönemi de olsa dünya pazarındaki daralmaya ragmen tekstil sektörünün globaldeki payını kaybetmediğini söyleyen Ahmet Öksüz, “Karı unuttuk ama ABD’deki pazarımızı artırdık. İhracat birim değerimizi ufakta olsa 3.39 dolardan 3.41 dolara çıkardık” dedi. Tekstil ve konfeksiyonu ‘pozitif ayrım’ uygulanması gereken bir sektör olarak değerlendiren Öksüz, “Dünyada faizlerin düşmesiyle beraber tekrardan bir canlanmayı bekliyoruz. Biraz kurlardaki seyir yukarı doğru çıkarsa ihracatçının eli rahatlatacak. Çünkü gerçekten şu anda kârımız yok. Yeter ki iş olsun noktasındayız” dedi.