Hedef: 10 trilyon lira prim üretimi

Remed Assistance, sigorta sektörünün geleceğine dair önemli konuların ele alındığı "2025 Ekonomik Görünümü: Sigorta Sektörü ve Paydaşlarına Olası Etkileri" etkinliğini gerçekleştirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Hedef: 10 trilyon lira prim üretimi

Sigorta şirketlerinin üst düzey yöneticileri ve sektör paydaşlarının yoğun katılım gösterdiği "2025 Ekonomik Görünümü: Sigorta Sektörü ve Paydaşlarına Olası Etkileri" etkinliğinde, Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen ve Ekonomist Murat Sağman hem sektörle hem de ekonomiyle ilgili geleceğe dair öngörülerini paylaştı.

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen, sektörün büyük hedeflerle yoluna devam ettiğini belirterek, “Sigorta sektörünün temel hedefi, teminatsız varlık ve sigortasız birey bırakmamak. Bu vizyon doğrultusunda, önümüzdeki 10 yılda sektörün finansal sistemdeki payını yüzde 5'ten yüzde 10'a çıkarmayı ve 10 trilyon TL prim üretimine ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca, kişi başı prim üretimini 350-400 dolar seviyelerine yükseltmeyi planlıyoruz. Penetrasyonu önce yüzde 5'e, ardından yüzde 7'ye çıkarmak da öncelikli hedeflerimiz arasında. Emeklilik fonlarının GSMH oranının yüzde 20’ye çıkarmak ve BES fon büyüklüğünün GSMH’nın yüzde 10’unun üzerine çıkarılması sektörümüze yarar sağlayacaktır” dedi.

"Zorunlu sigortalarda yüzde 200'e ulaşmalıyız"

Gülen, "Yeni ürünler geliştirirken, aynı zamanda zorunlu sigortaların önemini tüketicilere daha iyi anlatmamız gerekiyor. Zorunlu sigortalarda yüzde 100 poliçe sahipliğine ulaştığımızda, afet ve kazalar karşısında vatandaşlarımız için güçlü bir güvence sağlayabiliriz. Ayrıca, trafik sigortasında adil fiyatlandırma ve risk bazlı değerlendirme için kişi temelli poliçeye geçişin büyük bir gereklilik olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

"Stagflasyon dönemine girdik" 

SAGEM Strateji Danışmanlık Kurucusu ve Ekonomist Murat Sağman ise küresel ve yerel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Sağman, ABD Başkanı Donald Trump'ın vergi tarifeleri ve ekonomiye dair açıklamalarını yorumlayarak, “Tüm bu gelişmeler hem dünya ekonomisini hem de Türkiye'yi etkilemeye devam edecek. Hem ekonominin yavaşlaması ve hem de enflasyonun sürekliliği nedeniyle stagflasyon dönemine girdik. 2025 yılı yerel ve küresel düzeyde risklerin doğru yönetilmesi gereken kritik bir yıl olacak. Son dönemde alınan yargı kararları ve siyasi tansiyon, piyasalardaki olumlu beklentileri gölgeleyebilir. Bu nedenle, finansal sistemin güçlenmesi için ekonomik istikrarı sağlayacak adımlar önem taşıyor" dedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ