Hazır giyimde ithalat baskısı ‘Çin’ gibi büyüyor
Hazır giyimde koruma önlemlerine rağmen ithalatın artışı önlenemiyor. Türkiye’nin hazır giyim ihracatı ivme kaybederken, özellikle Çin gibi Uzakdoğu ülkelerinden yapılan ithalatta dikkat çekiyor. 2024’ün ilk 10 ayında ithalatta yüzde 18.7 gibi dramatik bir yükseliş oldu.
Nurdoğan A. ERGÜN
Türkiye’nin net ihracatçı ana sektörlerinden biri olan ve hala en çok ihracat yapan üçüncü sektör konumunda bulunan hazır giyim ve konfeksiyonda, artan ithalat endişe yaratıyor. 2023 yılının Eylül ayından itibaren ihracatta kayıp yaşamaya başlayan hazır giyim sektöründe, bu yılın ilk 10 ayındaki ihracat kaybı yüzde 4.8 olarak kayıtlara geçti.
Aynı dönemde hazır giyim ve konfeksiyon ürünleri ithalatında ise yüzde 18.7’lik bir artış dikkat çekti. Yüzde 39 gümrük vergisine rağmen ithalatın arttığını açıklayan Türkiye Giyim Sanayiciler Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, 2022’de 2.6 milyar dolar olan ithalatın 2023’te 3.2 milyar dolara ulaştığını belirtti. Kaya, bu rakamın 2024’te 3.6 milyar dolar olacağını söylerken, ürün gruplarına göre ithalat artışı yüzde 65-70 arasında kadın ürünlerinde, yüzde 30-35 oranında erkek ürünlerinde olduğu görülüyor.
Hazır giyim sektörü içerisinde yer alan ayakkabıda ocak-ağustos döneminde ithalat yüzde 18.2 artarak 1.1 milyar dolara ulaştı. İlk 9 aylık dönemde triko ithalatı da yüzde 20.97 oranında artış gösterdi. Özellikle polyester ve naylon grubu ürünlerde ithalatın hızlandığı iç giyim tarafında ise ithalat oranı yüzde 30’u aştı. Dünya hazır giyim ithalatı ise şöyle; 2000 yılında 455 milyar dolar, 2022 yılı 585 milyar dolar, 2023 yılı 525 milyar dolar ve 2024 beklentisi 500 milyar dolar.
İhracattaki kan kaybı istihdamı vuruyor
Sektörün ‘en ağır’ krizler döneminde dahi bu kadar zorluk yaşamadığını söyleyen Kaya, son iki yılda istihdamın yüzde 15.3, üretimin yüzde 17 daraldığına işaret etti. Kapasite kullanım oranlarının yüzde 55’e kadar gerilediğini kaydeden Kaya, “Sektörümüz bu daralma sürecinde her alanda en az yüzde 15 ila 20 arasında kayba uğradı.
Kârlarda ve sermayede ise bu kayıplar çok daha yüksek” dedi. 2025 yılında da işyeri ve istihdam kayıplarının devam edeceğini ve sektörün yüzde 5 küçüleceğini vurgulayan Kaya, sektördeki kan kaybını durdurmak için finansal desteğe ve maliyet düşürücü programlara ihtiyaç duyduklarını belirtti. Tekstil sektörü ile birlikte hazır giyimdeki istihdam kaybı 300 bin kişilere dayandı.
Trikoda %60’a çıkan ithalat iflaslar getirecek
Hazır giyim sanayi içerisinde yüksek ihraç birim fiyatıyla önemli bir katma değer yaratan triko sektöründe de ithal ürün baskısı artıyor. Öyle ki Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) Başkanı Mustafa Balkuv, iç pazardaki müşterilerin siparişlerini yüzde 60 oranında yurtdışına kaydırdığına dikkat çekti.
Balkuv, “Neredeyse, dünyanın en pahalı ülkesi olmamız ve Avrupa’dan bile pahalı olmamız, ilaveten çok yüksek faizler nedeniyle de en fazla ithalat, rekabette zorlandığımız Uzak Doğu ülkelerinden yapılıyor. İç pazardaki müşterilerimiz ilave vergilere rağmen markalar dahil olmak üzere siparişlerini yüzde 60 oranında yurt dışına kaydırdı” dedi.
Orta vadeli programın içinde üretim ve istihdam desteği olmadığını söyleyen Balkuv, “Bu nedenle, kötü geçen 2023 ve 2024’ten sonra 2025’in de dövizin baskılanmısına devam edileceğinden, ihracatçılarımız adına çok zor bir yıl olacağını, iç piyasa da enflasyonu düşürme politikasına uygun olarak daha da daraltılacağından zaten yüzde 25 küçülen üretim kapasitemizin daha da küçülmeye devam edeceğini, bu doğrultuda, işten çıkarmaların, konkordato taleplerinin ve iflasların artabileceği bir yıl olabileceğini üzülerek ifade etmem gerekiyor” dedi.
Yan sanayici Uzakdoğu’ya karşı ‘koruma’ istiyor
Hazır giyim sanayiinin ana tedarikçisi olan konfeksiyon yan sanayiindeki ithalat ise üreticinin ana sorunu olmaya devam ediyor. “Sektörümüz için ithalat düşük kura bağlı olarak uzun süredir büyük bir sorun teşkil ediyor” diyen Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD) Başkanı Murat Özpehlivan, şöyle devam etti: “Çin’in ihracatı sübvanse eden ekonomi politikaları ve ülkemizde haksız rekabet oluşturan Uzakdoğu menşeli ürünlere karşı koruma önlemleri geliştirmedeki yavaşlığımız sanayici firmalarımıza büyük zarar veriyor. Ülkemizde üretimi olmayan ürünlere uygulanan vergiler sanayicilerimizin girdi kalemlerinde anlamsız bir ek maliyet oluştururken ürettiğimiz nihai ürünlerde uygulanması gereken ancak uygulanmayan koruma önlemleri ithalatta ciddi boşluklar doğuruyor.”
Yüksek maliyetlerle, düşük döviz kuru ve yüksek faizlerle mücadele eden sanayicinin ithal ürünler karşısında zor durumda kaldığını ifade eden Özpehlivan, “Bu konuda hızlı hareket etmek zorundayız çünkü ülke olarak koruma önlemlerinde göstereceğimiz en ufak bir gecikme ve zafiyette ucuz, kalitesiz ve haksız rekabet oluşturan Uzakdoğu menşeli konfeksiyon yan sanayi ürünleri piyasaları kaplıyor. Sanayicilerimizi küresel açıdan daha rekabetçi kılacak destek ve sübvansiyonları hızlıca hayata geçirmeliyiz” diye konuştu.
İç giyimde ithalat baskısı %30’u buldu
Hazır giyim ürünleri içerisinde ithalatı artan alt sektörlerden biri de iç giyim oldu. 2024’ün ilk 10 aylık döneminde ihracatta yüzde 9.8’lik düşüş yaşayan sektörde, ithalat rakamları 100 milyon doları aşmış durumda.
Özellikle naylon ve polyester içerikli ürün gruplarında ciddi bir ithalat artışına dikkat çeken Türkiye İç Giyim Sanayicileri Derneği (TİGSAD) Başkanı Eşref Geyik, “Enerji, hammadde ve işçilik maliyetlerinin ülkemizde yüksek olması sebebiyle bu ürünler ithal getiriliyor.
Aynı zamanda yurtdışındaki üreticilerin yeni ürünlere yaptığı Ar-Ge çalışmalarını iç piyasa üreticilerimiz maliyetlerden dolayı yapamıyor. Dolayısıyla yeni teknoloji ürünleri ülkemizde üretmek de mevcut konjonktürde pek mümkün değil” yorumunu yaptı.
Pamuk içerikli ürünlerde ithalatın daha sınırlı olduğunu aktaran Geyik, en fazla ithalat yapılan ülkeleri ise Çin, Bangladeş, Mısır, Vietnam ve Endonezya olarak sıraladı. Geyik, özellikle son yıllarda birçok yerli üreticinin Mısır’a üretim tesisi açarak mevcut ihracatını oradan gerçekleştirdiğini hatırlattı.