Kırmızı karides avcılığı Akdeniz’e zarar veriyor

Deniz ekosistemleri, endüstriyel balıkçılık ile tahrip oluyor. Slow Fish Mersin Sözcüsü Prof. Dr. Deniz Ayas, “Trollerin derin deniz tabanındaki canlı topluluklarını yok etmesi biyoçeşitliliği değiştirdi” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Müjde DEMİR

Küresel ısınma sonucu yaşanan iklim değişikliğiyle mücadele eden deniz ekosistemi, bu kez de endüstriyel balıkçılık sebebiyle ciddi boyutta tahrip oluyor. Kırmızı karides avcılığının Akdeniz derin deniz ekosistemine zarar verdiğini belirten Slow Fish Mersin Sözcüsü Prof. Dr. Deniz Ayas, “Türk balıkçıları tarafından yapılan kırmızı karides avcılığının Akdeniz’de Hatay ile Antalya arasında ortalama 650 metre derinlikteki (400-800 m) uluslararası sularda yer alan deniz yataklarında gerçekleştiriliyor.

Kırmızı karides avcılığı, Türk trol filosunca 2000’li yılların başından bu yana yapılmaktadır. Ancak, öncesinde bölgenin İtalyan trollerince de yoğun şekilde avlandığını biliyoruz. Sonuç olarak bu alandaki av baskısı giderek artmış ve bölgenin derin deniz ekosistemine en büyük tahribatlar bu dönemde verilmiştir. Bugün için bu bölgede çeşitli ülkeler tarafından sürdürülen kırmızı karides avcılığı yoğun olarak ilkbahar sonu ve yaz aylarında olsa da bu türün avcılığı neredeyse yıl boyunca devam etmektedir” dedi.

Deniz tabanında çekilen av araçlarıyla yapılan balıkçılık deniz ekosisteminin yapısı ve işleyişi üzerinde dramatik etkilere sahip olduğunu kaydeden Ayas, “Kırmızı karides avcılığı da dip trolü ile derin suda yapılması nedeniyle derin su ekosistemini büyük zararlar vermektedir. Kırmızı karideslerin derin sularda birlikte yaşadığı canlı topluluklarının çoğu, yavaş büyüyen ve uzun yaşayan türler olup dip trol avcılığı sırasında deniz tabanında meydana gelen tahribatın kurbanı olmaktadırlar.

Nesli tehlike altında olan ve kırmızı karides avcılığını çok ciddi zararlar verdiği derin deniz türleri arasında kıkırdaklı balık türleri ve derin deniz mercanları başta gelmektedir. Derin denizlerde yaşayan köpek balıkları ve vatozların tamamı nesli tehlike altında olan gruplardır. 650 metre derinliklerde kırmızı karidesler avlanırken; köpek balığı ve vatozlar hedeflenmese dahi bunları da yakalayarak ölmelerine sebep olunuyor” ifadelerinde bulundu.

Kırmızı karides avcılığının yapılmaması ekonomik kayıp olmaz

 Kırmızı karides avcılığını sosyo-ekonomik yönüyle de değerlendiren Ayas, “Kırmızı karides avcılığının ekonomiyi etkileyecek derecede yapılmadığını biliyoruz. Yani az sayıdaki balıkçılar çok az bir stoğu avlıyor. Bunun yasaklanması sonucunda sosyo-ekonomik açıdan çok büyük bir kayıp olmayacağı kanaatindeyim.

Derin denizde yaklaşık 4-5 saat dip troli çekiminde yakalanan kırmızı karides miktarı 15 kilogramdır. Yani 15 kilogramlık kırmızı karides için yaklaşık 5 saat deniz tabanı tahrip ediliyor. Tehdit altındaki derin deniz türlerini korumak veya korumayı artırmak istiyorsak ticari ve ticari olmayan balık türlerinin habitatlarını da korumalıyız” diye ekledi.

Balık stoklarının yüzde 31’i aşırı avlanıyor

Küresel boyutta dünya balık stoklarının yüzde 31’inin aşırı avlandığını, yüzde 26,3’ünün ise tehlike altında olduğunu belirten Prof. Dr. Deniz Ayas, “Dünyada 2,4 milyar kişi 100 kilometrelik kıyılarda yaşarken dünya ticaretinin yüzde 80’i gemi yoluyla yapılmakta ve her gün 7000 canlı türü gemi balast sularıyla bir yerden başka bir yere taşınmaktadır. Bu olgu deniz ve okyanuslara daha fazla yabancı türlerin girmesine, denizlerin kirlenmesine, yaşam alanlarının bozulmasına ve gıda olarak canlı kaynaklara ulaşılmasında ki zorluklara neden olduğundan yerel ve küresel çapta tedbir alınmasını gerektirmektedir” dedi.

Doğru uygulama gelene kadar menülerden çıkartılmalı

Derin deniz ekosistemlerine ciddi zararları bulunan kırmızı karides avcılığının sınırlandırılmasının en kolay yolu bu stokun çevre dostu yöntemlerle hasat edilmesine olanak sağlayacak uygulamalar getirilinceye kadar menülerden çıkartılarak tüketilmemesi olduğuna dikkat çeken Ayas, “Derin deniz ekosistemleri gezegenimizin karbon yutağı olması açısından ve önemli biyolojik rezervler içermesi bakımından çok önemli. Bu tür avcılıkların yapılması derin denizlerdeki biyoçeşitliliğe zarar verir” açıklamalarında bulundu.