Güneydoğulu hububatçılar atağa kalktı
Güneydoğulu hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar ihracatçıları, geleneksel pazarlarının yanı sıra Afrika ve Uzakdoğu pazarlarından aldığı payı artırmak için harekete geçti. İhracatçılar ayrıca, global pazarda pirince alternatif olarak bulgurun tanıtımına ağırlık verecek.
Mehmet Hanifi GÜLEL
Güneydoğulu hububat ve yağlı tohum ihracatçıların gündeminde ana pazarlarında derinleşme, Afrika ve Uzakdoğu gibi yeni pazarlara yoğunlaşma ve ürünsel bazda tanıtım atağı var.
Fuarların tanıtım ve ihracatta büyük etkisinin olduğunu kaydeden Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, son dönemde özellikle Afrika’da yapılan çalışmaların meyvesini almaya başladıklarını anlattı. Kara kıta Afrika’da palm yağına olan ilginin sağlık sebepleriyle düştüğüne işaret eden Kadooğlu, ‘’Başta Etiyopya gibi ülkelerden ciddi anlamda ayçiçeği yağına talep var. Güneydoğu’dan yapılan ayçiçek yağı ihracatında Afrika’nın payı yüzde 30’a yükseldi.
Ayrıca, dünyada pirinç üreticilerin ihracata kısıtlama getirmesiyle birlikte alternatif pazarlarda bulguru tanıtmak için sektör dernekleri ve üreticileriyle ‘neler yapılabiliriz?’ konusunda toplantılar yapıyoruz. Bulguru dünyaya tanıtmak için önce pazar tespiti yapacağız. Gerekli koşulları sağlayan pazarlara yönelik tanıtım faaliyetleri yürüteceğiz. Ardından belirlediğimiz pazarlar için navlun desteği talep edeceğiz. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde hedef pazarımız Uzakdoğu.
Çünkü orada yoğun bir nüfus ve tüketim var. Sürekli bir tanıtım çalışmasının sonunda pazarlardan dönüş muhakkak olacak. Ocak ayında Güney Kore’ye sektörel ticaret heyeti düzenleyeceğiz. Diğer yandan tüketim alışkanlıkları değişmesiyle, pirinç tüketimin yüzde 10’u bulgura dönüşmesi bizim için yeterli olacak. Tüm tanıtım faaliyetlerini de Türkiye’deki 6 hububat ve yağlı tohumcular birliği ile birlikte oluşturacağımız tanıtım bütçesiyle yapacağız’’ diye konuştu.
8 ayda ihracat miktar bazında %28,9 yükseldi
Bölgenin ihracatına da değinen Kadooğlu, bu yılın ilk 8 aylık döneminde hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörünün ihracatının 2.5 milyar dolara ulaştığını söyledi. Sektörlerinin bölge ihracatının üçte birini gerçekleştirerek bölgede ilk sıraya yerleştiğini ve yaklaşık 100 ülkeye ihracat yapıldığını ifade eden Kadooğlu, “Aylık 300 milyon dolar ihracat ortalamasına ulaştık. 8 aylık dönemde ihracatını miktar bazında yüzde 28,9 yükselten üyelerimiz, bölgedeki döviz gelirlerini ise yüzde 9,1 artırdı" dedi.
Kapasite kullanımı deprem öncesi seviyelere döndü
Bölgede işlenen makarna ürünlerinin başta Somali, Nijer, Benin gibi Afrika ülkelerinin yanı sıra Venezuela, ABD ve Irak gibi farklı coğrafyalardan büyük talep edildiğini belirten Kadooğlu, “Firmalarımız, makarna ihracatından ayda ortalama 50 milyon dolar gelir sağlıyor.
Cibuti, ABD ve Suriye pazarlarının öne çıktığı bitkisel yağ alanındaki ihracatımız ise ilk sekiz aylık periyotta 235 bin ton olarak gerçekleşti. 340 milyon dolar gelir elde ettiğimiz bu dönemde üyelerimiz Türkiye’nin bitkisel yağ ihracatındaki payını yüzde 35’e çıkardı. Bisküvi - pasta ürün grupları da ihracatta ciddi bir yükseliş içinde.
Bu ürün grubunun ilk 8 ayda 980 milyon dolara ulaşan toplam ihracatı içinde Güneydoğu Anadolu’nun payı 280 milyon dolara ulaştı" ifadelerini kullandı. Dünya gıda fiyatlarına da değinen Kadooğlu, “Şu an en kritik konulardan biri Tahıl Koridoru meselesinin çözümü. Rusya-Ukrayna savaşının başladığı dönemdeki fiyatların düşmesinde Koridorun büyük etkisi olmuştu ve bu konuda sorun devam ederse fiyatlara etki edebilir” diye konuştu.
‘’Markalaşmaya yönelik yatırım yapılmalı’’
Türkiye’nin markalaşma ya önem vermesi gerektiğini ve private label yapan bir sanayiden, kendi markalarına yatırım yapan bir patikaya girmesi gerektiğine vurgu yapan Celal Kadooğlu, “Bugün bize ürün yaptıran biri, üç gün sonra başka bir ülkeye de yaptırabilir. Ama kendi markamızın pazarlamasını yapabilirsek ve yüzde 70 kendi markamız için üretim, geri kalan yüzde 30 da private label olursa sorun yok. Ama şu an yaklaşık yüzde 70 oranda private label üretim yapıyoruz. . Firmalara Turquality tavsiye ediyorum. Hem desteği var hem de pazarlama anlamda ve markalaşma anlamda destek alıyorsunuz” dedi.