Geleneksellik girişimcilikle buluşuyor
Japonya’da 100 yaşın üzerinde o kadar çok işletme var ki onları ifade etmek için Japoncaya bir kelime bile girmiş: Shinise. Bunların en önemli ortak özelliği, aile şirketi olmaları. Eğer şirketi sürdürecek uygun bir halef yoksa veya mirasa girmek istenmiyorsa Japon işletmeleri bu durumu halefler evlat edinerek çözüyorlar.
Zamanın ötesine geçen bir başarı hikayesi yazmak, her şirketin rüyası. Bu rüyayı gerçekleştirebilenler asırları aşan bir mirasın sahipleri oluyorlar. Bu konuda öne çıkan ülke hiç şüphesiz Japonya. Japonya'da o kadar çok 100 yılın üzerinde işletme bulunuyor ki onlar için bir kelime bile var: Shinise.
Japonya'da aile kavramı son derece güçlü
Japonca'da uzun ömürlü ve köklü işletmeleri ifade eden bir terim yaşa meydan okumasının ötesinde güvenle ilgili de önemli anlamlar taşıyor. Shinise'ların ortak yönlerine bakıldığından en önemlisinin aile sahipliği olduğu görülüyor.
Oceanbridge Management CEO'su Masako Eguchi-Bacon, Japon işletmeleri üzerinde aile kavramının son derece güçlü bir etkiye sahip olduğunu vurguluyor. Eguchi-Bacon, bu durumun hem büyük hem de küçük işletmeler için geçerli olduğunu ve Japonların bu bağlamda "ie" kelimesini kullandıklarını belirtiyor. Bu kelime evi ifade ederken, iş dünyasında ailenin adını yaşatmayı hedefliyor.
Uzun vadeli yaklaşım ve Shinise
Bacon, Japonya'nın iş kültüründe ie kavramının derin kökleri olduğunu ve genellikle kısa vadeli yaklaşımların tercih edilmediğini ifade ediyor. Kar ve büyüme odaklı yaklaşımdan ziyade gelenek ve istikrarın önceliklendirildiğini bu uzun vadeli bakış açısının şirketleri doğal afetler, savaşlar ve COVID-19 pandemisi gibi zorluklara karşı dayanıklı kıldığını belirtiyor.
Shinise olarak bilinen birçok eski Japon işletmesinin küçük ölçekte olmalarına rağmen zaman içinde temkinli çeşitlendirme ile başarılı olduklarına dikkat çekiyor. Örnek olarak, 1889'da kurulan Nintendo ve 1917'de faaliyete geçen Kikkoman'ı gösteriyor.
Eguchi-Bacon, shinise'lerin evrimleşmeden hayatta kalamayacağını ancak orijinal yapının sınırları içinde genişlemeyi araştırdıklarını ifade ediyor. Shinise işletmelerine göre, başarılı çeşitlendirme her zaman orijinal işle bağlantılı. Örneğin, Nintendo'nun artık oyun kartları üretmese de hala oyun sektöründe yer aldığına dikkat çekiyor.
Miras ve halefiyet sorunları
Eguchi-Bacon, görünürde uygun bir halef yoksa veya mirasa girmek istenmiyorsa Japon işletmelerinin bu durumu geleneksel olarak aile dışından halefler evlat edinerek çözdüklerini belirtiyor. Bu yöntemle Panasonic, Toyota ve Suzuki gibi ünlü Japon şirketlerinin liderliğinin nesilden nesile aktarıldığına işaret ediyor. Geleneksel olarak bu rollerin erkeklere ayrıldığı ancak artık kadınların da bu pozisyonlarda yer aldığı gözlemleniyor. Japonya'nın yaşlanan nüfusu ve uygun halefleri bulma zorluğu iş dünyasında yeni zorluklar doğuruyor.
Geleneksel şirketlere girişimcilik dersleri
Eguchi-Bacon, yeni neslin yeni bir özgüvene sahip olduğunu ve Japonya'nın sıklıkla eleştirilen girişimcilik ikliminin şimdi 'girişim' ve 'shinise' kelimelerinin aynı cümlede kullanılmasıyla dinamizm kazanacağını belirtiyor. Japonya'nın yüzyıllar boyu süregelen işletmeleri yeni bir döneme adım atıyor ve geleneksel şirketlere girişimcilik dersleri uygulanmaya başlıyor.
Onlar dünyanın en eskileri
578 yılında Shitennō-ji tapınağı ile kurulan Kongō Gumi, dünya genelinde en eski şirketlerden ve bin 445 yıldır faaliyette. Guinness Rekorlar Kitabı'na göre dünyanın en eski oteli de Japonya'da bulunuyor: Nishiyama Onsen Keiunkan, Dünyanın en eski çay evi olan Tsuen Tea, 1160 yılında, Japon borsasında listelenen en eski işletme olan inşaat firması Matsui Kensetsu 1586'da kuruluyor.
Japonya'da 100 yaşın üzerinde 52 binden fazla, bin yılı aşkın süredir faaliyet gösteren 21 şirket bulunuyor. Kongo Gumi: Kuruluşu 578 yılına dayanıyor ve dünyanın en eski şirketi olarak kabul ediliyor. Tapınak inşaatı ve restorasyonunda uzmanlaşmış. Uzun ömrünün sırrı, aile mirasının korunması ve işletme yönetiminde süreklilik olarak görülüyor.
Hoshi Ryokan: 718 yılında kurulan bu konukevi dünyanın en eski oteli. İşletme, misafirperverlik ve hizmet kalitesindeki sürekliliği ile tanınıyor.
Nisiyama Onsen Keiunkan: 705 yılında kurulan bu otel Guinness Rekorlar Kitabı'na dünyanın en eski oteli olarak geçiyor. Sürekli yenilenme ve yüksek kalitede hizmet sunma geleneği ile tanınıyor.
Ichiwa: 1002 yılında kurulan bu mochi dükkanı, aynı aile tarafından işletiliyor ve geleneksel Japon tatlılarını üretiyor. Sürekli müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarıyla dikkat çeker.
Genda Shigyō: 771 yılında kurulan bu kağıt üreticisi, Japon kültüründe önemli bir yere sahip washi kağıdını üretiyor. Uzmanlık ve geleneksel yöntemlere hâlâ bağlı.
Suzukiya: 16. yüzyıldan beri faaliyet gösteren sake üreticisi, yüksek kalitesi ile tanınıyor. Kaliteye ve geleneksel tekniklerine verdiği önemle biliniyor.
Tsuen Tea: 1160 yılında kurulan dünyanın en eski çay dükkanı yüzyıllardır devam eden çay kültürünü ve geleneksel Japon çay seremonisini sürdürüyor.
Japon işletmelerinin sırları
Japon iş kültürü, uzun vadeli planlama, aile bağlarına ve geleneklere büyük önem verme gibi değerlere dayanıyor. Bu değerler, işletmelerin sadece kısa vadeli karları değil, uzun vadeli sürdürülebilirliği ve mirası koruma odaklı olmalarını sağlıyor. Bu nedenle, Japonya'da uzun ömürlü işletmelerin varlığı ve başarısı sürdürülebilirliğin ve kalitenin birer yansıması olarak öne çıkıyor.
Geleneklere bağlılık: Geleneksel ürünler ve hizmetler sunarak ve bu değerlere bağlı kalarak ayakta kalmayı başarıyorlar.
Aile yönetimi: Çoğu Japon işletmesi aynı aile tarafından nesiller boyunca işletiliyor. Bu durum, işletme bilgisinin ve değerlerinin sürekliliğini sağlıyor.
Ustalık ve kalite: Ürün ve hizmetlerinde yüksek kalite standartlarına sadık kalarak müşteri sadakatini ve marka değerini artırıyorlar.
Yeniliğe açıklık: Geleneklere bağlı kalmalarına rağmen bu işletmeler zaman içinde değişen müşteri ihtiyaçlarına ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmayı başarıyorlar.
Dikkatli ve kademeli büyüme stratejileri: Ani ve riskli değişikliklerden kaçınarak işletmenin istikrarını koruyorlar. Bu, uzun vadeli sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor.
Finansal muhafazakarlık: Finansal yönetimde muhafazakar yaklaşımları tercih ederek aşırı borçlanmadan kaçınıyorlar.