Geleceğin yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir sanayi merkezi

RES, GES ve jeotermal enerji (JES) alanlarında güçlü bir altyapıya sahip olan Ege Bölgesi, sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da en önemli temiz enerji merkezlerinden biri olma yolunda ilerliyor. AB’nin yakın zamanda Temiz Sanayi Mutabakatı’nı duyurduğunu düşünürsek doğru yoldayız.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak ESKİNAZİ

Hatırlanacağı üzere AB’nin yakın zamanda Temiz Sa­nayi Mutabakatı’nı duyurdu. Bu hamle, AB’nin Yeşil Muta­bakat’ını ikinci plana itmesi an­lamına da geliyor. Brüksel, 100 milyar euro’luk bir fonla dekar­bonizasyon odaklı üretimi teşvik ederek Avrupa’yı küresel ölçekte yeşil sanayinin merkezi yapma­yı hedefliyor. Böylece Brüksel, “Made in Europe” ile Trump’ın fosil yakıtlara dönüş planlarına bir dekarbonizasyon gündemiy­le karşı koymak istiyor.

Yeşil Mutabakat terk edilmiyor

AB’nin Temiz Sanayi Muta­bakatı, Yeşil Mutabakat’ı tama­men terk etmek anlamına gel­miyor ancak öncelikleri değiş­tiriyor. Yeşil Mutabakat, geniş kapsamlı bir çevresel dönüşüm programıyken (karbonsuz eko­nomi, sürdürülebilir tarım, dön­güsel ekonomi vb.), Temiz Sa­nayi Mutabakatı daha dar bir çerçevede, sanayinin karbon emisyonlarını azaltmaya ve AB’yi yeşil üretimde küresel bir merkez yapmaya odaklanıyor.

Yeşil Mutabakat, Avrupa’nın ekonomik modelini kökten de­ğiştirmeyi hedefliyordu. Temiz Sanayi Mutabakatı ise daha çok sanayi ve yatırım çekme odak­lı, yani ekonomik rekabetçili­ğe öncelik veriyor. 100 milyar euro’luk yatırımın, doğrudan sanayinin dönüşümüne ayrıl­ması, Yeşil Mutabakat kapsa­mındaki diğer alanlara (örne­ğin biyolojik çeşitlilik, sürdü­rülebilir tarım) daha az kaynak ayrılmasına neden olabilir.

AB, özellikle ABD’nin fosil yakıtlara dönüş sinyalleri verdiği bir dö­nemde, temiz sanayi yatırım­larıyla kendini konumlandır­maya çalışıyor. Bu da Yeşil Mu­tabakat’ın daha geniş çevresel hedeflerinden çok ekonomik re­kabetçiliğin ön plana çıkmasına sebep oluyor. Yani Yeşil Muta­bakat tamamen rafa kalkmış de­ğil, ancak AB’nin stratejik odağı daha spesifik ve sanayi merkezli bir dönüşüme kayıyor.

Türkiye’de dönüşüm hızlanıyor

AB’nin Yeşil Mutabakat ve Te­miz Sanayi Mutabakatı ile orta­ya koyduğu düzenlemeler, Tür­kiye’nin yenilenebilir enerji odaklı sanayi dönüşümünü da­ha da hızlandırıyor. Ege Bölgesi, sahip olduğu güçlü altyapı, doğal kaynaklar ve yeşil teknoloji yatı­rımlarıyla bu dönüşüm sürecin­de Türkiye’nin en stratejik mer­kezlerinden biri haline geliyor. Sanayi ve enerji sektöründe sür­dürülebilir çözümlere yatırım yapan firmalar, yalnızca Türki­ye’de değil, küresel arenada da rekabet avantajı elde edecek.

Ege’nin yeşil enerji potansi­yeli, Türkiye’yi Avrupa’nın te­miz sanayi politikalarına en­tegre ederken, bölgeyi geleceğin yenilenebilir enerji ve sürdürü­lebilir sanayi merkezi haline ge­tirme yolunda büyük bir fırsat sunuyor. İzmir, rüzgâr, güneş, je­otermal ve biyokütle kaynakla­rı değerlendirildiğinde hepsinin üretiminde ilk beş kentimiz ara­sında yer alıyor.

İzmir, rüzgâr enerjisi üreti­minde yaklaşık yüzde 20’lik paya sahip. İzmir aynı zamanda temiz enerji ekipmanları üretiminde ve hizmetlerinde ülkemizde li­der konumda. İzmir, Türkiye’nin temiz enerjide başkenti konu­munda. İzmir, Akdeniz havza­sında temiz enerji ekipmanla­rı üretiminde ve hizmetlerinde merkez olma potansiyeline sa­hip. İzmir’in kuzeyinde temiz enerji ile ilgili bir kümelenmeyi sağlayacak altyapı mevcut.

Denizüstü RES projeleri geleceğin yatırımı olacak

Öte yandan, hükümetin açıkla­dığı Ulusal Enerji Eylem Planı’na göre Türkiye’nin rüzgâr enerji kurulu gücü 2035 yılında 29 bin 600 MW’ye yükselecek. Bu ka­pasitenin 5 bin MW’lık dilimini denizüstü rüzgâr enerjisi oluştu­racak. Bu rakam Türkiye’de keş­fi yapılmış potansiyelin sadece 15’te biri. Ancak, denizüstü rüz­gâr enerji yatırımları çok büyük finansman gerektiren yatırımlar. Devletin bu konuda finansman modelleri geliştirmesi gereki­yor. Geleceğin yatırımı olan de­nizüstü rüzgâr enerjisi yatırım­larını doğru finansman model­leriyle desteklediğimiz takdirde 2050 yılı için ortaya konulan 30 bin MW DRES kurulu gücüne ulaşabiliriz.

Sektörü bir çatı altında toplama hedefimiz var

Ege İhracatçı Birlikleri olarak biz de Temiz Enerji Ekipman ve Hizmetleri İhracatçıları Birli­ği’ni bölgemize kazandırmak ve sektörü tek çatı altında toplamak istiyoruz. Türkiye’de yenilenebi­lir enerji sektöründe bir ihracatçı birliği bulunmuyor, bu nedenle biz de çalışmalarımızı başlattık. Konuyla ilgili Türkiye İhracatçı­lar Meclisi ve Ticaret Bakanlığı ile istişarelerimiz sürüyor. Sek­törün böyle bir birlikteliğe ihti­yacı var. Bu birlikteliğin en uygun ortamı da Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altı olarak ortaya çıkıyor. Amacımız şu anda dağınık vazi­yette olan üreticileri aynı çatı al­tında toplayarak, güçlerini bir­leştirmelerini sağlamak.

Sonuç olarak İzmir ve Ege Böl­gesi, AB’nin karbon nötr hedefle­riyle uyumlu bir sanayi dönüşü­müne öncülük edebilecek güçlü bir altyapıya sahip. Ege’nin ye­şil enerji potansiyeli, Türkiye’yi Avrupa’nın temiz sanayi politi­kalarına entegre ederken, bölge­yi geleceğin yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir sanayi merkezi haline getirme yolunda büyük bir fırsat sunuyor.

Kaynak: DÜNYA - İSTANBUL