Lisanssız elektrik ticareti yolda
Lisanssız Elektrik Üreticileri Derneği (Lİ-DER) Başkanı Yalçın Kıroğlu, lisanssız elektrik üretiminde 1 MW'lik kurulu güç üst sınırının seneye 2 MW'nin üzerine çıkacağını söyledi.
Mehmet KARA
İSTANBUL - Yeni Elektrik Piyasası Kanunu'yla lisanssız elektrik üretiminde kurulu güç limitinin 500 kW'den (kilovat) 1 MW'ye (megavat) yükseltilmesi, bu alandaki girişimleri hızlandırdı. Ancak sektörde, EPDK'nın yönetmelik değişikliği yapılıncaya kadar bu konudaki başvuruları durdurması şok yarattı. Yönetmelik değişikliğinin kısa sürede
tamamlanması ve başvuruların yeniden ve daha hızlı şekilde artması bekleniyor. Lisanssız Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Yalçın Kıroğlu sorularımızı cevapladı.
Lisanssız elektrikte kurulu güç limitinin 1 MW'ye çıkmasını çok istiyordunuz ve oldu...
Bu sınırın çok acil şekilde 1 MW'ye çıkartılmasını istiyorduk. Aslında bu Türkiye ekonomisi açısından da çok kıymetli bir gelişme. Pazarın süratle daha fazla ürün çeşitliliğine gidebilmesi, yatırımların daha fizibıl olabilmesi açısından 1 MW'ye
ihtiyaç vardı. Bir de pekçok holding, 500 kW'yi çok ufak gördüğü için beklemeye geçmişti, yatırım yapmamıştı. Çünkü örneğin rüzgarda 500 kW'lik türbinin maliyetiyle 1 MW'lik türbinin maliyeti arasındaki sadece yüzde 20 idi. Şimdi girişimler hızlandı.
Lisanssızda bu kesin bir sınır mı yoksa daha yukarı çıkılabilir mi?
Bizim istediğimiz bir diğer nokta da, bundan böyle yasa değişikliğine ihtiyaç duyulmadan hükümet kararıyla bunun daha yukarı çıkarılabilmesiydi ve Yasa'da bu da var. Aslında biz 500 kW'den hareketle, beş katına kadar yani 2.5 MW'ye çıkarılabilmesini istemiştik. Ama metindeki bir kelime değişikliğiyle, beş kata çıkılmasında baz şimdiki limit olan 1 MW olarak kabul edildi. Böylece artık lisanssızda üst sınır 5 MW'ye çıkarılabilecek.
Yakın zamanda yeniden yükselir mi?
Seneye kesinlikle artacak. 2 MW'nin üzerini görürüz biz önümüzdeki yıl. 1 MW dedik,
hükümet yetkisiyle 2.5'a kadar çıkılabilsin dedik şimdi hükümet marjı 5 oldu.
Peki bu limitin yükseltilmesi neden önemli?
Dedik ki Türkiye'de pekçok fabrika var. Bunlar için kendi elektriğini üretmek istiyorlar. onlar için 1 MW yetmiyor. Fabrikaların daha yüksek güçlere ihtiyaç var. Ticaretini yapmamak suretiyle, fazlasını şebekeye verse bile parasını tahsil etmemek
suretiyle dilediği kadar kurabilsin.
Tek koşul, yenilenebilir enerji kaynağı olsun. Bu da Kanun'a girdi. Ama çok bilinmiyor
şu anda. Şebekeye satmamak suretiyle bir fabrika istiyorsa direkt 3 MW'lik bir rüzgar türbini bile koyabilir. Bu lisanssız elektrik üretim kapsamında.
Başka istekleriniz olduğunu da söylemiştiniz... Bunlar neler?
Şunu da istedik ama yeterli lobi çalışmasına vaktimiz olmadı. Şimdiki uygulama, elektrik üretiminde bir lisans muafiyeti. Üretimde muafiyet olabiliyorsa neden satışta da muafiyet olamasın? Nasıl üretimde sınırlama koyarak bu muafiyeti koyabiliyorsak,
satışta da aynısını yapalım. Önemli olan yenilenebilir kaynaklara dayalı üretim
gücünün artması, 60 milyar dolara çıkan yıllık enerji maliyetinin düşürülmesi lazım.
Biraz açar mısınız bunu?
Olaya şöyle bakalım. Bir fabrika, yenilenebilir kaynaklardan kendi elektriğini üretmek istiyor. Ama buna finans gücü yetmiyor. Bir başka fabrika sahibi ise tüketimi kadar elektrik üretiyor, fazla yatırım için de cebinde parası var. Ama fazlasına izin vermiyorsunuz. Bu arkadaşlar bir araya gelsin, parası olan öteki adına da üretip ona
satsın. Bunun kimseye bir zararı yok ki? Komşu fabrikaya veya başka bir yerdeki fabrikaya bunu satabilirsin. Bu sayede Türkiye'nin yenilenebilir enerjiye dayalı elektrik üretimi hızla artabilir.
Biz her yıl her yıl ödediğimiz 60 milyar dolarlık enerji faturasını aşağıya çekmezsek
bu ülkenin gelişimini büyümesini aynı ölçüde nasıl sürdüreceğiz?
Lisanssız üretimdeki kurulu güç ve üretim hedefi nedir peki?
[PAGE]
Lisanssız üretimdeki kurulu güç ve üretim hedefi nedir peki?
Biz lisanssız üretimde 2015 yılı sonuna kadar 5 bin MW'lik bir kurulu güç hedefi koyduk. Bunun üzerine çıkabileceğimizi de öngörüyoruz. 5 bin MW, Türkiye kurulu gücünün yaklaşık 7-8'i demek. Bu ne demek biliyor musunuz? 60 milyar dolarlık enerji faturasının neredeyse 4-5 milyar dolarının Türkiye'nin cebinde kalması... Bunlar çok büyük rakamlar. Dolayısıyla şimdi cebinde para olup da yenilenebilir enerjiye dayalı lisanssız üretim yatırımı yapmak isteyenlerin önünü açmakta bir sakınca yok. Bu insanlar bu yatırımı yaptıklarında üretecekleri elektriği serbestçe satabilecekleri
serbest bir mekanizmaya da kavuşturulmalı...
Bu söylediğiniz bir karmaşaya, sorunlara yol açmaz mı?
Benim söylediğim, küçük ve ortayı geliştirecek. Büyük lisanslı pazar zaten var. Son yatırımlara baktığınızda 60 MW ve üzeri yatırım yapılıyor. 3-5 MW'lik yatırımların artması, hem üretimin olduğu yerde tüketim yapılması açısından da çok önemli. İletim kaybının düşmesi, kayıp kaçak oranının düşmesi ve Türkiye'nin ihtiyacı olduğunda
daha dengeli bir üretim kapasitesine sahip olması demek. Bakın önümüz yaz. Enerjiyle ilgili bürokratların en büyük endişesi, yazın klimalara yüklendiğimizde elektrik ihtiyacını karşılamakta nasıl güçlük çekecegimiz...
Eskiden bazı evlerde klima varken şimdi aynı evde üç tane klima var. Konutların tepesine bir güneş paneli koysak ya da o bölgede 3-5 MW elektrik üretim yatırımı yapmak isteyenlerin önünü açsak, onların her biri yatırım yapsa, bunun bir zararı olmadığı gibi çok faydası olacak. O bakımdan nasıl tüketim yayılıyorsa, üretimi de yayabilmek, dağıtık tüketimi yaygınlaştırabilmek Türkiye'nin enerji arz güvenliği açısından çok önemli.
Başka ne tür engeller var ki bunun karşısında ve ne yapılmalı. Evet, bu konuda Türkiye'nin çok önemli bir sorununu daha çözmek üzereyiz. İlk defa sizin
aracılığınızla kamuoyu ile paylaşmış olacağım. Bugün çatılardaki solar sistemlerin ağırlığı, deposuyla beraber baktığınızda güneş panellerinden daha fazla.
Evinize solar termal su ısıtma sistemi kurduğunuzda hiç bir yerden izin alıyor musunuz?
Hayır. Ama aynı çatıya 3 KW'lık güneş paneli kurmaya kalktığınızda istenen çatı projesi
maliyeti, neredeyse panel maliyetinden daha yüksek. Türkiye'deki evlerin çoğunun çatı
projesi yok ki. Ama çatı tipi su ısıtma sistemine çatı projesi olmadan onay veren Belediye, konu PV olunca bunu vermiyor. En düşük çatı projesinin maliyeti 15-20 bin lira. Hemen 3 kW'lık PV'nin maliyetini aşmış olduk. Bundan ötürü evsel amaçlı güneş paneli kullanımı artmadı. Yaptığımız çeşitli görüşmeler sonucunda, inşallah bu sorunu çözecek bir adım atılacak. Biz diyoruz ki evi, inşaatı yapan mühendisin imzası veya
yapan bulunamıyorsa serbest mühendislik bürolarının onayı yeterli olsun. Mesele bu
kadar basit olsun.
Bu neyi ortadan kaldıracak?
[PAGE]
Bu neyi ortadan kaldıracak?
Birincisi, TEDAŞ'tdaki ciddi proje onay sürecini ortadan kaldıracak. İnşaat, elektrik ve mekanik klasörlerine ihtiyacı ortadan kaldıracak. Çatı projesine ihtiyaç ortadan kaldıracak. Eğer sistemin kurulacağı binanın çatı projesi yoksa, yaklaşık 20 bin liranın üzerinde bir maliyeti ortadan kaldıracak. Projelerin gerçek anlamda yapılabilirliğini sağlayacak. Müşteri, PV fiyatına güneş projesini yapabilecek. Bu
da her tarafta projelerin kolaylıkla ve kısa sürede onaylanmasını sağlayacak.
Güvenlik sorunu yok mu gerçekten...
Söylediklerim, hiçbir yerden onay alınmadan PV sistemi kurulacağı anlamına gelmiyor.
TEDAŞ ya da ilgili kurum tarafından projenin onaylanması zaten gerekiyor. Onay mekanizması daha kısa sürecek ki proje dosyası en az dörtte bir azalacak. Yani sadece çatı projesi, sıkıntı olmaktan çıksın. Türkiye, güneş enerjisi tabanlı su ısıtmada dünya ikincisi olabiliyorsa, niye güneşten elektrik üretmede de ikinci olmasın?
Bir, bir buçuk ay içinde proje onay yönetmeliğinin yenisinin yayınlanmasıyla birlikte
inşallah bunu göreceğiz.
Bu arada lisanssız üretim başvuruları durduruldu...
Evet, şu anda en büyük sorunumuz bu. 30 Mart'ta Yeni Elektrik Piyasası Kanunu çıktı ama yeni yönetmelik için EPDK'nın 6 aylık süresi var. İki ay geride kaldı. Taslak bugün yarın görüşe açılabilir. Fakat EPDK geçen hafta bir yazı yazarak, başvuruları durdurdu.
Biz bunun çok yanlış olduğunu görüyoruz. Çünkü bu sektörde çalışan yüzlerce firma,
binlerce personel var. Bu şirketlerin gideri, kirası, personel maaşı, proje takip işleri durmuyor. İkincisi 500 kW ile alakası olmayan 30-50 kW'lık yatırım yapmak
isteyen insanlar da var. Yani eski limit olan 500 kW'nin altındaki başvuruların durdurulmasının bir anlamı yok. Yabancı yatırımcılar da bunu anlayabilmiş değiller. Belki yöntem şu olmalıydı, 500 kW üzerindeki başvurular alınmaya devam eder, bu arada, başvurularla ilgili muhtemel olumsuz kararların yeni yönetmeliği beklemesi sağlanabilirdi. Biz aynı gün haberdar olup EPDK'ya görüşlerimizi ilettik. Şu anda her tarafta buna yönelik bir sürü tepki var. Yanlış şeyler bunlar. Bunları konuşmamız, çözmemiz lazım.
Bürokrasinin üst kadesi hızlı ama alt kademeleri çok yavaş
[PAGE]
Bürokrasinin üst kadesi hızlı ama alt kademeleri çok yavaş
Lisanssız elektrik üretimi başvurusu sayısı 980. Bunlardan 659'u kabul edildi ve
şimdiden 250 MW'lik bir talebe ulaştık. Üst limitin 500 kW'den 1 MW'ye yükseltilmesinin de etkisiyle yıl sonunda 3 bin başvuruyu ve 1000 MW'yi buluruz. 1000 MW kendi elektriğini üretmek isteyen Türkiye açısından önemli bir güç. Bürokrasinin daha hızlı
çalışarak bu talebe ayak uydurması ve destek vermesi gerekiyor. Enerji yönetiminin
üst kademelerinde bu niyetin olduğunu çok net görüyoruz, çok büyük destek alıyoruz
ama aynı desteğin, bürokrasinin alt kademelerine de gelmesi lazım.
Günısıda dünya 2'ncisi isek neden PV'de de olmayalım?
Bugün Avrupa'da su ısıtmada dünyada ikinci sıradaymışız. Bir anekdot anlatayım size.
Polonya'dan gelen bir heyet, bizim yetkililerle görüşürken, “siz güneşten su ısıtma sistemlerinde dünyada ikincisiniz. Bunu nasıl yaptığınızı öğrenmek istiyoruz. Nasıl bir düzenleme yaptınız ki dünya ikinciliğine yükseldiniz. Ne yapacağımızı sizden öğrenelim”
demiş. Yetkili, başlamış kıkır kıkır gülmeye ve “Biz çok iyi bir şey yaptık. Hiç karışmadık" demiş. Yani günısı konusunda dünya ikincisiysek, bu sıkıntıları giderince
güneşten elektrik üretiminde neden ikinci olmayalım?
Lisanssız, kaçak elektrik kullanımını da düşürecek
Geleceğe yönelik iki saptama yapayım. Birincisi Türkiye'de gelecekte lisanssız güneş, lisanslı güneşten her zaman daha fazla olacaktır. İkincisi tarımsal sulamada Türkiye'nin 2 bin 200 MW'ye yakın bir potansiyeli var. Bunun harekete geçmesi hem
çiftçilerin ayakta kalma süreçlerini artıracak hem de kayıp kaçak oranının azalmasına
çok büyük katkı sağlayacak.