Lisanslı projeler gerçekleşseydi enflasyon düşebilirdi
SEFİA ve APLUS Enerji iş birliği ile yayımlanan Elektrik Fiyat Hareketleri ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Piyasaya Etkisi II raporunu yayınladı. Rapora göre halihazırda lisansı olan güneş ve rüzgâr enerjisi projeleri hayata geçmiş olsaydı (45 GW), enflasyon 13,8 puan, ithal yakıta harcanan bütçe ise 3,6 milyar dolar az olacaktı.
Başak Nur GÖKÇAM
Kovid-19 salgınından çıkışın etkisiyle küresel emtia fiyatlarında yaşanan hızlı artış, 2022 yılının Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle beraber derinleşen bir kriz halini aldı. Küresel yakıt fiyatlarının artması nedeniyle ülkemizde de özellikle elektrik üretim maliyetlerinde kritik bir artış yaşandı. 2022 yılının başındaki zamla son kullanıcı tarifelerine yansıyan fiyatlar, farklı tüketici gruplarının elektrik maliyetini de önemli ölçüde artırdı.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) ve APLUS Enerji ortaklığında yayımlanan ‘Elektrik Fiyat Hareketleri ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Piyasaya Etkisi II’ adlı rapora göre, yenilenebilir enerji kurulu gücündeki artışın elektrik faturalarını düşürerek, tüketici enflasyonunu iyileştireceği ortaya koydu. Rapora göre, halihazırda lisansı olan güneş ve rüzgâr enerjisi projeleri hayata geçmiş olsaydı (45 GW), enflasyon 13,8 puan, ithal yakıta harcanan bütçe ise 3,6 milyar dolar az olacaktı.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre 2022 yılının Kasım ayında, enerji depolama tesisine entegre RES ve GES yatırımlarına ilişkin yeni yönetmelik açıklandı. Söz konusu yönetmelik ile depolamalı RES ve GES’lere yarışmasız önlisans alma hakkı verildi.
Depolama devri başlıyor
Büyük ilgi uyandıran yeni yatırım modelinin açıklanmasının ardından 200 GW’ın üzerinde başvuru alındı. 2024 Mayıs ayı itibarıyla da bu yatırım modeli altında toplam 31,8 GW seviyesinde önlisans alındı. Önlisansı alınan yatırımların önümüzdeki yıllarda kademeli olarak devreye girmesi beklenirken, yeni modele duyulan ilgi sebebiyle de gelecek dönemlerde devreye girecek olan yenilenebilir enerji kapasitesinin önemli bir kısmının depolama ile entegre RES ve GES tesislerinden kaynaklanacağı tahmin ediliyor.
Yenilenebilir enerjiye duyulan yoğun ilginin, 2022 yılının ikinci yarısı ve 2023 yılı için yenilenebilir enerji üretiminin daha fazla gerçekleşmesi durumunda üretim maliyeti, ithalat maliyeti, karbon emisyonları ve enflasyon gibi pek çok alanda olumlu etkiler görüleceğine işaret edildiğine dikkat çekilen raporun, yenilenebilir enerji alanında yapılacak politika tercihlerinin olası olumlu etkilerini göstermek açısından da yol gösterici olacağı öngörülüyor.
Rapora göre, yenilenebilir enerji üretiminin artırılması üretim maliyetlerinin ve enflasyonun düşürülmesi, enerjide ithalat bağımlılığının azaltılması, arz güvenliğinin sağlanması ve karbon emisyonlarının düşürülmesi gibi pek çok konuda olumlu katkı sunuyor.
Temiz enerji teşviki iyileşme sağlayabilir
Çalışmanın sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan SEFiA Direktörü Bengisu Özenç “Türkiye’de son dönemde enflasyonda yaşanan sınırlı düşüşün devam etmesi beklenirken, elektrik üretim faaliyetlerindeki artış nedeniyle 1 Temmuz’da yürürlüğe giren yüzde 38’lik elektrik zammı bu düşüşün hızı konusunda soru işaretlerine neden oldu.
Mesken tarifesindeki bu değişikliğin temmuz ayı enflasyonuna etkisinin 0,53 puan, 2024 yıl sonu enflasyonuna etkisinin ise 0,67 puan olacağı hesaplanıyor. Yayımladığımız yeni çalışmamız ise enflasyonun düşüş eğilimine girdiği bu dönemde, sisteme daha yüksek yenilenebilir enerji entegrasyonuyla bu düşüşün hızlandırılabileceğini gösteriyor.
Fosil yakıt gibi, çevresel maliyetlerinin yanında, enerji üretim maliyetlerini de artırma potansiyeli taşıyan kaynaklar yerine yenilenebilir enerjinin teşvik edilmesi, Türkiye ekonomisinin temel problemleri olan cari açık ve enflasyonu iyileştirecek, Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefini de destekleyecektir” dedi.
“Arz krizlerinden kaçınmak için yenilenebilir önemli”
Yerli ve temiz kaynaklardan elektrik üretiminin artırılmasının, Türkiye’nin iklim hedeflerine erişmesi, enerjide ithalat bağımlılığını azaltması ve olası arz krizlerine karşı direncini artırmasında en temel rolü oynayacağını belirten APLUS Enerji Danışmanlık Müdürü Göksin Bavbek ise, “Geçtiğimiz beş yıl içerisinde yaşanan gelişmeler küresel enerji piyasalarının ne kadar kırılgan ve beklenmedik krizlere açık olduğunu net bir şekilde göstermiştir” diye konuştu.
23,5 GW olan güneş ve rüzgâr kurulu gücü 45 GW olsaydı:
-Aralık 2023 itibarıyla yüzde 64,8 olarak gerçekleşen yıllık TÜFE enflasyonunun yüzde 51 olacağı ortaya konuldu.
-2022 yılının son altı ayı için ülkenin ithal yakıt faturasının 5,3 milyar dolar, 2023 yılının tamamında ise 3,6 milyar dolar miktarında düşeceği hesaplandı.
-Elektriğin serbest piyasadaki fiyatı artan YEKDEM maliyetlerine rağmen 2022 yılı son altı ayı için gerçekleşen değerlere kıyasla yüzde 22,9, 2023 yılının tamamı için ise yüzde 11,3 daha düşük olacağı sonucuna varıldı.
-Özellikle karbon yoğun kaynakların ikame edilmesi yoluyla 2022 yılının son altı ayında 13,1 milyon ton karbondioksit eşdeğeri, 2023 yılının tamamında ise 28,9 milyon ton karbondioksit eşdeğeri karbon azaltımı yapılacağı görüldü.
“Hızlandırılacak uygulamalara ivedilikle geçilmeli”
Raporla, enerji piyasasında gerçekleşmesi olası küresel arz krizlerinden kaçınmak için yenilenebilir enerji kaynaklarının öneminin ortaya konulduğunun altını çizen APLUS Enerji Danışmanlık Müdürü Göksin Bavbek, “Arz güvenliği sorunları aşılmış, son kullanıcılara düşük maliyetli elektrik sağlayan ve karbonsuzlaşmış bir enerji sistemine geçiş için maliyet açısından da en uygun kaynaklar haline gelmiş olan rüzgâr ve güneş yatırımlarını hızlandıracak uygulamaların ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir” diye konuştu.