“GES’lerin tarım arazilerine ve meralara kurulmasına karşıyız”
Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Üyesi ve HSA Enerji Genel Müdürü Mehmet Doğan, lisanslı güneş enerjisi santrallerinin (GES) şehir merkezlerinden uzakta ve tarımsal vasfını tamamen kaybetmiş arazilerde kurulmasının önemine dikkat çekerek, enerji üretimi ve gıda güvenliğinin birbirinin alternatifi olamayacağını vurguladı.
Türkiye’nin kurulu gücünde yüzde 10’luk paya sahip olan güneş enerjisinin, 2035 yılında 52 bin 300 MW seviyesine ulaşmasının hedeflendiğini söyleyen Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Üyesi ve HSA Enerji Genel Müdürü Mehmet Doğan, lisanslı güneş enerjisi santrallerinin (GES) şehir merkezlerinden uzakta ve tarımsal vasfını tamamen kaybetmiş arazilerde kurulmasının önemine dikkat çekerek, enerji üretimi ve gıda güvenliğinin birbirinin alternatifi olamayacağını vurguladı.
Türkiye’de çatı tipi GES kurulumlarının halen potansiyelin çok altında olduğuna dikkat çeken Doğan, “Ülkemiz güneş enerjisinde psikolojik eşik olarak kabul edilen 10 bin MW sınırını Haziran ayı ile birlikte geçmiş bulunuyor. Ülkemizde sadece çatı tipi GES’lerden üretebileceğimiz potansiyel elektrik enerjisi 55 bin MW seviyesinde. Yani bugüne kadar inşa ettiğimiz tüm GES’lerin beş katından fazla olan potansiyel çatılarımızda kullanılmayı bekliyor. Önceliğimiz mutlaka çatı tipi GES’lerde olmalı.
Gücü ve imkanı olan her vatandaşın bir enerji üreticisi olmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalı. Lisanslı santraller ise yerleşim birimlerin uzakta, tarımsal özelliğini tamamıyla kaybetmiş arazilerde inşa edilmeli. Ülkemizde pek çok santralin ormanlık alanlarda ve tarım yapılan arazilerde inşa edilmesi içimizi acıtıyor. Ayrıca tarımsal üretimdeki su israfını önleyecek şekilde özel projelendirilmiş seralarda mutlaka güneş enerjisinden yararlanılması gerekiyor” dedi.