Fosil yakıt destekleri acilen son bulmalı

Enerji sübvansiyonları sosyal eşitsizliği ele almanın etkili bir yolu gibi görünse de tam tersi bir etkiye sahip olma eğilimindedirler.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Allianz SE Baş Ekonomisti Ludovic SUBRAN 

Bu sübvansiyonlar, orantısız bir şekilde daha varlıklı hanelere fayda sağlayarak, enerji eşitsizliklerini sağlamlaştırıyor, kamu fonlarını daha etkili yatırımlardan uzaklaştırıyor ve ülkelerin emisyon hedeflerine ulaşma kabiliyetini engelliyor.

Hayat sanatı taklit eder

Christopher Nolan’ın 2010 yapımı filmi Inception’da, gerçeklik ve illüzyon arasındaki çizgi giderek bulanıklaşıyor. Fosil yakıt sübvansiyonları söz konusu olduğunda, hayat sanatı taklit eder. Algılanan faydaları ile gerçek etkileri arasında ayrım yapmanın kritik bir küresel zorluk olduğu kanıtlanmıştır. Bu tür sübvansiyonlar kısa vadede faydalı görünse de fosil yakıtlara olan bağımlılığımızın derin çevresel ve ekonomik sonuçlarını maskelemektedir.

İklim değişikliğinin yarattığı birbirine bağlı tehditler göz önüne alındığında, “Gerçekle başa çıkabilir ve hem kendimize hem de gezegenimize gerçekten fayda sağlayacak kararlar alabilir miyiz?” sorusunu kendimize sormalıyız. 2009’daki G20 zirvesinde ve 2021’de Glasgow’daki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) verilen uluslararası taahhütlerin yanı sıra Avrupa Birliği’nin Yeşil Anlaşması ve sekizinci Çevre Eylem Programı’na rağmen, fosil yakıt sübvansiyonları yerleşik olmaya devam ediyor.

Avrupa Çevre Ajansı›na göre, AB›- deki yıllık sübvansiyonlar 2015 ve 2021 yılları arasında 56 milyar Euro  civarında seyretti ve yalnızca birkaç üye ülke bunları aşamalı olarak kaldırmak için adımlar attı. Elbette, eylemsizlik AB ile sınırlı değil. Uluslararası Enerji Ajansı kısa süre önce, küresel fosil yakıt sübvansiyonlarının 2022’de 1 trilyon doların üzerine çıktığını bildirdi ve bu, büyük ölçüde Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gibi enerji piyasalarını önemli ölçüde bozan jeopolitik şoklara atfedilen bir artış.