'Dünyanın iyiliği için fosil yakıt bağımlılığına son vermeliyiz'
YENADER Başkan Yardımcısı Ali Karaduman, dünyanın çeşitli bölgelerindeki doğal afetler ve iklim değişikliğinin etkisiyle meydana gelen sel, kuraklık, yangın ve aşırı sıcakların ortaya çıkmasının temel nedeninin fosil yakıtlar olduğunu söyledi. Karaduman, Türkiye’nin yenilenebilir enerjide saygın bir yerde olduğunu kaydetti.
Recep Şenyurt
İklimdeki bozulmayı kısıtlamanın ve enerji güvenliğini artırmanın çaresinin yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımdan geçtiğini belirten YENADER Başkan Yardımcısı Karaduman, “Hala fosil yakıt bağımlısıyız, toplumlarımızın ve dünyamızın iyiliği için bu bağımlılığa hemen şimdi son vermeliyiz” dedi.
Enerji güvenliği, enerji fiyatlarında istikrar, refah ve yaşanabilir bir dünya için fosil yakıtların kullanımından vazgeçmenin ve yenilenebilir enerji temelli dönüşümü hızlandırmanın şart olduğunun altını çizen Karaduman, dünyanın önde gelen ülkelerinin yenilenebilir enerji imkânlarına dayalı enerji dönüşüm strateji ve projelerine hız verdiğini kaydetti. Karaduman, “Enerji arz güvenliği öncelik haline geldi, arz modelleri nitelikli bir ağırlıkla yerli ve milli enerji kaynak ve yatırımlarına dayalı bir anlayışla planlanmaya başlandı. Bu dönemde, Türkiye de yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırılmalı” ifadesini kullandı.
“Güneş ve rüzgâr enerjisi büyüme rekoru kıracak”
Karaduman, Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2023 yıl ortasında yinelenen, ara dönem Yenilenebilir Enerji Pazarı Raporu’nda; önce küresel pandemi, ardından Rusya-Ukrayna Savaşı’nın farklı yönlerde tetiklediği küresel enerji krizinin ‘katalizör’ etkisi ile güneş ve rüzgâr enerjisinde, 2022 sonu ve 2023’ün ilk 6 aylık döneminde bugüne kadarki en büyük yıllık artışın yakalanacağına işaret edildiğini vurguladı.
Yeni kurulan güneş enerjisi ve rüzgâr kapasitesinin, daha pahalı olan fosil yakıt üretiminin yerini alarak 2021-2023 döneminde Avrupa Birliği elektrik tüketicilerine 100 milyar euro tasarruf sağlayacağının tahmin edildiğini kaydeden Karaduman, “Rüzgâr ve güneş enerjisinin rekabet gücü geçen yıldan bu yana iyileşirken, hükümet politikalarının değişen piyasa koşullarına göre yenilenebilir enerji ihalelerine uyum sağlaması gerekiyor.
Ayrıca, politikaların zamanında planlamaya odaklanması gerekiyor ve değişken yenilenebilir enerji kaynaklarının yüksek paylarını güç sistemlerine güvenli ve uygun maliyetli bir şekilde entegre etmek için şebekelere yatırım yapılması lazım” diye konuştu.
“Türkiye, dünya sıralamasında saygın bir konumda”
Artan enerji talebini karşılamakta yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin Türkiye için hem ekonomi hem de çevre açısından hayati öneme sahip olduğunu belirten Ali Karaduman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de rüzgâr ve güneş enerjisi istikrarlı bir artış gösteriyor.
Ayrıca yenilenebilir enerji santralleri, istihdama katkı sağlayarak ülke ekonomisine büyük kazanımlar sağlıyor. Tüm avantajlar göz önüne alındığında dünyada temiz enerji yatırımı ve kapasitesinde rekor büyüme bekleniyor. Son yıllarda ülkemizdeki yenilenebilir enerji yatırım atağı bizi Avrupa ve dünya sıralamasında saygın bir basamağa taşıdı.
Özellikle “sıfır karbon toplumuna geçiş” veya “sıfır karbon ekonomisine geçiş”in öneminin arttığı son dönemde, bu alanda yaptığımız çalışmalara hız kesmeden devam ederek, yeşil ve sürdürülebilir gelecek için kararlılığımızı devam ettirmeliyiz. Özellikle yenilenebilir enerji çalışmalarında ciddi bir çabayla dünya genelinde kazandığımız saygınlık son derece önemli. Yapılan tüm çalışmalar dünyayı daha yaşanabilir kılmak adına büyük önem taşıyor.”
“Yatırımlar kesintiye uğramadan devam etmeli”
Karaduman, yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji sağlamanın ana gündemleri olduğunu dile getirerek, Türkiye'nin 104 bin megavatı aşan kurulu gücünün yaklaşık 56 bin megavatını yenilenebilir enerji tesislerinin oluşturduğunu, 2023’de yenilenebilir enerjide en az 2 bin megavat kapasite artışı beklendiğini, bu artışın güneş ve rüzgâr enerji santralleri ile karşılanacağını öngördüklerini söyledi.
Yenilenebilir enerji çalışmalarının kesintiye uğramadan devam etmesi için yatırımların önündeki engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizen Karaduman şunları kaydetti: “Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) 350 milyar TL’ye çıkarılması çok güzel bir gelişme ancak KGF’nin biran evvel kullandırılması yatırımları daha da hızlandıracaktır.
Öte yandan iletim ve dağıtım hatlarına yapılan yüzde 250 oranındaki zamlar ile elektrik fiyatları düşmeyeceği gibi enflasyon da düşmeyecektir. Bu şartlar altında Azami Uzlaştırma Fiyatı’ndan (AUF) ödeme yapılıp, Piyasa Takas Fiyatı’ndan (PTF) dengeleme hesaplarının yapılması adil olmamaktadır.
“Yerli üretimi ve sanayiyi harekete geçirecek yatırımlar desteklenmeli”
Karaduman, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca ilan edilen Türkiye Ulusal Enerji Planı'ndaki hedefler doğrultusunda Türkiye'nin 2035'te kurulu gücü içerisindeki yenilenebilir enerjinin payını % 65 seviyelerine çıkarılmasının hedeflendiğini ifade ederek, bunun için de önümüzdeki 12 yıl boyunca her yıl 3 bin megavat güneş, 1.500 megavat rüzgâr ve toplam 5 bin megavat offshore (deniz üstü) rüzgâr yapmak zorunda olduğunu dile getirdi.
Yenilenebilir enerjide yatırımların yönünün YEKA ihaleleri, hibrit yatırımlar, depolamalı güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi yatırımlarına kaydığını söyleyen Karaduman, "Bu yatırımların hayata geçirilmesi için uzun vadeli yeni teşvik mekanizmalarının oluşturulmalı. Yatırımcının yatırım fırsatlarını kısa süre içerisinde gerçekleştireceği, proje risklerinin minimize edileceği, aynı zamanda yerli üretim ve sanayiyi geliştirecek teşvikler sağlanmalı” dedi.