Atıl gaz santrali nasıl ayağa kalkar?

Yüksek gaz fiyatları nedeniyle üretim yapamayan bazı doğalgaz santralleri, ticari açıdan kârlı hale gelmenin formülünü buldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Mehmet KARA

 

Türkiye, uzun vadede elektrik talebinin çok hızlı yükseleceği bir pazar olarak kabul ediliyor. Bu yüzden de yerli ve yabancı girişimciler, enerji üretim yatırımlarına yoğunlaşmış durumda. Hükümet ve ilgili kurumlar da yatırımları yönlendirmek ve koordine etmek için hummalı bir çalışma içinde.

 

Her ne kadar yerli ve yenilenebilir kaynakların devreye sokulması için yoğun çaba harcansa da, ithal kaynaklara dayalı kömür ve doğalgaz santral yatırımları da geliştirilmeye ve hayata geçirilmeye devam ediyor. Bunun nedeni, başta da söylediğimiz gibi, uzun vadedeki elektrik talebinin artacağı beklentisi.

Ancak son zamanlarda, Türkiye'de şu anda elektrikte bir arz fazlası olduğu yönünde açıklamalar arttı.

Peki bu ne anlama geliyor? Bu soruya genellikle "arz fazlası varsa elektrik fiyatlarının ucuzlaması gerekiyor" gibi basit bir çıkarımla cevap arama eğilimi yaygın. Ancak "arz fazlası" dönemsel, geçici bir durum ve işin elektrik fiyatlarıyla ilgili tarafı da biraz karışık... Çünkü elektrik fiyatının düşmesi için sadece talebin seviyesi değil, üretimin maliyeti de önemli. Ne kadar arz fazlanız olursa olsun, belirli bir maliyetin altında üretim yapamazsınız. Fiyatları etkileyen başka etkenler de var.

Her neyse... Yukarıdaki soruya tekrar dönersek, eğer elektrikte kurulu kapasite açısından arz fazlası varsa, bu demek oluyor ki, 60 bin MW'nin biraz üzerindeki üretim kapasitenizin bir kısmını kullanmıyorsunuz. En azından elektrik talebinin görece daha düşük olduğu aylarda, günlerde ve hatta saat aralıklarında santrallerinizden bazıları çalışmıyor.

Peki çalışmayan bir tesis zarar etmez mi? Ve hangi santraller, ne tip tesisler daha atıl durumda? Tabii ki bu durumda işletme maliyetinize göre değişen miktarlarda zararlar yazmanız kaçınılmazdır. Ve atıl durumda kalması kaçınılmaz santraller de daha çok girdi maliyeti en yüksek tesisler, yani doğalgazla çalışan santraller. Özellikle de eski tip santraller...

Ama Türkiye'de bugün özellikle eskiden kurulmuş bazı doğalgaz santralleri, yüksek girdi maliyetleri (gaz fiyatları) nedeniyle zarar etmek bir yana, kâra geçmiş ya da kârını artırmış durumda.

İyi de bunu nasıl yapıyorlar? Bu sorunun cevabını, ETRM Danışmanlık ve Risk Yönetimi AŞ Kurucu Ortağı Candaş Gülez'le konuşurken bulduk. Buyrun...

ETRM ne iş yapar? Ne zaman kuruldu?

Sondan başlayalım. Biz şirketimizi 2010 yılında ortağım Murat Kutlutürk ve Nexia Türkiye ile birlikte kurduk. Gelişmiş ülkelerde de bizim gibi şirketler var. Energy Trade & Risk Management kelimelerinin kısaltmasından oluşan, enerji ticareti ve risk yönetimi çözümleri sunan ETRM şirketleri deniliyor bunlara. Hem elektrik üreticilerine, hem tüketicilerine ve hem de enerji ticareti yapan kurum ve kuruluşlara hizmet verir bu şirketler... Biz de Türkiye'de bu işi yapıyoruz.

Bunu biraz açar mısınız? Ne tip hizmetler bunlar?

Üretim şirketlerine daha kârlı bir üretim ve satış imkânı sağlıyoruz. Örneğin enerji tedarik maliyetlerini düşürmek, satış fiyatlarını artırmak vs. Toptan ve perakende şirketlerine de daha ucuza alıp, daha yüksek fiyata satabilecekleri modeller kuruyoruz. Yüksek miktarlı elektrik tüketenler açısından ise elektriği daha ucuza bulup tüketmelerini sağlayacak, hatta büyük tüketicilerin de piyasa oyuncusu olabileceği bir model sunuyoruz. Çimento üreticileri, demir çelik tesisleri gibi büyük tüketiciler de kendi içlerinde elektrik ticaret birimleri kurmaya başladılar ve bunu rutin bir satın alma süreci gibi yönetmiyorlar artık.

Peki bunları nasıl yapıyorsunuz?

Bir kere çok ciddi bir bilgi birikimimiz mevcut. Türkiye'deki kurulu kapasite, bu kapasitedeki artış eğilimleri, dönemlik tüketim eğrileri. Hatta meteorolojik veriler, hava sıcaklıkları, mevsimsel değişimler, rüzgâr kapasitesi, Türkiye'nin her noktasındaki güneşlenme oranları, kar kalınlıkları, yağış miktarları ve oranları... Tüm bunlar, herkesin evinde, ofisinde, fabrikasında, ticarethanesinde kullandığı elektriğin maliyetini ve dolayısıyla fiyatlarını etkileyen faktörler. Ve biz tüm bu faktörler ışığında üretim maliyeti ve tüketim miktarı tahminleri yapıyoruz. Ve elektrik piyasasına yönelik her gün fiyat tahmini yapıp bu tahmini müşterilerine sunan tek şirketiz. Ayrıca, fiyatların uzun vadede nasıl bir seyir izleyeceğine ilişkin öngörülerde de bulunuyoruz...

Yani siz bir nevi Türkiye'de enerjinin röntgenini çekiyorsunuz…

Evet, öyle de diyebiliriz. Demin de söylediğim gibi, elektrik alanında üretim ve ticaret yapmak için ihtiyaç duyulabilecek bilimum bilgi malzemesi bizde mevcut. Dünyanın başka ülkelerinde de geliştirilmiş modeller var ama biz bizzat kendimiz, Türkiye piyasasına özel geliştirdiğimiz bir yazılımla ve analiz yöntemleriyle çalışıyoruz.

Peki son zamanlarda arz fazlasından söz ediliyor, bu ne anlama geliyor?

Ülkemizde bugün itibariyle yaklaşık olarak 5 bin MW civarında bir arz fazlasından söz etmek mümkün. Türkiye gelişen ve büyüyen bir ülke ve elektrik talebi de gelişmiş ülkelere kıyasla yüksek oranda artıyor. Ancak sektördeki yatırım hızı dikkate alındığında, elektrik talebindeki artış daha düşük seviyede kalıyor ve bu arz fazlasına yol açıyor. Bunun sonucunda da orta vadede elektrik fiyat eğrisinin aşağı yönlü seyredeceği ve en azından yatırımcıların beklediği fiyat artışlarının hayal olacağı bir dönemi göreceğiz.

Arz fazlası yüzünden ilk devre dışı kalanlar, üretim maliyeti yüksek durumdaki gaz santralleri olmalı...

Evet, doğru. Zaten Türkiye'de doğalgaz çevrim santralleri açısından çok iyi durumda değiliz. Çünkü genellikle teknolojileri eski. Tabii yeni devreye giren, girmeye hazırlanan yeni teknoloji santraller de var. Örneğin RWE'nin Denizli'deki yeni santrali, OMV'nin Samsun Santrali, Unit'in Gebze'deki santrali gibi. Bunlar 800-1000 MW gibi ciddi kapasitelerle giriyorlar. Hem bunlar hem de yenilenebilir ve diğer kaynaklara dayalı yeni tesisler, eski tip, verimliliği daha düşük gaz santrallerini devre dışı bırakıyor. Yani teknolojisi eski ve marjinal üretim maliyeti yüksek olan santrallerin çalışma imkanları giderek daralıyor. Halen 60 Bin MW kurulu gücün yüzde 39’u doğalgaz santrallerinden oluşuyor. Bu durumda da verimliliği yüksek santrallerin düşük verimlilikle çalışan santrallerin yerini alması kaçınılmaz.

Yani önümüzdeki dönemde devre dışı kalacak daha fazla santral olacak öyle mi?

Evet. Dediğim gibi şu anda Türkiye'de 4500-5000 MW civarında bir arz fazlası var. Böyle bir ortamda teknolojisi daha iyi santraller devreye girdikçe marjinal maliyetleri daha yüksek olanlar, devreden çıkacaklar. Bunlar belki bir anda durmayacak ama daha az sayıda günde ve saatte üretim yapabilecekler. Dolayısıyla bunlar artık ekonomik açıdan verimli olmaktan çıkmaya başlayacak.
Fiilen devreden çıkmış iki santral var. Bunlar açıklandı. Örneğin Akenerji, ekipmanını Myanmar'a sattı. Batıçim'in Ege'deki bir santrali devreden çıktı. Bu şekilde sökülüp satılacak başka santraller de var. var. Ya revizyon yaptıracaklar ya da bir süre sonra devreden çıkacaklar.

İleride bu kaderi yaşayacak işletmelerin sahipleri ne yapmalı?

Aslında santral işletmecilerinin yapması gereken iki şey var. Birincisi elindeki varlığı daha iyi kullanmak ve ikincisi ticaret imkânlarından faydalanmak. Bunu santral sahipleri yapıyor mu derseniz, ellerindeki varlıktan daha fazla para kazanma imkânları varken, bizim genel gözlemimiz, bunu kârlı işletemiyorlar.

Yani ortada, işletmecilerin göremedikleri bir kâr var yani...

Evet. Bana az önce sorduğunuz "ne iş yapıyorsunuz" sorusunun cevabı aslında tam da burada. Biz bu tip santralleri kârlı hale getirmek için devreye giriyoruz. Bugüne kadar içine girdiğimiz santrallerde 7-8 kata varan kâr artışları sağladık. Verimli çalıştıramadığımız bir tane santral bile yok. Santral işletmecilerinin piyasayı iyi izleyip, iyi okuyup, o piyasa içinde kendine biçilen rolü özümseyip ona göre bu rolü iyi oynaması lazım.

Niye oynayamıyorlar bu rolü?

Bu bir mantalite meselesi. Eskiden kalma alışkanlıklar bunun en önemli nedenlerinden biri. Fiyatların sürekli yükseldiği, talebin hep arzın üstünde arttığı bir ortamda bunun çok önemi yoktu. Fiyatlar ne olursa olsun para kazanıyordunuz. Önemli olan fiyatların aleyhinize döndüğü durumlarda da kârlı kalabilmek... Emtia fiyatları sürekli artarken herkes para kazanır. Önemli olan fiyatların lehinize gitmediği dönemde para kazanabilmek... O da ancak matematikle olur.

Nedir bunun matematiği?

Bir işletmeci, "marjinal maliyetim 180 lira, piyasada bunun üzerinde bir fiyat varsa santrali çalıştırırım, yoksa çalıştırmam" derse zarar eder. Ya da kârından zarar eder. En azından, işletme maliyetleri yüksekse para kazanamaz. Ama diyelim ki bir yıllık ikili anlaşma yapıp, fiyatın anlaşmadaki rakamdan yüksek olduğu saatlerde kendisi üretip, düşük olduğu saatlerde piyasadan alıp satarsa daha kârlı olur. Söylerken çok basit bir şey gibi görünebilir bu ama santralin kontrol odasına geçtiğinizde hangi türbini hangi verimlilikte, hangi saat aralıklarında çalıştıracaksınız gibi, cevabı çok da kolay olmayan bir dizi soruya aynı anda cevap bulmanız gerekiyor.

Siz nasıl buluyorsunuz bu cevapları?

Önümüzdeki dönemde gün öncesi piyasada fiyatların ne olacağına dair çok sağlam bir öngörümüz var. Biz yıllık, aylık ve günlük fiyat tahminlerimize göre santralin çalışma ve ticaret stratejisini optimize ediyoruz. Örneğin dünkü (21 Temmuz) fiyat tahminimiz, sadece 60 kuruş şaştı. O kadar küçük bir farkla o günün fiyatını önceden bildik. Bu tahminlerden hareketle, ikili anlaşmayla satmayı vaadettiğiniz elektriği kendiniz üreterek mi yoksa piyasadan alarak mı satacağınızı belirlemiş oluyorsunuz. Böylece, sistem yönüne ilişkin öngörümüzü de eklediğimizde, santral hangi zaman dilimlerinde "yük al", hangilerinde "yük at" pozisyonunda olacak, bunu görüyoruz. Yani kurduğumuz model size bir ticaret imkânı doğuruyor. Ona göre teklif atıp, ona göre talimat (TEİAŞ'tan gelen üretim yap mesajı) almanız gerekir. Yoksa açıkta kalırsınız, çalışamazsınız. Ne olur? Benim santralim yatıyor dersiniz...

Santralin başına gidip bizzat oturuyoruz

Candaş Gülez'e, elinde görece eski teknolojiye dayalı gaz santrali bulunanlara neler önerdiğini de sorduk. Gülez, "Santral sahiplerine önerim, öncelikle bir fiyat tahmin modeli kullansınlar. İkincisi, sadece üretim tesisi değil, varlığa dayalı ticaret firması olduklarını anlayıp kabullensinler. Sonra da risk yönetimi yapsınlar" dedi. Bunları yapabilmek için risk yönetimi uygulamalarını hayata geçirecek altyapılara ihtiyaç olduğunu belirten Candaş Gülez şunları ekledi:

"Biz santrallere, minimum beş yıllık plan sunuyoruz. Eğer şirket yönetimi 'Bu, bizim öngörümüzden daha iyidir' derse devreye giriyoruz. Şu ana kadar sunduğumuz tüm teklifler, şirketlerin kendilerininkinden daha iyiydi. Kâr maksimizasyonu sağlıyoruz. Aslında biz sadece danışmanlık hizmeti vermekle kalmıyoruz, ticaret operasyonlarını da bilfiil devralıp, yürütüyoruz. Fiyat tahminini veriyoruz, optimizasyonu yapıyoruz. Ondan sonra santralin hem uzun vade hem kısa vadeli üretim ve ticaret stratejisini geliştiriyoruz. Ve sonra da uygulamasını yapıyoruz. Yani biz bizzat gidip santrale oturuyoruz. Faturasını bile biz kesiyoruz. Bazen gerekirse günlük al-sat'larla bile santralin para kazanmasını sağlıyoruz. Doğalgazda teknolojisine göre, santrali istediğiniz zaman durdurup çalıştırabildiğiniz için ilave ticaret yapma imkânı, piyasaya göre pozisyon alma olanağı sağlayabiliyorsunuz."

 

HES'ler için de kâr optimizasyonu yapıyoruz

Depolamalı, rezervuarlı HES'lerde de kârlılığı artırmak üzere optimizasyon yapabiliyoruz. Suyun değerini, piyasanın en yüksek seviyesinde olacak şekilde maksimize ederiz. Yani marjinal maliyete göre üretim stratejisi değil, alternatif getiriye göre bir su değeri belirleriz. Allahın yağdırdığı kâr beyaz altındır, biz öyle deriz. Barajları besleyen kardır. Ne kadar fazla yağarsa o kadar fazla su demektir. Kışın yağan kâr, yazın o kadar çok su anlamına gelir. Erime hızına göre değişir. Kar kalitesine, kalınlığına bakarız. Yani yenilenebilir kaynaklar dediğiniz zaman, üretim tarafında işin içine meteorolojik veriler de girer. Bulunduğunuz havzada ne kadar yağmur yağmış, su akımına etkisi ne olmuş, gelecekte ne kadar akım bekliyorsunuz, su akımını dikkate aldığınızda ne kadar üretim yapabilirsiniz? Bunları bulabilmelisiniz ki diğerlerine göre daha iyi bir kârla üretim yapabilesiniz.