Tüketici kanunu ‘yabancı’ çekecek
Yeni tüketici kanunu maketten satışa düzenleme getirdi. Sektör, ‘yeni düzenlemeler zorlayacak ancak mağduriyetleri engelleyip yabancı yatırımcıyı çekecek’ diyor.
Leyla İLHAN
Gayrimenkul sektöründe yaşanan mağduriyetlerin giderilmesini amaçlayan Tüketici Kanun tasarısı TBMM’de kabul edilerek yasalaştı. Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra 6 ay içinde yürürlüğe girecek olan kanunla birlikte maketten satışa düzenleme getirildi. Kanunun yürürlüğe girmesiyle tüketici konut alırken ödemelerini banka üzerinden yapacak.Kanunla birlikte yapı ruhsatı alınmadan tüketicilerle ön ödemeli konut satış sözleşmesinin önü kapatılırken, firmalar da konutu inşa etmeden tüketiciden ödeme alamayacak. Yine satıcının, ön ödemeli konut satışına başlamadan önce bina tamamlama sigortası yaptırması şartı getirildi. Kanunla birlikte alıcı, 14 gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ön ödemeli konut satış sözleşmesinden cayma hakkına sahip olurken, ön ödemeli konut satışında teslim süresi ise sözleşme tarihinden itibaren 36 ayı geçemeyecek şekilde düzenlendi.Sektör firmaları mağduriyetlerin engellenmesi açısından kanunu olumlu buldu. Kanunla birlikte ilk aşamalarda firmaların sıkıntılı bir süreç yaşaması beklense de uzun vadede gayrimenkulün önünü açacağı belirtiliyor. Zaman içerisinde sektörün uluslararası standartlara kavuşması ve daha fazla büyük yabancı fonların çekilmesi açısından sektörün yarar sağlayacağı kaydediliyor. Tüketicinin satıştan vazgeçme hakkının 14 gün ile sınırlandırılması sektör için doğru bir uygulama olarak görülürken, bankalarla çalışan firmalar için ise sigorta şartının değiştirilmesini istediler.
Mağduriyetler engellenecek
Nurol GYO Genel Müdürü Musa Aykaç, kanunla birlikte firmaların alışılagelmeyen bir durumla karşı karşıya kalacaklarını belirterek, “Sonuçta ne olursa olsun tüketiciyi koruma esasına dayandığı için orta ve uzun vadede nitelikli konut üreticilerin lehine gelişecektir. Çünkü sektör tüm bu önlemler sonucu mağdurunu yaratmayacaktır. Mağdur olduğu sürece siz ne kadar harikulade şeyler yapsanız da sektörde oluşan mağduriyetler başkalarını da etkiliyor. Bu nedenle gayrimenkul sektöründeki bu uygulamayı destekliyoruz” açıklamasını yaptı. Satış vaadi sözleşmelerinde noterin devreye girmesini de değerlendiren Aykaç, “Biz firma olarak zaten noter üzerinde satış yapıyoruz. Bir noterle anlaşarak randevulu olacak şekilde alcıları ve noteri biraraya getiriyoruz” diye konuştu.
Babacan Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Babacan da, maketten satış yapan projelerin bir takım mağduriyetler yarattığını, bu alandaki başıboşluğun çözülmesi açısından kanunun doğru olduğunu belirtti. 36 ay sınırlandırmasını doğru bulduklarını aktaran Babacan, ruhsat alındıktan sonra satışların başlamasının doğru olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Daha ruhsat alınmadan satışa çıkıldığı zaman, imar yönetmeliğinde birtakım değişiklikler her zaman olabiliyor. Bu durumda hem müteahhit mağdur oluyordu hem de tüketici. O bakımdan ruhsat bir müktesep hak oluşturduğu için ruhsat alınıp imar koşullarının belli olduktan sonra satışa çıkması doğru bir karardır.” Babacan, uygulamanın marka projeler ve marka olmaya çalışan projelerde haksız rekabeti önleyeceğini söyledi.
Sigorta projelerin maliyetlerini artıracak
Mağduriyetleri azaltıp sektörü kontrol altına alma açısından kanunun yararlı olacağını kaydeden Babacan, projelerin tamamlanması için sigorta uygulaması getirildiğini ancak bunun da maliyetleri artırıcı bir unsur olduğunu belirtti. “Firma olarak zaten maketten satışa aşamasında bankalarla çalışıyoruz” diyen Babacan şu yorumu yaptı:
“Bu anlamda zaten bankalar bizim sattığımız konutlara kefil durumundalar. Yani tüketiciyle yaptığımız sözleşmede bizim vaadimizi yerine getirmediğimiz durumda mortgage yasasına göre bankanın kefaleti sözkonusu. Böyle bir durum varken ayrıca ekstra bir sigorta yaptırmak ilave bir masraf getireceği için ben karamsar bakıyorum. Sigorta maliyetlerimizi artırıp tüketiciyle aramızdaki fiyat aralığını açacak. Zaten vergiler nedeniyle yüzde 40 gibi maliyet sözkonusu. Sigorta ile de en az konutun değerinin yüzde 5 gibi ek bir maliyet daha geleceğini düşünüyorum. KDV’de de yüzde 1 dönemi bitti. Bir de sigorta maliyetini bindirecek olması nedeniyle fiyatları artıracak diye düşünüyorum. O bakımdan bu uygulama bankayla çalışan projeler yerine diğerlerine uygulanmalı.”
Metropolis Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Derbazlar, kanunla birlikte yüklenici müteahhitlerin önüne bir daha sıkıntılı bir yol çıksa da uzun vadede sektörün ayakları üzerinde sağlam durmasını sağlayacağını söyledi. Tüketiciyi mutlu ettikleri sürece var olmaya devam edeceklerini kaydeden Derbazlar, “Bu da işini daha düzgün yapan, daha sağlam bir finansal yapısı olan, işi uzu vadede sağlıklı temellere oturtmak isteyen firmalar için bir taraftan bir avantaj olacak” dedi.
Yurtdışından daha fazla yatırımcı gelecek
Türkiye’nin gayrimenkule yurtdışından yatırımcı çekme isteği olduğunu dile getiren Ömer Derbazlar şu değerlendirmeyi yaptı: “Onların Türkiye’de büyük yatırımlar yapmasını istiyoruz. Ancak bu kuruluşlar organizasyonlar veya finans kaynakları güvenli limanları tercih ediyor. Girdikleri zaman sıkıntı yaşamayacakları işin her aşamasında kendilerini koruyan kanunların da olmasını istiyorlar. Yabancı yatırımcılar kanunların uluslar arası standartlarda olduğunu görünce yatırım istek ve arzusunu artıracak böylece uzun vadede sektörün önünü açacaktır.”
‘Sigorta şirketleri işi yokuşa sürmesin’
Konutlarda sigorta sistemine değinen Ömer Derbazlar, “Sigorta sektörünü de geliştirmeyi amaçlıyor. Ancak herhangi bir sıkıntı olduğunda sigorta şirketi ödeme yapmamak için işi yokuşa sürüyor. Fakat sürecin işleyebilmesi için sigorta sektörünün de yeni kanunlarla ıslah edilmesi gerekiyor. Islah edilmediği sürece bunun çok fazla işlerliği olmayacak sadece ek bir maliyet getirecek” yorumunu yaptı. Derbazlar, tüketicinin ön sözleşme döneminde 14 gün için konut satın alma işinden vazgeçmesinin ise olumlu olduğunu, kanundan önce de tüketicinin satın almadan vazgeçtiğini belirterek, “Geçmişte ise zaman süre olmadan vazgeçebiliyorlardı. Markalı firmalar da itibarımız kaybolmasın diye bunu kabul etmek durumunda kalıyorlardı. Bunun bir süreye bağlanması olumlu bir gelişme oldu” diye konuştu. Sözleşmelere daha önce yasa gereği 30 ay sınırının konulduğunu aktaran Derbazlar, “Bazen 30 ayda bitmeyecek projeler de kanun gerektirdiği için bu süre sözleşmelere giriyordu. Ancak bitmediği zaman bir güven kaybına neden oluyordu. 36 aya çıkması iyi oldu ancak bazı projelerde bu gevşetilebilir” dedi.