Topbaş'tan gayrimenkul yatırımına davet

İBB Başkanı Topbaş, inşaat sektörüne yatırımlardan dolayı krizin Türkiye'yi etkilemediğini belirterek, "İstanbul'daki gayrimenkuller metrekare bakımından dünyanın en pahalıları arasında" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL -  Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) tarafından düzenlenen " Gayrimenkul Zirvesi"nde konuşan  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Türkiye'nin seçeneklerini arttırdığını özellikle inşaat sektörüne yaptığı büyük yatırımlardan dolayı ciddi ekonomik krizden etkilemediğini savundu.

Topbaş, 10 yıl içerisinde İstanbul'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak yaptıkları yatırımların toplamının yaklaşık 30 milyar dolar olduğunu belirterek, "2014 yılında hedeflediğimiz yatırım bütçemiz 4 milyar dolar civarında. Bugüne kadar ulaşıma yaptığımız yatırım toplamı 12,5 milyar dolar civarında ve bunun 6 milyar doları metro yapımında kullanılmıştır" dedi. 

Ulaşım ağının etkin kullanıldığı yerlerde özellikle gayrimenkullerin değerinin artış gösterdiğini dile getiren Topbaş, şöyle konuştu:  

"Yaptığımız her toplu taşıma erişim noktasında, gayrimenkullerde yüzde 50'ye hatta yüzde 100'e varan değer artışları oldu. Amaç sadece konut yapmak değil, buralara erişim noktasındaki altyapıyı yeterli hale getirmek. İstanbul şu anda dünyanın yatırım odağında bulunuyor. Yatırım için fırsat kent olarak görülüyor. İstanbul bulunduğu konum itibariyle dünyanın merkezidir. İstanbul'da sabah mesaiye başladığınız zaman Tokyo'daki borsayı kapanmadan görebilirsiniz ve akşam mesainiz bitmeden New York borsalarını görebilirsiniz. Böyle bir yerde iş merkeziniz varsa dünyanın her tarafındaki ekonomik hareketliliği görme imkanınız var." 

Topbaş, İstanbul'u bir fırsat alanı olarak değerlendirerek, "İstanbul gayrimenkul yatırımcıları için ideal bir kent ve rekabet edilebilecek bir özelliğe sahip. İstanbul bu anlamda gayrimenkul yatırımlarının merkezi konumunda. Amaç sadece yapı yapmak değil bu yapıların çevreye olan etkileri de dikkate alınmalıdır" ifadesini kullandı.  

İstanbul'daki gayrimenkullerin metrekare bakımından dünyada en pahalıları arasında yer aldığını anlatan Topbaş, "Çok metrekareli yapılar yapmak yerine bugünkü yüzyılın beklentilerine cevap veren yapılar yapılmalı" dedi. 

İstanbul'un dijital maketini yaptıklarını anlatan Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:  

"Bize gelecek olan bütün projelerde bu yapıların dijital makete yerleştirildiğinde nasıl bir etki yaptığını göreceğiz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak çevreci, doğaya saygılı yapıları teşvik edici bir takım destekler vermeyi düşünüyoruz. Kendi enerjisini üretebilen, atıklarını geri dönüştürebilen, atık suları kullanabilen yapılara biraz daha farklı destek verici çalışmalar yapılıyor." 

Gayrimenkul Sektörü Raporu açıklandı 

GYODER tarafından hazırlanan "Gayrimenkul Sektörü ve İstanbul Konut Piyasası Saha Araştırma Raporu"nda sektörü ilgilendiren kentsel dönüşüm, mütekabiliyet ve konut satışı değerlendirildi. 

Orta ve üst düzey gelir grubuna sahip, 20-65 yaş arası ve üstü 5 bin kişi ile yapılan araştırmanın sonuçları da zirvede paylaşıldı. 

Rapora göre,  katılımcıların yüzde 80,5'i Kentsel Dönüşüm'e inanıyor ve destekliyor. İstanbullular kentsel dönüşümle ilgili yürütülen çalışmaları aynı zamanda başarılı buluyor. Kentsel dönüşümü desteklemeyenlerin küçük bir bölümü ise çıkar ve rant amaçlı olduğundan bahisle dönüşümü reddediyor. 

Araştırmada en dikkat çeken veri ise 2012 yılında kabul edilen Mütekabiliyet Yasası ile birlikte yabancıya satışın Türk halkı nezdinde kabul görmemesi olarak öne çıkıyor. Türk insanı yabancıya gayrimenkul satışına mesafeli duruyor. Araştırmaya katılanların, yüzde 65,1'i yabancıya satışa sıcak bakmıyor.   

Araştırmaya göre, tüketicilerin konut tercihinde ilk sırada "ulaşım kolaylığı" ( yüzde 38,7), ikincisi sırada ise "sosyal çevre"(yüzde 22,8) yer alıyor. Aynı zamanda konut alımında en çok dikkat edilen konular olan ulaşım kolaylığı, sosyal çevre, sosyal imkanlar, otopark gibi konular konut fiyatını da en çok etkileyen kriterler arasında yer alıyor. 

[PAGE]

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, "Türkiye'de gayrimenkul sektörünün şehircilik anlayışı içinde ve bilime dayalı bir şekilde gelişmesi en büyük arzumuzdur" dedi. 

Bayraktar, Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) tarafından düzenlenen " Gayrimenkul Zirvesi"ne telekonferansla katıldı. Gayrimenkul sektörünün dünyada hızla büyüdüğünü ve geliştiğini anımsatan Bayraktar, sektörün Türkiye'de de son 10 yılda büyük ivme kazandığını söyledi.  

Sektörün son yıllarda önemli bir atak yaptığını, derinlik ve tecrübe kazandığını anlatan Bayraktar, Türk inşaat sektörünün tüm dünyada rol belirleyici bir hale geldiğini kaydetti. 

Bayraktar, Türk müteahhitlerinin dünya çapında büyük başarılara imza attığını hatırlatarak, ülkeye giren döviz açısından da inşaat sektörüne çok ciddi ihtiyaç olduğunu vurguladı. 

"Kentsel dönüşüm  büyük bir ekonomik canlılık da getirecek" 

Türkiye'nin son 10 yılda elde ettiği başarı, güven ve istikrar ortamının en çok güçlendireceği sektörlerin başında inşaat ve hizmet sektörlerinin geldiğini ve bu iki sektörün bir bütünün parçaları olduğunu söyleyen Bayraktar,  şöyle konuştu: 

"Türkiye'de gayrimenkul sektörünün şehircilik anlayışı içinde ve bilime dayalı bir şekilde gelişmesi en büyük arzumuzdur. Hedefimiz, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin başlatmış olduğu kentsel dönüşüm seferberliği  ile Türkiye'yi afet risklerinden koruyarak yeniden yapılaşmasını sağlamaktır. Türkiye'de şehirleşme giderek artmaktadır. Bunun için gayrimenkul sektörünün daha çok gelişmesi adına elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz." 

Bayraktar,  kentsel dönüşüm çok ciddi bir güven oluşturduğunu ancak vatandaşların bu kavramın içeriğini tam olarak kavrayamadığını belirterek, "Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde vatandaşlarımızın ve gayrimenkul sahiplerinin kendi yaşam kalitelerini artırmak ve kendi can güvenliklerini sağlamak için kentsel dönüşüme destek vermesi gerekir. Kentsel dönüşüm konusunda bugüne kadar GYO'ların yaptıkları takdire şayandır. Türkiye'nin afet riski taşıyan bölgelerini kentsel dönüşüm sayesindeTürkiye'nin içinden söküp atacağız. Bu bize büyük bir ekonomik canlılık da getirecek" diye konuştu.  

[PAGE]

Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Başkanı Aziz Torun, gayrimenkul sektörünün önemli değişim ve gelişim göstererek bugünlere kadar geldiğini belirterek, "Gayrimenkul sektörü 10 yıl öncesine kadar mahalle müteahhitliği seviyesindeydi ancak geçmiş 10 yıl içerisinde Türkiye'nin hızlı büyümesine paralel olarak, gayrimenkul sektörünün de çok hızlı büyürüğünü, geliştiğini ve bugün geldiği noktanın gerçekten gözkamaştırıcı olduğunu, hepimiz görüyoruz" dedi. 

GYODER tarafından düzenlenen "Gayrimenkul Zirvesi 13" te konuşan Torun, sektördeki hızlı gelişmeye bakıldığında, bir kazaya uğramaması için bilgi üretmeye, eğitim çalışmalarına, dayanışmaya, işbirliğine, özeleştiriye, sektör olarak büyük önem verilmesi ve bunun için gayret gösterilmesi gerektiğini anlattı. 

Sektörün bu gelişimini ve değişimini sağlarken  temsil yeteneği olan ve sektörü temsil edebilecek sivil toplum örgütlerine de ihtiyaç olduğunu belirten Torun, bu anlamda GYODER'in  sektörü aynı çatı altında toplayan en önemli sivil toplum örgütü ve gayrimenkul sektörünün buluşma platformu olduğunu belirtti. 

GYODER'in sektörün yol göstericisi ve önemli görevler üstlenen çatı örgütü olduğunu ifade eden Torun, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi'yle sektörel konularda işbirliği yaparak sektörün kazanımlarını genişletmeye ve veri tabanı oluşturmaya çalıştıklarını bildirdi. 

Torun, gayrimenkul sektörünün Türkiye'nin önemli zenginliklerinden biri olduğuna işaret ederek,  "Bir çok ülkenin petrolü var bu anlamda gayrimenkul de Türkiye'nin çok önemli bir zenginliğidir" dedi. 

Bu zenginliğin bugüne kadar öne çıkmamasının sebebinin Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikarını sağlayamamasından kaynaklandığını dile getiren Torun, "Türkiye, bu zenginliği fırsata çevirmelidir. Gayrimenkul sektörünün bunu bir zenginlik ve ihracat olarak kullanması bu yolla önemli bir döviz geliri elde etmesi mümkündür" dedi. 

Türkiye'nin marka değerinin 688 milyar dolar ve bu marka değerinin dünya sıralamasında da 19. sırada olduğuna dikkat çekerek, Türkiye ekonomisinin gelişmesiyle markalarının da geliştiğini, gelecekte Türkiye'nin dünyanın önemli marka ülkelerinden bir tanesi olacağını belirten Torun, gayrimenkul sektörünün kendini yenilemesi gerektiğini kaydetti. 

"Biz bugüne kadar müteahhitlik, inşaat yapımını ön planan çıkarmıştık. Artık projelerin değer kazanması için yaptığımız ürünlerin katma değeri olması için proje geliştirmeye, inovasyona, yeniliğe gayrimenkul sektöründe önem verilmesi gerekiyor" diyen Torun, markaların ve marka kentlerin ülkelerin önüne geçtiğini, bir çok şehrin finans merkezi, alışveriş merkezi olma özelliğiyle öne çıktığını dile getirdi. 

Türkiye'de de şehirlerin bu anlamda marka şehirler olması gerektiğini vurgulayan Torun, İstanbul'un bu anlamda tercih edilen ve önde gelen şehirler arasında öne çıktığını, gayrimenkul sektörünün Türkiye'nin büyüme oranının daha önünde büyüdüğünü sözlerine ekledi. 

[PAGE]

TOKİ Başkan Yardımcısı Şahin

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) Başkan Yardımcısı Ahmet Şahin, "2013 yılı aralık ayı başı itibariyle 610 bin konut rakamına ulaşılmıştır. Ayrıca 220 bin konut da planlama aşamasına getirilmiştir" dedi. 

Şahin, Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği'nin (GYODER) düzenlediği "Gayrimenkul Zirvesi"nde TOKİ'nin çalışmalarına ilişkin bilgi verdi. Şahin, kurumun son dönemde ciddi atılım içerisinde olduğunu belirterek, çalışmaların tüm hızıyla sürdüğünü söyledi. 

TOKi'nin önemli bir dönüşüm süreci içerisinde girdiğine işaret eden Şahin, "TOKİ Başkanlığı'nda 'Planlı Kentleşme ve Konut Üretimi Seferberliği' başlatılmış ve 500 bin konut üretilmesi hedeflenmiştir. Bu hedefe ulaşmak için TOKİ öncelikle, kurumsal, hukuki, mali ve insan kaynakları yönünden hazır hale getirilmiştir. Bu anlamda 25 ayrı kanuni düzenleme yapılmış, TOKİ hem mali yönden hem de hızlı iş yapabilme ve organize olabilme açısından yeniden yapılandırılmıştır. Toplu Konut İdaresi'nin devletin genel bütçesinden pay almadan kendi kaynaklarını kendisinin üretmesi kararlaştırılmıştır" diye konuştu. 

TOKİ projelerinde finansman temini için iki yol düşünüldüğünü belirten Şahin, şunları söyledi: 

"Birincisi, arsa satış karşılığı gelir paylaşımı projeleri ile prestij konut üreterek kaynak sağlamaktır. Bu çerçevede yaklaşık 86 bin konut üretilmiştir. Bu da toplam konut üretiminin içinde yüzde 15'lik bir orana tekabül etmektedir. Hasılat paylaşımı modeli olarak adlandırdığımız bu projelerden kamuya yaklaşık 17,9 milyar lira kaynak sağlanacaktır. Bunun 9,8 milyar lira tahsil edilmiştir. İkinci finansman temin yöntemi de, büyük şehir merkezlerinde Hazine'den bedeli karşılığında aldığımız değerli arazileri imarlı hale getirerek satışı ile kaynak sağlamak şeklinde olmuştur. Bu çerçevede alternatif uygulamalarla öncelikle ihtiyaç sahibi ve alt gelir grubu vatandaşlara ulaşılarak, kira öder gibi uzun vadelerde 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl gibi vadelerde ev sahibi olmaları sağlanmaktadır. Ürettiğimiz konutların yüzde 85'i sosyal konutlardan oluşmaktadır." 

"Aralık ayı başı itibarıyla 610 bin konut rakamına ulaşılmıştır" 

Türkiye'nin 81 ili, ilçe, belde ve köylerinde konut üretiminin 2003 yılından 2011 yılının haziran ayına gelindiğinde 500 bin konutluk ilk hedefe ulaşıldığını anımsatan Şahin, 61. Hükümetin kurulmasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın TOKi'ye 2023 yılına kadar 500 bin konut daha üretilmesi yönünde hedef koyduğunu söyledi. 

TOKİ'nin faaliyetlerine ilişkin rakamlar paylaşan Şahin, şunları kaydetti: 

"Bugün geldiğimiz noktada, 2013 yılı aralık ayı başı itibariyle 610 bin konut rakamına ulaşılmıştır. Ayrıca 220 bin konut da planlama aşamasına getirilmiştir. Kamu kuruluşlarıyla yapılan protokoller çerçevesinde ise 21 bin derslikli 940 okul, 13 Üniversite kampüsü, 964 spor salonu, yaklaşık 50 bin kapasiteli 143 yurt-pansiyon, 217 hastane 94 sağlık ocağı, 495 ticaret merkezi, 485 ibadethane, 41 kütüphane, 27 sevgi evi, 20 engelsiz yaşam merkezi, 95 kamu hizmet binası ve 14 stadyum projesi bulunmaktadır.  

Toplu Konut İdaresi, afetlerden zarar gören yerleşim bölgelerinde de "afet konutları" yapmakta olup, toplam da 37 bin konut üretilmiştir. Bu çerçevede, özellikle Türkiye'nin doğusunda, Van merkez ve Erciş'te 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen depremlerin sonrasında ağır kış şartlarına rağmen 300 günlük bir sürede 17 bin 500 betonarme afet konutu ve 80 adet sosyal donatıları ile birlikte bitirilerek hak sahiplerine teslim edilmiştir." 

"Toplamda 9 bin 232 adet konteynır oluşturulmuştur" 

TOKİ'nin, dünyadaki afetlere duyarsız kalmadığını, çalışmalarıyla yardım faaliyelerinin içinde bulunduğunu anlatan Şahin, şöyle devam etti: 

"Bundan 8 yıl önce Güney Asya'da deprem ve tsunami sonrası sayın Başbakanımızın talimatları ve Türk halkının bağışlarıyla, Endenozya'da bin 50 konut ve sosyal donatılarla birlikte Türk Köyü, Srilanka'da 500 konut ve sosyal donatılardan oluşan Türk köyü, Pakistan'ın kuzeyi Keşmir'de 2005 yılında meydana gelen deprem sonrasında kamu, konut, sosyal, kültürel ve eğitim yapılarından müteşekkil şehir merkezi, 2010 yılında meydana gelen sel felaketi sonrasında da 5 eyalette toplam 4 bin 620 konut ile 70 sosyal donatı yapılmıştır. 

Somali'de ise 200 yataklı hastane, 40 derslikli hemşire yüksek okulu, kapalı ve açık alanda iki bin kişilik ibadethane bulunmaktadır. Suriye'deki iç savaş sonrası sığınmacıların barınmalarına yönelik olarak Türkiye'nin güney doğusunda konteyner kentler yapılmış ve toplamda 9 bin 232 adet konteynır altyapı ve sosyal donatı ve çevre düzenlemesi ile birlikte 65 bin nüfuslu 4 şehir adacığı oluşturulmuştur." 

Kentsel Yenileme Programı 

TOKİ'nin yerel yönetimlerle beraber başlattığı büyük kapsamlı Kentsel Yenileme Programı doğrultusunda 58 il ve 127 belediye ile 222 proje üzerinde kentsel yenileme çalışması başlatıldığını kaydeden Şahin, bu kapsamda 51 bin konut tamamlandığını, toplamda 265 bin konut üretileceğini söyledi. 

[PAGE]

Yapı Kredi Başekonomisti Cevdet Akçay, 3. çeyrek büyüme rakamlarına ilişkin, "Gezi olmasaydı 4,8'i devirirdik biz. Gezi ve Fed'in varlık alımlarını durdurması operasyonu birleştiğinden yani Haziran'dan itibaren Türkiye ekonomisinde varlık fiyatlarında sıkıntı çektik" dedi. 

Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği'nin (GYODER) düzenlediği "Gayrimenkul Zirvesi 13" programında ekonomiye ilişkin değerlendirmeler yapan Akçay, Türkiye algısının değiştirilmesi halinde son dönemlerde sağlanan finansal başarının daha büyük anlam kazanacağını belirtti. 

Belirli kesimlere ve ülkelere karşı oluşan algıların değişebildiğini, nedense Türkiye'ye karşı hakim durumdaki algıların değişmesinde sorunlar yaşandığını dile getiren Akçay, "Türkiye'yle ilgili bir algı problemi var. Piyasa algıları düzeltilir, yanlış anlanır sonra belli bir gecikmeyle doğru algılamayı bir şekilde edinirler. Ama benim gözlemim şu, gelişen piyasalar içinde Türkiye algısı bana göre en zor ve en geç değişebilen algı" diye konuştu. 

Türkiye'ye karşı gelişen algı problemi nedeniyle Türkiye'nin maça 1-0 yenik başladığını belirten Akçay, "Bir çabayla önce beraberliği getirmemiz lazım. Ondan sonra galibiyete odaklanmamız lazım.  Efor gerektiren bu işi başarmak için daha fazla çalışmalıyız" dedi. 

Akçay, 2010 yılında Merkez Bankası'nın uyguladığı para politikasının 3 yıl sonra anlaşılarak piyasa otoritelerinden büyük takdir topladığını, ancak "Türk algısı" nedeniyle ilk kullanıldığında saygı görmediğini belirtti. Akçay, şunları kaydetti: 

"2010 yılının sonunda Merkez Bankamızın yazdığı raporu Şili ya da Brezilya merkez bankası devreye alsaydı öyle çöp muamelesi görmeyecekti. Bizden çıktığı için görüyor çöp muamelesini. Şimdi değiştirmeye çalışmak için yeterlilik düzeyinizin en az rakipleriniz kadar olduğunu göstermeniz lazım.  Bıkmadan, usanmadan, sinirlenmeden sürekli göstermeniz lazım. Financial Times 2 sene boyunca politikamızı yerin dibine batırdı. Ama 2 sene sonra The Banker Magazine  Erdem Başcı'yı yılın merkez bankası başkanı seçti." 

"Bizimle dalga geçildi..." 

3. çeyrek büyüme rakamlarını yorumlayan Akçay, "Taze bir rakam geldi 3. çeyrek büyüme rakamı yüzde 4,4. Bizim sene başındaki tahminimiz 4,8'di. Dalga geçildi bizimle… 'Nereden uçuyorsunuz, nasıl bu kadar büyüyecek' diye. Gezi olmasaydı 4,8'i devirirdik biz. Gezi ve Fed'in varlık alımlarını durdurması operasyonu birleştiğinden yani Haziran'dan itibaren Türkiye ekonomisinde varlık fiyatlarında sıkıntı çektik. Bono, hisse, döviz adına sıkıntı çektik" dedi. 

İktisadi faaliyette herhangi önemli bir sekteye uğrama görülmemesinin çok olumlu bir durum olduğunu kaydeden Akçay, şöyle devam etti: 

"Ben iki aydan biraz fazla süre önce dedim ki, 'Varlık fiyatlarında darbe yemişseniz iktisadi faaliyetiniz de hala bozulmadan devam edebiliyorsa bu böyle gitmez. Ya varlık fiyatlarındaki bozulma iktisadi faaliyeti de kötüleştirir. Ya da bozulmayan iktisadi faaliyet artık varlık fiyatlarını ufak ufak iyi etkilemeye başlar.' Ben ikincisini destekledim. Ama çoğunluk birinci seçeneği destekledi. 'İktisadi faaliyet de bozulacak' diye… Bozulmuyor! İktisadi faaliyet bozulmuyor, hala iyi gitmeye devam ediyor." 

Özel kesim yatırım harcamalarına dikkati çeken Akçay, "Özel kesim yatırım harcamaları 6 çeyrek sonra ilk defa milli gelire pozitif katkı yapmaya başlayacak. Türkiye'de özel kesim yatırımlarının 6 çeyrek art arda milli gelire eksi katkı yapması çok 'gayri Türk'i bir durumdur… Böyle bir şey olamaz" dedi.  

Dünya genelinde görülen düşük reel faiz düzeylerinin yukarı yönlü hareketinin beklendiğini anımsatan Akçay, şu anda görülen düşük faizlerin yeni normal düzeyler olacağını, bunun onlarca yıl sürebileceğini belirterek, "O dünya gitti, başka bir dünyada yaşıyoruz" dedi.