MÜSİAD: Türkiye'de her yıl 800 bin ile 1 milyon arasında yeni konut üretimine ihtiyaç var
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin (MÜSİAD) "İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu Raporu"na göre Türkiye'de her yıl 800 bin ile 1 milyon arasında yeni konut üretimine ihtiyaç bulunuyor. MÜSİAD İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu Başkanı Cemil Yüksekdağ, "Son yıllarda artan inşaat maliyetleri, azalan arsa stokları ve sektörün daralması nedeniyle üretimde de azalma görülüyor. 2025'te satış rakamının 1,5 milyona yaklaşması bekleniyor" ifadesini kullandı.
Dernekten yapılan açıklamada, MÜSİAD İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu tarafından hazırlanan ve konuta erişilebilirlikle sektördeki sorunların ve çözüm önerilerinin yer aldığı raporun sonuçları paylaşıldı.
Açıklamada rapora ilişkin görüşleri yer alan MÜSİAD İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu Başkanı Cemil Yüksekdağ, 2025'te satış rakamının 1,5 milyona yaklaşmasının beklendiğini belirtti.
Yüksekdağ, "Ülkemizde yıllık yeni konut ihtiyacı 800 bin ile 1 milyon arasında. Son yıllarda artan inşaat maliyetleri, azalan arsa stokları ve sektörün daralması nedeniyle üretimde de azalma görülmektedir. Son 5 yıldır yeni konut üretiminde alınan inşaat ruhsat sayıları 400-500 bin adetlere kadar geriledi." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de ev sahipliği oranı, Çin, Rusya ve Avrupa ülkelerinin gerisinde"
Raporda, Türkiye'deki barınma sorunundan sosyal konut üretimine, devlet tarafından atılması gereken adımlardan olası İstanbul depremine kadar birçok konuda tespit ve sektöre yönelik öneriler yer aldı.
Türkiye'de ev sahipliği oranının, Çin, Rusya ve Avrupa ülkelerinin gerisinde kaldığı belirtilen raporda, AB'deki konut sahipliği oranı yüzde 69,1 iken, Türkiye'de yüzde 56,2 olduğu bildirildi.
Avrupa'nın en kalabalık ikinci ülkesi olan Türkiye'nin konuta erişim sorunuyla mücadele ettiği aktarılan raporda, ülkede son 10 yılda yıllık ortalama 1,3 milyon konut satıldığı bilgisine yer verildi.
"İstanbul'dan tersine göç devlet politikası olmalı"
Raporda, Türkiye'de konut ihtiyacını artıran sebepler arasında "nüfus artışı, göç hareketleri, kentleşme, göçmen nüfusunda yaşanan hızlı hareketler ile ekonomik sorunlar"ın başı çektiği kaydedildi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği kitlesel göç ve ani konut talebinin sorunu daha da büyütürken, mevcut stokun eskimesi ve plansız yapılaşmanın konut sorununun büyümesinde ve açığın artmasında etkili olduğu anlatılan raporda, "İstanbul'da mevcut stokun yetersiz olması konuta erişim ve uygun kira ortamını güçleştiriyor, konut sektörü ciddi bir darboğazdan geçerken barınma sorunu her geçen gün daha da ciddi bir problem haline geliyor. Artan fiyatlara karşı gelirlerin yetersiz kalması özellikle büyük metropollerde kiraya erişimi güçleştiriyor. Deprem riskiyle karşı karşıya olan ve milyonlarca göçmeni bünyesinde barındıran İstanbul'un ivedilikle cazibe merkezi olmaktan çıkarılmasının ve tersine göç hamlesiyle Anadolu'nun çekim merkezi haline getirilmesinin devlet politikası olarak ele alınması gerekiyor." değerlendirmeleri yer aldı.
"Mevcut konut finansman modelleri günümüz koşullarında sorunları çözemiyor"
Raporda, halihazırda uygulanan bankacılık endeksli konut finansman modellerinin özellikle ekonomik göstergelerin kötüleştiği dönemlerde sorunlara çare olmaktan uzak kalırken, son yıllarda faizsiz kredi kullanılmasını öngören finansman sistemine ilginin arttığı belirtildi.
Ayrıca, markalı konut geliştiren firmalarının başını çektiği aşamalı konut sahibi olma sistemi "önce arsa, sonra konut sahipliği" modelinin de yine konuta erişilebilirlik sorununa çözüm olarak uygulandığı ifade edilen raporda, konuta erişilebilirlikte kısa ve orta vadeli çözüm önerileri şu şekilde sıralandı:
"Konuta erişilebilirlikte tüketici ve üretici tarafında uygun finansman koşulları ve modelleri geliştirilmeli. Bireysel emeklilikteki birikimlerin konut almak amacıyla sistem üzerinden (paranın çekilmeden) proje gayrimenkul yatırım fonlarına (PGYF) aktarılabilmesinin önü açılmalı. Kentsel dönüşüm süreçlerinde hak sahiplerinin önce tapularının fona devredildiği, devletin yarısı bizden kampanyası ile verdiği sübvansiyonun PGYF'lere aktarıldığı ve inşaat tamamlandıktan sonra fon paylarının tapuya dönüştürüldüğü bir kurgu, kentsel dönüşüm süreçlerini hızlandırabilir.
Konut kooperatifleri yoluyla orta gelir grupları için erişilebilir konut üretimi yeniden dizayn edilebilir. Erişilebilir konut üretecek geliştiricilere devletin arsaları daha uygun fiyattan temin edebileceği bir mekanizma ile konut üretim maliyetleri aşağı çekilebilir. Sürdürülebilir konut finansman modellerinin hayata geçirilebilmesi için banka kredilerine olan bağımlılığın azaltılması ve sermaye piyasaları odaklı, birikimlerin ekonomiye kazandırıldığı yatırım ve finansman ekosistemleri tasarlamak elzemdir."