'İş güvenliği yasası olumlu ama teşvikler yetersiz'
Son yıllarda ulaştırma, enerji ve tarımsal altyapıda yapılanma sürecinin dev projeleri hayata geçirdiğini söyleyen İNTES Başkanı Celal Koloğlu, ancak kur hareketlerinin, maliyet artışına yol açtığını kaydetti
Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Başkanı Celal Koloğlu, iş kazasında hayatını yitiren veya sakat kalan her işçinin canlarını yaktığını belirterek, İNTES olarak kazaların önlenmesi ve mesleki belgelendirme konularında yoğun çalışma içinde olduklarını söyledi. Seçim öncesi, seçim ekonomisine ilişkin kararlar alınmadığını söyleyen Koloğlu, dış pazardaki gerginliklere rağmen, Türk müteahhitlerinin fırsatları takip ettiğini bildirdi. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Koloğlu, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı.
►2014 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 3.3 büyürken, inşaattaki büyüme yüzde 2.2’de kaldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
2014 yılında küresel ekonomilerdeki dalgalanmalara ve jeopolitik risklere, yakın çevremizde yaşananlara rağmen sağlam duruşunu devam ettirmiştir. Dolayısıyla sektörümüzdeki yüzde 2.2’lik büyüme bu şartlar altında çok karamsar bir tablo değildir. Son yıllarda ulaştırma, enerji ve tarımsal altyapıda yapılanma süreci dev projelerin hayata geçmesine neden olmuştur. Ancak kur hareketleri, maliyet artışına yol açtığını söylemeliyiz. Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri ülkemizin gurur tablosudur. Türk müteahhitlerimiz üstlendikleri işlerle küresel bir marka olmuştur. Libya, Suriye, Irak gibi ülkelerde yaşanan olaylar iş hacminin düşmesine sebep olsa da yine de 2014’teki 22.5 milyar dolarlık iş, büyük başarı olarak değerlendirilmelidir.
Özellikle Libya’da üyelerimiz ciddi sorunlar yaşamaktadır. Başlanan veya yarım kalan işler için verilen teminat mektuplarına yüz milyonlarca dolar faiz ve komisyon ödenmektedir. Pazarlarımızda yaşanan gerginliklere rağmen Türk müteahhitleri olarak fırsatları takip etmeye devam ediyoruz. 2015 yılı seçim yılı olması nedeni ile kritik bir yıldır. Ancak, yine de geçmiş dönemdeki tecrübelerimizi yaşamıyoruz. Seçim ekonomisi ile politik kararlar alınmadığı bir yıl içerisindeyiz.
►İş sağlığı ve güvenliği konusunda inşaat ve maden sektöründe işverenlerin sorumlulukları artmış gözüküyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerinizi paylaşabilir misiniz?
İnşaat sektöründe hemen her gün bir iş kazası meydana geliyor. 2014 yılında maden ve inşaat sektöründe yaşanan iş kazaları ise kamuoyunda çok ses getirdi. Çünkü, tek bir kazada onlarca işçimiz hayatını kaybetti. Yaşamını yitiren ya da sakatlanan her bir işçimiz inanın bizlerin de canını yakıyor. Ancak, ne yazık ki ülkemizde toplumsal olgular içeren olayların yaşanmasının ardından tepki yasaları çıkarılmaktadır.
Son dönemde iş sağlığı ve güvenliği alanında getirilen düzenlemeler buna örnek oluşturmakta. Bu durum özellikle tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan mesleklerin ağırlıklı olduğu inşaat ve maden sektörlerindeki iş akışını neredeyse durma noktasına getirmektedir.
►İNTES iş sağlığı ve güvenliği konularında ne yapıyor?
Sendikamız kurulduğu günden bu yana hep insan odaklı çalışmıştır ve bir sivil toplum kuruluşu olma sorumluluğu ile iş sağlığı ve güvenliği konusunda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirme çabası içerisindedir. “Yapı İşlerinde Risk Envanteri Oluşturulması Çalışması”, “Güvenli İskele ve iskelede Güvenlik”gibi projeleri örnek gösterebiliriz. İNTES olarak iş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılan sosyal sorumluluk projeleri ile vatandaşımızın bilinçlenmesinde katkı sağlamamızdan dolayı büyük gurur duymaktayız.
►Cezaların yanı sıra düzenlemedeki teşvikleri nasıl buldunuz?
6645 sayılı Kanun ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre çok tehlikeli sınıfta yer alan ve ondan fazla çalışanı bulunan, üç yıl içinde ölümlü veya sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmeyen işyerlerinde işsizlik sigortası işveren teşvik payı üç yıl süreyle yüzde 1 olarak alınacak. Söz konusu devlet teşvikinin yeterli olmadığını düşünmekteyim. Bilindiği üzere, işsizlik sigortası primi işçi ve işveren ve devlet payı şeklinde ödenmektedir. Torba Kanun ile getirilen teşvik işverenin payına düşen işsizlik sigortası primi yükünden kurtaracak nitelikte değildir. Zira, söz konusu devlet teşviki için pek çok şartın sağlanması istenirken, bir iş kazası meydana gelmesi halinde kazanın olduğu ayı takiben söz konusu teşvik kesilmektedir.
Devlet teşviklerinin gerçek manada işveren açısından teşvik oluşturması durumunda istihdamın daha artacağı ve bunun devamında da iş kazalarının azalacağını düşünmekteyim. Ayrıca, sendikamız üyesi firmaların yurt dışı çalışmaları azımsanmayacak kadar çok sayıdadır. Getirilen teşviklerin yurt dışı işçilerini de kapsaması gerektiği açıktır. İş kazası meslek hastalığı sigorta prim dalları içinde artı veren tek daldır. Nedenini hep merak etmişimdir. Ama cevabı basittir. Zira hem primi, hem de tüm tazminat ve ödemeleri işveren yapmaktadır. Bu dalda mavi bayraklı işyerlerini muaf tutulsun kırmızı bayraklıları ise artırılsın. Teşvik dediğimiz böyle bir şey olmalıdır.
►Sizce ceza ve ödül sistemi nasıl olmalı, yani kalıcı çözüm var mı?
Elbette bu işin kalıcı çözümü vardır. Kanunlarımız bu konuda yeterlidir. Kalıcı çözüm bilinçli, eğitimli bir işgücü istihdamı ile üretim yapmaktır. İnşaat sektörü yoğun işgücü kullanımı ve iki milyona yaklaşan istihdamı ile tarım sektöründen sonra en yüksek istihdamı sağlamaktadır. Ancak, sektörde çalışanların büyük bir bölümü eğitim düzeyi yetersiz iş gücünden oluşmaktadır. O zaman biz bu işçilere iş başında eğitim vermeliyiz. Tek sorun sadece iş gücü değil elbette. Sektöre girişte girişimci kuruluşlar açısından asgari koşulun bulunmayışı, sayısı her geçen gün artan müteahhitlik firmasının kurulmasına neden olmuştur. Belirli standartları olmayan ve niteliksiz iş gücü ile çalışan firmalar sektörümüzün imajını erozyona uğratmaktadır.
İNTES, inşaat sektöründe mesleki yeterlilik sistemine ilişkin çalışmaları yürütmek üzere Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından görevlendirilmiştir. Verilen bu görevi yerine getirmek için konuya büyük özen gösteriyoruz. İş gücümüzü ve sermayemizi hiçbir maddi katkı beklemeksizin bu sistemin geliştirilmesine kanalize ediyoruz. İNTES olarak öncelikle meslek standartlarının ve ulusal yeterliliklerin hazırlanması amacı ile Mesleki Yeterlilik Kurumu ile protokoller imzaladık. İnşaat Sektör Komitesince onaylanan ve MYK Yönetim Kurulu’na sunulan çalışmalarımızda sona gelmiş bulunmaktayız. Mesleki Yeterlilik Sisteminin en önemli ürünü Mesleki Yeterlilik Belgesidir. İNTES, inşaat sektöründe belgelendirme amacına hizmet vermek üzere 2010 yılında Türkiye Mesleki Yeterlilik Merkezi’ni (İNTES MYM) kurmuştur. Kuruluşumuz, inşaat sektöründe ‘Mesleki Yeterlilik Belgesi’ veren ilk yetkili merkez olmuştur. İNTES MYM 2012 yılında TÜRKAK ve MYK tarafından yapılan denetimler sonunda 3 meslekten akredite edilerek, Mesleki Yeterlilik Belgesinde ilk adımını attı, daha sonra bu meslek sayısı 18 mesleğe çıkarıldı. Birincil hedefimiz bu meslekleri 31’e çıkartmaktır.
►Peki belge konusunda oluşacak talebi karşılayabilecek kapasiteniz var mı?
Biz sistemin ülke genelinde yaygınlaştırılacağı bilinci ile çalışmalarımıza önceden hız verdik. İnşaat sektörünün alt ve üst yapıda en çok talep gördüğü illerde eğiticilerin eğitimi programlarını yürüttük. Sınavlardan başarısız olan işçilerimiz sektörde çalışamayacaklardır. Bizim tek amacımız işinde yeterli olanların sektörde çalışmasıdır, ama başarısız olanların sektör dışında kalmasını da istemiyoruz. Sistem gereğince çalışanlara ikinci bir sınav hakkı tanınmaktadır. Merdiven altı eğitimlerin ardından gelecek tehlikelere ve merdiven altı belgelendirmeye engel olunmalıdır. Mesleki Yeterlilik Sistemi devlet, işçi, işveren tüm tarafl arın sosyal sorumluluğudur. İNTES olarak sorumluluğumuzun daha da arttığının bilincindeyiz ve aynı kararlılıkla etkin çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Cezalar yüzde 200 arttı
►Yasadaki cezaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
6545 sayılı Torba Kanun işverenlere ağır cezai müeyyideler getirmektedir. Biliyorsunuz inşaat sektöründe hemen tüm meslekler tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer almakta ve her bir şantiyemizde yüzlerce işçi çalıştırılmaktadır. Bu durum göz önüne alındığında işverenlerimize ağır bir yük geleceği açıktır. 6645 sayılı Kanun ile gelen yenilik ile, idari para cezalarının tehlike sınıfları ve işyerinde çalışan işçi sayısına göre arttırılmasıdır. Örneğin çok tehlikeli meslekler sınıfında yer alan ve elliden fazla işçi çalıştıran işyerleri için cezalar yüzde iki yüze kadar arttırılmıştır. 6645 sayılı Kanun’un çıkarılıp, yürürlüğe girmesine katkı sağlayan başta Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu olmak üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik’e, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı ekibi dahil olmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çalışanlarına teşekkürü bir borç biliyorum.
Belgesiz çalıştırılan her işçi 1500 TL ceza
►Belgesiz işçi çalıştırana para cezası, belgeli işçi çalıştırana teşvik
5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu’nda getirilen düzenleme ile sektörde nitelikli işgücü istihdamı için milat niteliğinde adımlar atıldı. - 6645 sayılı Yasa ile bu konuda çok önemli bir teşvik geldi. Söz konusu mesleklerde belgelendirme kuruluşlarının gerçekleştireceği sınavlarda başarılı olan kişilerin; 31.12.2017 tarihine kadar belge masrafı ile sınav ücreti, - 1.1.2018 tarihinden 31.12.2019 tarihine kadar ise belge masrafı ile sınav ücretinin yarısı, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacaktır. - Getirilen düzenlemeler ile artık tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde belgesiz işçi çalıştırılamayacak, çalıştıranlar cezai müeyyideler uygulanacak. - Artık Tehlikeli ve çok tehlikeli işlerden olup tebliğ yayımından sonra belgeye sahip olmayan işçi çalıştırana her işçi için 500 lira idari para cezası verilecek.
Celal Koloğlu'nun dikkat çektikleri
Dünya genelinde işsizlik probleminin had safhaya ulaştığı günümüzde, müteahhitlik sektörünün istihdama sağladığı katkının önemi daha da artıyor. Bu noktada müteahhitlerimizin yakalayacağı istikrar büyük önem taşıyor. Bu fotoğrafın yanında, ilginçtir, Türkiye gibi mesleki eğitimi ikinci plana atan ülkelerde, kalifiye eleman açığı da bulunuyor. Milli eğitim sisteminde yeniden yapılandırma ve reformlar geciktikçe, reel sektörün bu konuda elini taşın altına koyması zaruriyeti doğuyor. Bu zaruriyeti algılayan ve son 3 yıldır bu konuda ciddi çalışmalar yapan İNTES yönetiminin, eğitim ve sertifikasyon için attığı adımlar diğer sektörler için de ‘model’ oluşturuyor. Başkan Celal Koloğlu ile yaptığımız sohbette bu modeli ve sektörün son durumunu konuştuk.