“Dış pazarı dövize iç pazarı Çin’e kaptırdık, ancak cepheyi yine de bırakmıyoruz”
İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Güven Karaca, ekonomi yönetiminin bugünkü adımları iki yıl önce atması gerektiğini belirterek, “Aşırı maliyetli TL ve döviz baskısı ile hem içeride hem de dışarıda pazarlarımızı kaybettik. Kapı kapı dolaşıp cephelerimizi teslim etmeyeceğiz" dedi.
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
İkinci 100 yılına girerken ihracatta da çıta yükseltmek isteyen Türkiye, bir yandan da enflasyon, kur ve faiz baskısından kurtulmak için sıkılaşma politikası izliyor. Geçen yıl 254 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiren Türkiye’nin 2028 hedefi 400 milyar doları yakalamak.
Ne var ki ortaya çıkan tablo ve rakamlar, ihracatçıyı bu hedeften biraz uzaklaştırıyor. Deri ve deri mamulleri sektörünün ihracatı geçen ay yüzde 23 düşüşle 209,7 milyon dolardan 159,5 milyon dolara geriledi. Sektör, ilk 9 ayda ihracat değerinde yüzde 0.6’lık artış yaşarken adette yüzde 25’leri aşan düşüş yaşadı.
Deri giyim ve deriden kürk sektörünün ihracatı ise hem adette hem de değerde eylül ayında yüzde 30’lara varan kayıplar yaşandı. Bugün sadece deri ve deri mamulleri sektörü değil hemen tüm sektörlerin pazar, sipariş bulmakta zorlandığını dile getiren İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca, “Bunun nedeni TL maliyetlerimizin çok yüksek olması ve rekabet gücümüzü kaybetmiş olmamız” dedi.
Bunların hepsinin iş dünyasının kontrolü dışında olduğunu söyleyen Karaca, “Dış pazarımızı dövize, TL maliyetlerine, iç piyasayı Çin’e kaptırdık. Bugünkü ekonomi hamleleri iki yıl önce yapılsaydı kayıplarımız bu kadar büyük olmazdı” yorumunu yaptı.
“Kârlılık, enflasyonla fiyat arasına sıkıştı”
Bugün ihracatçının ana problemini TL maliyetlerinin çok yüksek olması ve dövizin yeterince enflasyon oranında yükselmemesi şeklinde anlatan Karaca, “İlk amaç enflasyonla mücadele. Dövizin artması da enflasyonu oluşturuyor. Dolayısıyla bunu baskılamak zorunda oldukları da kesin. Bunu baskılayalım ama hem TL maliyetlerimizde hem de diğer bütün maliyetlerimizde düşüş olsun. Gerçek durum gösterge enflasyon gibi değil. Bir yıl içerisinde yüzde 120 oranlarında artışlar var. Hangi sektör, hangi kar, satış fiyatı değişmeden yüzde 120 artışı karşılar. Böyle bir sektör ya da böyle bir ticaret yok” dedi.
“Yeni bir seçim ekonomisini kaldıramayız”
Yeni ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadelede kararlı olduğunu söyleyen Karaca, ancak önümüzdeki yerel seçimlere dikkat çekerek, “İhracatçının bu noktadan sonra kaldıramayacağı tek şey yeni bir seçim ekonomisinin içine girmek olacaktır” vurgusu yaptı. Bundan uzak durulması gerektiğini söyleyen Karaca, “Çünkü yeterince bu seçimlerden, dış etkenlerden nemalandık!
Bugünkü rakamlar net bir şekilde bunu söylüyor. Böyle giderse ihracatın düşeceğini her fırsatta söyledik. Müşteri kaybederiz ve geri alamayız dedik. Öyle de oldu” diye konuştu. Finansman noktasında mevcut ekonomi yönetiminin TİM ve 11 banka ile anlaşma sağlanması, Eximbank limitlerinin artırılması gibi hamlelerle ihracatçının yanında olduğunu hissettirdiğini dile getiren Karaca, “Ama bugün para pahalı.
Finansman ulaşımı daha kolay ama 6 ay öncesine kadar faiz 2 katında şu an. Dolayısıyla 6 ay içinde finansal maliyetlerim de yükseldi. Hamle güzel ama maliyet ulaşılabilir değil. Acilen farklı çözümler üretmemiz gerekiyor” diye konuştu. İhracatçıların da çıkarması gereken ders olduğunu söyleyen Güven Karaca, “Döviz 30-35 lira olacak diye ticaret yapmayın.
Artık fiyat bazlı ihracat yapamayacağız. Katma değer bazlı ihracat yaparsak kurtuluruz. İki tane yöntemi var; müşterini değiştir, çeşitlendir. Ürünü değiştir, çeşitlendir. Bunu yapmadan mevcut müşteriye aynı fiyata satmaya çalıştığımızda zarar edeceğiz.
Çünkü hedef enflasyon bile yüzde 65. Biz bu farkı yiyeceğiz” dedi. Karaca’ya göre, bu dönüşümü sağlamak kolay değil ancak ihracatçının “koşullar mı beni yönetecek, ben mi koşulları yöneteceğim?” kararını vermesi gerekiyor. İhracatçının dezavantajların farkında olduğunu ama cepheyi bırakmadığını vurgulayan Cem Karaca, “Ama ihracatçımız çok dirençli, cepheyi bırakmıyoruz. Kapı kapı dolaşıp müşterilerimizi daha fazla kaybetmeme savaşı veriyoruz.
Müşteri küçük ölçekli de olabilir, siparişi kaçırmak istemiyoruz. Çünkü sipariş seçecek durumda değiliz” vurgusunu yaptı. Başta deri sektörü olmak üzere ihracatta 2022 gibi bir yıl yaşanmadığını ile getiren Karaca, “Bugün artık biz müşterinin ayağına gitmek zorundayız. Yapmamız gereken ürün çeşitlendirmek, müşteri çeşitlendirmek” dedi.
“Agresif pazarlama yapmak zorundayız”
Müşteriye ulaşmak için fuarlara ve B2B’lere gitmenin yetmediğini ifade eden Karaca, “Agresif pazarlama yapmak lazım. Ürettiğim bir mal var ve bunu satmak zorundayım. Malı o ülkede alacak zaten 15 tane müşteri var. İlk gün fiyat tutmayacak, ikinci gün de lojistik tutmayacak.
Üçüncü gün koleksiyon tutmayacak ama dördüncü gün sen o kapıdan içeri gireceksin ve malı satacaksın. Agresif pazarlamayı da kurgulamak zorundayız” dedi. Temmuz ayından itibaren gelen hiçbir zammı fiyatlara yansıtamadıklarını söyleyen Karaca, “Çünkü satış kaygısı başladı. O fiyatı isteyeceğim müşteri yok. Satış kaygısı var. Şu anda ihracat yapacağım ve ben biliyorum ki bugün bile fiyatı tutturamıyorum çünkü önümü göremiyorum” diye konuştu.
“Sanayinin taşınması için destek gerekiyor”
Deri ve deri mamulleri geçen yılın aynı döneminde 4.34 azalışla ilk defa eylül ayında düşüşe geçtiğini kaydeden Karaca, şöyle devam etti: “Eylülden itibaren eksi yazmaya başladık. Bunun sebebi de şu; piyasa kan ağlıyor. Güngören’de, İkitelli’de iş yok. Bugüne kadar eksiye düşmeme nedenimiz Ukrayna, Rusya ordularının ayakkabı ihalelerini almamız. Aslında adette düştük ama malın değeri arttığı için değer bizi kurtardı.”
Yatırımla ilgili olarak bütün sektörlerde olduğu gibi deri ve deri mamulleri sektörüne de kredi musluklarının kapandığını söyleyen Karaca, şunları söyledi: “En büyük sıkıntılardan bir tanesi İstanbul’un deprem bölgesi olması. Birçok işletmemiz taşınmak istiyor. Devletten destekle değil, kendi imkânlarıyla taşınmak istiyorlar. Burada da taşınma kredisi gerekiyor. Maalesef yatırım kredileri kilitlenmiş durumda.”
“Deri için iki OSB planımız var”
Deri ve deri mamulleri sektörünün tabakhaneler hariç dağınık bir yapısı bulunduğunu hatırlatan Güven Karaca, hem sürdürülebilirlik adına hem de sektörün birlikte hareket etmesi için iki tane OSB planları olduğunu açıkladı. Karaca, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Tabakhaneler artık sanayileşmesini tamamlanmış, OSB’ye ihtiyaç yok. Ama diğerlerinden şu ana kadar bir tane bile OSB yapılmadı. Girişimlerimize başladık. Pazarlama için İstanbul’da üretim için 6’ncı bölgede iki tane OSB planlıyoruz."
“Mayıs 2024’e kadar faiz de enflasyon da yüksek kalacak”
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz sürecini atlatması için 2024 sonunu öngören Güven Karaca, “İş dünyası olarak özellikle 2024’ün Mayıs ayını görmemiz lazım. İlk hedef o. O zamana kadar hem ihracat tarafında hem enflasyon tarafında çok ciddi pozitif gelişmeler olacağını düşünmüyoruz. Önümüzdeki dönem de faiz ve enflasyon yüksek bir dönem olacak. Özellikle son çeyrek ile ilk çeyrek. Burada şirketlerimizin konumlanması çok önemli. Müşteri çeşitlendirmek, ürün çeşitlendirmek, farklı müşteriye farklı ürün satmak zorundayız. Şirketler olarak bize düşen görev bu. Başka çıkış yolumuz yok. Çünkü maliyetlerimizin artacağı belli. Türkiye’deki ekonomik politikalar belli” dedi.
"Son 3 ay kritik hedef 2022 yılı ihracat rakamını yakalamak”
Güven Karaca, yılsonu ihracat hedefleri ile ilgili açıklamalarda da bulundu. Karaca, geçen yıl deri ve deri mamulleri ihracatının yüzde 19’luk artışla 2 milyar 57 milyon dolar olarak gerçekleştiğini belirterek, “Eylül ayında ihracatımız neredeyse 4’te bir oranında yani yüzde 23,9 gerilemeyle 209,7 milyon dolardan 159,5 milyon dolara indi. İlk 9 aylık kaybımız ise sadece yüzde 2,9 yani ihracatımız 1 milyar 487 milyon dolar geriledi. Bunun da nedeni siparişleri önceden almış olmamız. Önümüzdeki 3 ay bizim için çok kritik. Hedefimiz geçen yılki ihracat rakamını yakalamak” diye konuştu.
“Deride kümelenme modeline geçiyoruz”
Deri sektörü olarak müşterinin ayağına gitme adına lojistik hamlesini başlattıklarını aktaran Güven Karaca, “Artık deri ve deri mamulleri sektöründe kim ne göndermek isterse, bir koli de olsa bin koli de olsa bizim anlaştığımız şirketlerle gönderecek. Bizim yaptığımız organizasyonlarla dağıtım olacak. Ölçek ekonomisine geçiyoruz. Anlaştığımız şirket konteyner bazında göndereceği için, malın tamamını sektörden toplayacak, oraya tek bir beyannameyle sokacak. Böylece hem lojistik maliyetlerini geriye çekiyoruz hem hızı yakalıyoruz. Hem de Avrupalı küçük ve orta ölçekli müşterilerimizin gümrük işlemleriyle uğraşmasını azaltmış oluyoruz” diye konuştu. Karaca, böylece kümelenme ve birlikte hareket etme hamlesini başlattıklarını belirtti.