Denizli’de ihracat tabana yayılıyor

DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu, Denizli ihracatının son yıllarda ürün ve sektör çeşitliliğine imza attığını söyledi. 2024 yılını 4.4 milyar dolar ihracat ile kapatacaklarını belirten Memişoğlu, önümüzdeki yıl ise hedef ihracatın 4.7 milyar dolar olduğunu ifade etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem SARSIN

Tekstil başta olmak üzere kablo, makine, mermer, demir ve demir dışı me­taller ve işlenmiş gıdada 1700 ih­racatçı ile Denizli’nin dünyanın 185 ülkesine ihracat yaptığını ifa­de eden Denizli İhracatçılar Bir­liği Yönetim Kurulu Başkanı Hü­seyin Memişoğlu, “Denizli ihra­catı 9. sırada ancak bizden önce yer alan şehirlerden bir farklılı­ğımız var. 1700 ihracatçı ile 185 ülkeye 3000 ayrı GTİP’de ürün satıyoruz.

Bu sene de ihracatımı­zın 185 ülkeyi geçeceğini ve rekor kıracağını öngörüyoruz. Kasım ayı sonu itibari ile ihracatımız 4 milyar 33 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bunun yüzde 32’si tekstil-konfeksiyon, yüzde 20’si elektrik-elektronik, yüzde 15’i demir ve demir dışı metaller, yüz­de 8’i tarım ürünleri, yüzde 6’sı maden ve yüzde 2’sini de makine ihracatı oluşturuyor” dedi.

“Bu dönemde geçinmek sihirbazlık gerektiriyor”

Enflasyon ile mücadele çerçe­vesinde döviz kurlarının şu an çok güçlü bir TL ile karşı karşıya olduğuna işaret eden Memişoğ­lu, “İhracatçı için bunu yönet­mek çok kolay değil. İhracatçı için dolar 40 TL - 50 TL olması değil en azından enflasyona pa­ralel bir artış olması önemli. Yıl başından bugüne dövizdeki artış yüzde 16’larda ama buna karşı­lık ihracatçının tüm TL girdile­ri yüksek. Ülke olarak ihracatı­mız belli oranda ara malı ithala­tına dayanıyor. Kurun artmayışı TL maliyetleri artarken firma­larımıza ilave maliyetler getir­di.

Ama bu artışı dış pazarlardaki müşterilerimizden talep etmek mümkün değil. Euro/dolar pari­tesi de yıl başından beri yüzde 4 -5 gibi değişiklik gösterdi, dolar daha da güçlendi. Bizim ithalatla­rımız dolarla ve ihracatlarımızın büyük bölümü euro ile dolayısı ile paritenin de negatif bir etkisi ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

Öte yandan asgari ücret dolar bazında her ne kadar yüksek gö­rünse de bu maaşlarla geçinme­nin sihirbazlık gerektirdiğini kay­deden Hüseyin Memişoğlu, bu dönemde çalışanın da işverenin de memnun olmadığı bir durum yaşandığını kaydetti. Memişoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Önü­müzde yeni bir asgari ücret süreci var. Tahmin ederim ki yüzde 30- 35 civarında bir artış olacak.

Ken­di şirketime baktığımda bu artış benim maliyetime yüzde 6 civa­rında ilave yük getirecek, buna karşılık paritenin getirdiği yüz­de 4 yük var, yüzde 10 civarında kendi sektörümde fiyat artışı yap­mam gerekirken ben yüzde 5 bile alacağımı zannetmiyorum. İhra­catçı kârından fedakârlık ederek satış yapıyor, evet ihracat artıyor fakat kar artmıyor. Bir çok ihracat yüklemesi ya maliyetine ya da çok düşük kârlarla yapılıyor. Sürdürü­lebilir kârlarla ihracat yapmıyo­ruz, önümüzdeki sene de böyle mi olacak?” diye konuştu.

2025 yılının ikinci yarısından önce enflasyonla mücadeleden dolayı döviz konusunda bir ham­le beklemediklerine de değinen Memişoğlu, “İhracatçı o güne ulaşmaya, ayakta kalmaya çalı­şacak. OVP uygulanır da her şey yolunda giderse hepimiz kazana­cağız. Yüksek faiz yatırım yapıla­bilir bir ortam sağlamıyor.

Ma­kine yatırımları yapılması, yeni yatırımlar yapılması şart. Bunun için de kredi lazım, sanayicimiz krediye ulaşamadığı bir ortamda hiçbir şey yapamaz. Faiz oranla­rının bu ay en az 2 puan inmesi­ni bekliyorum, sanayiciye moral motivasyon lazım. Bir mesaj ver­mesi açısından sembolik de olsa faiz düşüşü bekliyorum. İhracat­çı 2025’in ikinci yarısına ulaş­maya çalışırken devletin de ta­sarruf etmesini ve OVP’yi uygu­lamasını bekliyoruz” dedi.

“Bölgesel teşvikler kaldırılmalı”

Teşviklerin sanayinin gelişi­mi ve sürdürülebilir ihracat için önemli olduğuna dikkat çekmek isteyen Memişoğlu, bölgesel teş­vik sisteminden de bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.

Memişoğlu bu konuda şunları dile getirdi, “Güçlü tarafınıza yatırım yaparsanız orası daha fazla güç­lenir. Şu an uygulanan bölgesel teşvik sistemi İtalya’da uygulan­mış ama başarılı olamamış. Biz­de de bugün için ekonominin can­lı olduğu alanlara doğru teşvikler verilirse imalat daha da güçlenir. Büyüme rakamlarına baktığımız­da yoğun teşvik alan bölgelerde­ki büyüme rakamları düşük kal­dı, ortalamanın altında kaldı.

Me­sela bizim lokomotif sektörümüz tekstil, sonrasında kablo, gıda iş­leme gibi sektörler geliyor ve De­nizli özelinde gelişen, büyüyen sektörlerimizin desteklenme­si gerektiğini söylüyoruz. Deniz­li katma değer üretiyor, bu konu­da da Türkiye ortalamasının çok üzerindeyiz. Kilogram başına ih­racat değerimiz 2 doların üzerin­de. Öte yandan cari fazla veren bir iliz. Kişi başı milli gelirimiz Tür­kiye ortalamasının üzerinde. Bu nüvenin desteklenmesi ve daha da güçlenmesi teşvik edilmelidir.”

“Dünyanın kekik ihtiyacını karşılıyoruz”

Denizli’nin ağır sanayi ve teks­tildeki gelişiminin yanı sıra işlen­miş gıdada da dünya markası olma yolunda ilerlediğini vurgulayan Memişoğlu, “Denizli Türkiye’nin kekik üretiminin yüzde 90’ını ya­pıyor. Denizli kekiği coğrafi işaret almış bir ürünümüz olarak dünya sofralarında yer alıyor. Dünya ke­kik ihtiyacının yüzde 73’ünü biz sağlıyoruz. 2024 yılında yaklaşık 150 bin dekar alandan yaklaşık 14 bin ton rekolte bekliyoruz. Deniz­li ihracatında ürün çeşitliliği var giderek güçlenmesi için teşvikle­re ihtiyaç var. Tekstil bizim ami­ral gemimiz. İstihdamda ve yara­tılan ekonomik değerde çok bü­yük bir yeri var.

Özellikle kadın istihdamında tekstil sektörümü­zün yeri ayrı. Denizli, kadın istih­dam oranında ülke çapında lider konumda. Öte yandan ilimizde makine sektörü hızla gelişen ve büyüyen sektörlerden biri oldu. Makine OSB’mizin önümüzde­ki dönemde faaliyete geçecek ol­ması ihracat rakamlarımıza da olumlu yansıyacak. Denizli ihra­catındaki makine payının da ar­tacağını söyleyebiliriz.

Öte yan­dan demir ve demir dışı metaller, kablo, mermer de ilimizin güçlü kasları. Kısacası ilimizde ihraca­tın tabana yayıldığını söyleyebili­riz, 1700 ihracatçımızdan da bel­li oluyor. Geçtiğimiz yıl ilk defa 300 tane ihracat yapan firmamız oldu. Sektörel çeşitliliğe sahibiz. Her ne kadar Denizli ev tekstili sektörü olarak bilinse de üretim ve ihracat yelpazemiz son yıllar­da genişlemeye başladı” dedi.

“Yeşil enerjide cebe dokunur teşvikler gerek”

 Denizlili ihracatçıların Yeşil Mutabakat sürecine hazırlandığını ve tesislerde kullanılan enerjinin bir bölümünü temiz enerji yatırımları yaparak karşılamaya başladıklarını ifade eden Memişoğlu, ihracatçıların temiz enerji yatırımlarında desteklenmesi gerektiğini söyledi.

Memişoğlu sözlerine şöyle son verdi, “Ocak ayı itibari ile elektrikte sübvansiyon bitiyor. Sanayiciler artık kendi enerjisini kendi üretme çabası içinde. Yeşil enerjiye yönelim hem dışa bağımlılığımızı azaltacak hem de daha uygun maliyetle enerji elde etmemizi sağlayacak. Öte yandan ihracatçılar Yeşil Mutabakata hazırlanıyor bu nedenle devletin yeşil enerji yatırımlarına destek ve teşvik vermesi gerekiyor.

Bir örnek vermek gerekirse; Denizli’deki bir firmamız İtalya’ya yoğun bir kumaş ihracatı yapıyor. İtalyanlar ihracatçımızda kömürü üretim proseslerinde kullanmamalarını istedi. Doğalgaza geçme şartı getirdi. Bu durumda firmamız büyük bir yatırıma başlamak durumunda. Ama bunun için ne bir kredi ne bir teşvik yok.

Karbon ayak izinin azaltılması konusunda firmalarımız yaptıkları yatırımları bir teşvik kapsamında yapmalılar. Biz satarsak istihdam yaratacağız, vergi vereceğiz, ülkeye döviz gelecek. Yeşil enerji konusunda devlet kurumları yol haritaları düzenliyor, ancak burada biraz artık cebe dokunur teşvikler verilmesi lazım.”

“Turkish Towels Projesi ile Türk Havlusu pazarını büyüteceğiz”

 Denizli ihracatında ilk sırayı İngiltere’nin aldığını ve ihracatın önemli bir bölümünü kablo ve tekstil ürünlerinin oluşturduğunu söyleyen Memişoğlu sözlerine şöyle devam etti, “Almanya’ya ihracatımız orada yaşanan ekonomik durgunluktan dolayı son dönemde azalıyor.

PMI’lar zaten yüzde 42 civarında gelmişti. İnsanların orada tüketme iştahı yok. 2. sırada Amerika var, burası özellikle tekstil anlamında iyi bir pazar. Amerika’da bizim Turquality Projesi kapsamında Turkish Towels markamız var. Öncelikle Amerika pazarı öncelikli olmak üzere Turkish Towels projesini geliştirmek için büyük bir çalışmamız var.

Bakanlıktan onayımızı aldık, Turkish Towels projemiz ile ilgili güzel sürprizler yapacağız. Amerika’nın havlu ithalatında Hindistan yüzde 43 pay ile birinci, Pakistan yüzde 25 ile ikinci ve Çin yüzde 19 ile üçüncü. Biz ise 2021 yılında yüzde 4 paya sahiptik. 2022 yılında ise Turkish Towels Programı kapsamında yaptığımız çalışmalar çerçevesinde yaptığımız çalışmalarla ve özellikle online satışların artması ile payımız yüzde 7’ye yükseldi. Burada önceliğimiz hedef kitle olarak direkt tüketiciye ulaşmak. Türk havlusu algısını yerleştirmek istiyoruz.

Havlu Türk’tür, 1800’lü yıllarda bizim topraklarımızdan İngiltere’ye giden bir hikayemiz var. Bizim havlularımız İngiltere’de endüstriyel olarak üretilip tüm dünyaya satılmaya başlanmış. Amerika’da Türk tütünü, Türk pamuğu bilinir, Türk Hava Yolları biliniyor, bunun yanına bir de Türk havlusunu yer etmek istiyoruz. Amerika’daki payımızı önümüzdeki 2 sene içinde ikiye katlamak istiyoruz. Öte yandan İngiltere, Almanya gibi ülkelerde de Türk Havlusu algısının yer etmesine çalışacağız” dedi.