ÇED süreci iptal edilsin

Balıkesir kıyılarından turizme zarar verdikleri gerekçesiyle çıkarılan balık çiftliklerinin Mersin’e taşınmasına yönelik tepkiler sürüyor. Mersin kamuoyu, çiftliklerin Mersin turizmine de zarar vereceğinin altını çizerken, ÇED sürecinin acilen iptal edilmesinin gerektiğini belirtiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Fahriye KUTLAY ŞENYURT

Balık çiftliklerinin turizme zarar verdikleri gerekçesiy­le, Balıkesir-Edremit’ten ‘mecburi yer değişikliği’ kapsamın­da Mersin’in Silifke ve Aydıncık sa­hillerine kurulmasına yönelik tep­kiler sürüyor. ÇED Raporu nez­dinde balık çiftliklerinin Mersin sahillerinde kurulmasının uygun olmadığı, yapıldığı takdirde ileride önlenmesi mümkün olmayan so­runlara neden olunacağı belirtilir­ken ÇED sürecinin iptal edilmesi isteniyor.

Mersin Büyükşehir Bele­diye Başkanı Vahap Seçer, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Dr. Si­nan Can, Mersin Çevre Platformu ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitü­sü Müdürü ve ODTÜ İklim Merke­zi Müdürü Profesör Doktor Barış Salihoğlu, konuyla ilgili DÜNYA’ya değerlendirmelerde bulundu.

“Mersinimizin haklarını sonuna kadar savunacağız”

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Mersin, kuş uçuşu 320 kilometre sahile sa­hip bir deniz kentidir. Doğal ola­rak böyle bir kente turizm yatırım­ları beklerken başka bölgelerde düşünülüp ve projelendirilen an­cak bölge halkının karşı çıkmasıy­la balık çiftlikleri yatırımlarının Mersin’e yapılmasını uygun bul­muyoruz. Bölge halkı olarak bu­nu kabul etmemiz mümkün değil. Mersin sahipsiz değildir. Kenti­mizin tüm aktörleri ile hukuki ze­minde Mersinimizin haklarını so­nuna kadar savunacağız” dedi.

“Plansız ve denetimsiz balık çiftlikleri istemiyoruz”

MTSO Yönetim Kurulu Başka­nı Hakan Sefa Çakır’da, plansız ve etkin denetim yapılmayan balık çiftliklerine karşı olduklarını be­lirterek, bilimsel kurallara uygun, konunun uzmanı kurumlarla plan­lanan, kıyıya uzak, turizm başta ol­mak üzere diğer sektörleri olum­suz etkilemeyen, deniz kirliliği yaratmayan, kente katkı sunacak yatırımların yanında olacaklarını kaydetti. Çakır, “Bildiğiniz gibi Ay­dıncık’ta balık çiftliği kurulması konusu tekrar gündeme geldi.

Kent ekonomisine olumlu bir katkı sun­mayan yatırımların tarafı değiliz. Bu nedenle plansız yapılan balık çiftliklerine karşı gelmeliyiz. Eko­nomi önemli ama Mersin bizim için her şeyden daha önemli. Aldı­ğımız bilgilere göre balık çiftlikleri­nin doğru planlanıp sektörlerle ça­tışmaya girmemesi halinde ki nedir bu sektörel çatışma derseniz; turiz­me zarar vermeyecek, denizi kirlet­meyecek, ekosistemi olumsuz etki­lemeyecek olması diye özetleyebi­lirim, o zaman sorun yok.

Tabi bir de yatırım yoğunluğu önemli. Ay­nı alanda aşırı üretim yapan birçok balık çiftliği yapılırsa çevreyi, de­nizi kirletebilir. Daha dağınık alan­larda, merkezden ve kıyıdan uzak yerlerde, akıntı yönü, rüzgâr yönü, deniz canlı yaşamı göz önünde bu­lundurularak doğru planlanan bir balık çiftliği sıkıntı oluşturmaya­caktır” açıklamasında bulundu.

Yapılan balık çiftliklerinin peşi­nin bırakılmayıp denetimlerinin sağlanmasının önemine de deği­nen Çakır sözlerini şöyle sürdür­dü: “Bu süreçte en önemli konu etkin ve sürekli denetimdir. Mer­sin’in bu konuda uzman kurumları var. MTSO olarak, çevre il müdür­lükleri, üniversiteler, belediyeler, enstitülerle bu işi organize etme­ye hazırız.

Kısacası üniversitelerle ve uzman kurumlarla yapılacak bi­limsel çalışmalar sonunda oluşa­cak planlı ve denetimli çiftliklere karşı olamayız. Ancak, Mersin Ti­caret ve Sanayi Odası kentin zara­rına olacak hiçbir yatırımın tarafı olmayacaktır, Mersin’i koruyacak­tır. Bu bizim sorumluluğumuzdur.”

“Deniz ekosistemi için tehlike arz ediyor”

Balık çiftliklerinin faaliyet gös­terecekleri potansiyel alan derin­liğinin -70,4 m ile -106,8 m arasın­da olması nedeni ile Aydıncık su ürünleri yetiştiricilik potansiyel alanın deniz çayırlarının dağılı­mı için uygun olmadığına dikkat çeken Çevre Mühendisleri Oda­sı Mersin Şube Başkanı Dr. Sinan Can, “Bununla birlikte balık çift­liklerindeki üretim faaliyeti sade­ce kafes işletmesi açısından dü­şünülemez, lojistik gibi balık çift­liklerindeki diğer faaliyetlerinde etkisinin değerlendirilmesi ge­reklidir.

Bilindiği gibi Akdeniz en­demiği olan ve Akdeniz ekosiste­mi için anahtar tür olan Psodonia ocenica ve birçok tür için habitat oluşturmakta ve bugün birçok teh­dit ile karşı karşıya bulunmakta­dır. Bu tehditlerin başında habitat kaybı gelmektedir. Deniz Çayır­larının Mersin Körfezi’ndeki son sığınağı durumunda olan Aydın­cık denizalanı bu tür açısından ve dolayısı ile deniz ekosistemi için çok önem arz etmektedir.

Bu tü­rün alandaki varlığını tehdit etme potansiyeli bulunan tüm insan kö­kenli faaliyetlerin izlenmesi ge­rekir. Balık çiftliklerinin Mersin sahillerinde kurulmasının uygun olmadığı düşüncesinde olduğu­muzu, yapıldığı takdirde ileride önlenmesi mümkün olmayan so­runlara neden olacağını, bu şekil­de kurulması planlanan balık çift­liklerine karşı olduğumuzu belirt­mek isteriz” ifadesini kullandı.

Mersin Çevre Platformu yetki­lileri ise konuyla ilgili yaptığı açık­lamada “Balık çiftliklerinin Mer­sin turizmine ve insan sağlığına vereceği zararlardan dolayı karşı­yız. Bölgemizde kurulması planla­nan Balık çiftliklerinde kullanıla­cak çeşitli kimyasallar, ilaçlar, an­tibiyotikler, GDO’lu yemler ve ölü balıklar, denizimizi çöplüğe dö­nüştürecektir.

Hazırlanan ÇED Raporu, ÇED kanunu ve yönetme­liklere ve ayrıca ülkemizin taraf olduğu Uluslararası Bern, Barse­lona ve CITES Sözleşmelerine ve Uluslararası Doğayı Koruma Birli­ğine (IUCN) aykırı olup kurulması planlanan balık çiftliği kamu kay­naklarımızı zarara uğratacaktır. Bölgemizde turizmi ve insan sağlı­ğını olumsuz etkileyecektir” dedi.

“Denizalan planlamasını öneriyoruz”

 Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve ODTÜ İklim Merkezi Müdürü Profesör Doktor Barış Salihoğlu, denizlerin sürdürülebilir hatta ekosisteme dayalı çözümler üreterek kullanılması gerektiğini dile getirerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Deniz ekosistemleri hassas ekosisteme verilen bir zarardır. Hem ekonomiyi hem de insan sağlığını etkileyebiliyor. Balık çiftliklerini de biz bu kapsamda ele alıyoruz. Çevresel sorumluluk tabi ki burada öncelikli olmalı.

Balıkçılık faaliyetleri, ekosistemi çok yıpratmakta özellikle trol avcılığı gibi avcılık yöntemleri ekosisteme çok ciddi zarar vermekte. Dolayısıyla bir geçiş ekonomisi olarak balık çiftlikleri tercih edilebilir. Balık çiftliklerinde suyun kalitesi, suda kirlenme ya da biyoçeşitlilik kaybı ya da yetiştirilen hayvanların sağlığı ve hayvanların da uygun ortamlarda yetiştirilebilmesi gibi konulara çok dikkat edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla çok iyi bir planlama yapılması lazım. Planlama en azından diğer sektörlerle çatışmayı da azaltır.

Çünkü balık çiftlikleri ile ilgili çeşitli kaygılar var. Toplumun, turizm ve ulaştırma sektörünün kaygıları var. Bunların olmaması için iyi bir planlama yapılması gerekiyor. Biz bunun için Denizalan Planlamasını öneriyoruz. Şu anda verilen izinler, yapılan planlamalar genelde tek bir sektör üzerinden gitmekte tüm sektörlerin birbiriyle ilişkisi ve ekosistemle olan ilişkileri genel büyük ölçekle ele alınmamaktadır. Bunların ele alınarak bir planlama yapılması gerekiyor. Buna da sürdürülebilir mavi ekonomi ilkesine dayalı ve iklim değişimini de olumlu yönde destekleyecek bir planlama, buna da Denizalan Planlaması denmekte. Bunun muhakkak bizim kıyılarımızda uygulanması gerekiyor.”