Baran: Çekte borçlu kadar alacaklı da düşünülmeli
Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, konkordato veya iflas sebebiyle ödenmeyen çeklerle ilgili düzenleme yapılırken alacaklıların da başkaları için borçlu hale getirilmemesi uyarısında bulundu. Baran, “Çek sorununa çözüm üretilirken borçlu kadar alacaklı da dikkate alınsın” dedi.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, son dönemde konkordato ve iflas sebebiyle ödenemeyen çeklerle ilgili düzenleme yapılacağı ve ibraz yasağının uzatılacağına ilişkin haberlerin basın-yayın organlarında yer aldığını belirterek, çekle ilgili düzenlemelerde çözüm üretilirken borçlu kadar alacaklının da dikkate alınmasını istedi.
‘Çek vadesinde ödenir’ hükmü TTK’ya girmeli
Baran, yazılı yaptığı açıklamada; basında yer alan bir diğer haberde de TBMM gündemine gelecek torba yasa içerisinde, Kovid-19 salgını nedeniyle ticari hayatta yaşanan olumsuzluklar nedeniyle hayata geçirilen ve ilk düzenlemede 31 Aralık 2021 olan, daha sonra olumsuz koşulların devamı gerekçesiyle 31 Aralık 2023’e ertelenen “Çekte İbraz Yasağı” süresinin yine uzatılacağı bilgisinin verildiğini kaydetti.
Çekte ibraz yasağında süre uzatılmasının konunun çözümü için yeterli olmadığına dikkat çeken Baran, “Tüm dünyada kullanılan ve anında nakde dönüştürülebilen bu evrakı, ülkemizde iş dünyası vadeli olarak kullanmayı icat ederek zamana yayılmış bir finansman kaynağı olarak kullanıyor.
Ancak, ticaretin ‘insani hukukuna’ uygun davranmayanlar Türk Ticaret Kanunu’nun ‘Çek görüldüğünde ödenir’, ‘Düzenleme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir’ hükümlerine dayanarak, ileri tarihli yazılan çeki, öncesinde tahsil etmeye çalışabiliyor.
Çeke itibarını kazandırmak, finansman aracı olarak kullanımının devamını sağlamak ve ticari hayattaki işlevini pekiştirmek için geçici düzenlemelerle soruna çözüm olmak yerine ‘Çek vade geldiğinde ödenir’ hükmünü Türk Ticaret Kanunu’na koyarak net bir çözüm üretilebilir” diye konuştu.
“Türkiye'de İşletmeler fakir, ancak patronlar zengin”
2001 krizinin ardından çek borçlularının artması ve hapse girmesiyle birlikte kanuni düzenlemeler yapıldığını ve hiçbirinin, keşideciyi de lehtarı da memnun etmediğini kaydeden Baran, sorunun asıl nedenine odaklanılmadığı sürece konunun ülke gündeminde daha uzun süre yer alacağını söyledi.
“Türkiye’de işletmeler fakir ancak patronlar zengin” diyen Baran, “Bilançolarda işletmeler zarar ediyor. Ancak patronlar son model arabalarda, en iyi konutlarda yaşamlarını sürdürüyor. İşletme sıkıntıda olduğu için ticari ilişkiden doğan borcunu ödemiyor. İşletme sahibi konforlu hayatına devam ediyor.
Bu ticarette olan, borcunu tahsil edemeyene oluyor” diye konuştu. Konuyla ilgili yaklaşımın çek borçlusunu korumak şeklinde geliştiğini ve alacaklının hukukunun korunmadığını kaydeden Baran, çek borçlusunun borcunu ödemesi için hapisten çıkarıldığını, taksitle ödeme imkânı getirildiğini hatırlatarak, “Peki bu sürede alacaklı ne yapsın? O da mı borcunu ödemesin” dedi.
Baran, şunları söyledi: “İşletmelerin ticari ilişki kurması bir zincirin halkalarını oluşturuyor. Ödenmeyen çek, senet, teslim edilmeyen mal veya hizmet ticaret zincirini bozarken, buradan oluşacak tüm değerleri de etkiliyor. Karşılıksız çek veya ödenemeyen çek konusunda, çekini ödeyemeyenin mağduriyetini konuşuyoruz. Oysa ticaret bir bütün. Aynı olayda çekini ödeyemeyen kadar tahsil edemeyen de mağdur. Hatta daha da mağdur.” Baran, çek alacaklılarının başkaları için borçlu hale gelmemesi, ticari dengelerinin bozulmaması için düzenleme yapılırken, onların alacaklarını tahsil edebilecekleri bir mekanizmanın kurulmasının şart olduğunu vurguladı.