Ambalaj sanayicileri sektörün geleceğini masaya yatırdı
Ambalaj sektörü, Ambalaj Sanayicileri Derneği’nin (ASD) düzenlediği ‘Ambalaj Sanayinin Sürdürülebilirlik Yol Haritası’ temalı kongrede, 7 - 8 Aralık tarihlerinde İstanbul’da bir araya geldi.
İki ayrı salonda, toplam 14 oturum gerçekleştirilen kongrede 13 ülkeden 48 konuşmacı ve 1000’e yakın katılımcı yer aldı. ‘ASD Ambalaj Kongresi 2023 – II. Uluslararası Ambalaj Sanayi Kongresi’ne ASD Başkanı Zeki Sarıbekir ev sahipliğinde, Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) Başkanı Luciana Pellegrino ve çok sayıda davetli katıldı.
Kongre kapsamında gerçekleştirilen kapanış oturumunda Zeki Sarıbekir, Ellen MacArtur Vakfı Kıdemli Politika Görevlisi Bahar Koyuncu, Zürih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Gıda ve İçecek İnovasyon Enstitüsü Başkan Yardımcısı, Gıda İşleme ve Paketleme Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Selçuk Yıldırım ve ASD Genel Sekreteri Aslıhan Arıkan konuşmacı olarak yer aldı.
Kongre hakkında değerlendirmelerde bulunan Zeki Sarıbekir, “Kongremizde, sürdürülebilir, döngüsel, katma değerli üretim ve ihracat için; ambalaj sanayindeki yenilikleri, sektörün amaçlarını ve geleceğini birlikte değerlendirdik. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılını gururla kutladığımız 2023’te böyle bir kongre düzenleyerek, sektörümüzü bir araya getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.” dedi.
'Sektör ayak uydurmalı'
ASD Başkanı Zeki Sarıbekir, ambalaj sektöründe sürdürülebilir büyüme için çevresel, sosyal ve kültürel dönüşümün hedeflenmesi gerektiğini belirtti.
Üretim süreçlerinin kaynak verimliliğini en üst seviyede tutan, sürdürülebilir bir üretim modeli olan döngüsel ekonomi temeli üzerine kurulması gerektiğine vurgu yapan Sarıbekir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gelen müşteri talepleri farklılaşıyor, sadece makinelerimiz değil iş yapış şeklimiz de dijitalleşiyor. Sektörümüzün tüm bunlara ayak uydurması gerekiyor. Amaçlarımızı doğru belirlemeli, geçmişten çıkardığımız derslerle ilerlemeliyiz. Biz de yaşanan değişim ve dönüşümü yakından takip ediyor, bu değişim ve dönüşümü sektörümüzün yakalayabilmesi amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Yol haritası belirlendi
ASD olarak, dünyadaki tüm sanayiler için ortak alan olan ambalaj sektörünün ve ilgili endüstrilerin gelişmesine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Ülke olarak ambalaj sektöründe dünya çapında çok güçlü bir konumdayız. Mevcut şartlar göz önüne alındığında, ülkemizin coğrafi konumu, üretim kapasitesi, nitelikli insan gücü ve rekabetçi yapımız da eklendiğinde çok daha büyük potansiyele sahip olduğumuzu görüyoruz. Değişen dünya düzeninde gelecek için kaygılar artıyor. Ambalaj sektörü olarak bu kaygıları minimum seviyelere indirmeyi hedefliyoruz. İşte bu yüzden kongremizin ana temasını ‘Ambalaj Sanayinin Sürdürülebilirlik Yol Haritası’ olarak belirledik.”
'Yeniden kullanım benimsenmeli'
Kongrenin kapanış oturumunda da yer alan Ellen MacArtur Vakfı Kıdemli Politika Görevlisi Bahar Koyuncu, şunları ifade etti: “Vakıf olarak ‘Yeniden Kullanım Devri’ çağrısı yaptık. Çünkü ‘Küresel Taahhüdün Beş Yılı’ raporumuzdaki son bulgular, yeniden kullanıma doğru kayda değer bir geçiş olmadan, dünya çapında ambalajda işlenmemiş plastik kullanımının 2050’den önce bugünkü seviyelerin altına düşmesinin olası olmadığını gösteriyor. Yeniden kullanımı benimsemek bize plastik kirliliğiyle mücadele etme, doğal kaynaklarımız üzerindeki baskıyı hafifletme ve net sıfıra doğru adımlar atma fırsatı veriyor. Tabii hiçbir kuruluş gerekli değişimi tek başına gerçekleştiremez; bunun için işletmelerin, politika yapıcıların ve finans kuruluşlarının ortak bir çaba göstermesi gerekiyor.”
'Geri dönüşüm ekonomiye katkı'
Zürih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Gıda ve İçecek İnovasyon Enstitüsü Başkan Yardımcısı, Gıda İşleme ve Paketleme Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Selçuk Yıldırım ise biyo bazlı malzemelerin yok olma sürelerini kısaltmak için çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Ekonomiye katkı sağlayacak olanlar biyo bozunurlar. Onları doğru toplar ve geri dönüşüme kazandırırsak işte o zaman ekonomiye katkı sağlamış oluruz. Daha fazla olumsuz etki yaratmadan ortadan kaybolmaları toplama sistemleri olmayan ya da sistemleri daha tam düzene oturmamış ülkeler için mantıklı olabilir.” vurgusu yaptı.