7 bin 500 star Türkiye'nin geleceğini çiziyor

 Türkiye’nin son 6 yılda bilim ve araştırma konusunda çok önemli başarılara imza attığını kaydeden TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, insan kaynağının önemine dikkat çekti. Mandal, STAR programındaki 7 bin 500 bursiyerin Türkiye’nin geleceğini çizdiğini belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sevilay ÇOBAN

 Türkiye Bilim ve Araş­tırma Kurumu (TÜBİ­TAK) Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Türkiye’nin bi­lim ve araştırma konusunda son yıllarda kat ettiği mesafenin AB tarafında da karşılık bulduğunu söyledi. Mandal, 2024 ilk çey­rekte Avrupa’da en fazla tohum öncesi (Pre- Seed) proje üreten ülkeler arasında Türkiye’nin İngiltere’yi geçerek birinciliğe çıktığımızı duyurdu. Mandal’a göre, bu başarı tesadüf değil, Türkiye nitelikli insan gücüy­le Avrupa’nın çok önünde ilerli­yor.

6 yıl önce TEKNOFEST ile başlayan yolculuğun da bunun en önemli göstergesi olduğuna işaret eden Mandal, “2018’de 20 bin olan yarışmacı öğrenci sayı­sı 1 milyon 600 bine ulaştı. TÜ­BİTAK’ın dokunduğu kişi sayı­sı 10 yılda 80 kat büyüdü” dedi. DÜNYA Gazetesi’nin soruları­nı cevaplandıran Mandal, bilim ve teknoloji alanındaki başarı­larımız, beyin göçünün nereye evrildiği, savunma sanayi tek­nolojileri, çip üretimi, ortaklık­la girişimcileri destek olma mo­deli ve geleceğin teknolojileri olmak üzere geniş bir perspek­tifte görüşlerini paylaştı.

TÜBİTAK’la Türkiye ne­reye gidiyor? Hedefleri açı­sından hangi noktada?

Yenilik, Araştırma, Kültür, Eğitim ve Gençlikten Sorum­lu AB Komiseri Iliana İvanova, geçen ay Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mehmet Fatih Ka­cır’ın ev sahipliğinde gerçek­leştirilen Yüksek Düzeyli Stra­tejik İşbirliği Toplantısı için Türkiye’deydi. ‘Türkiye’yle di­yaloğumuzu daha üst seviyeye taşımak için bilim, teknoloji, inovasyonu araç olarak kullan­mak istiyoruz’ dediler. Bizden giden bir talep değil, AB’den gel­di.

Avrupa Komisyonu’nun Tür­kiye ilerleme raporunda, 25. fa­sıl olan ‘bilim ve araştırma’da­ki düzeyi ‘Avrupa ile eşdeğer’ ve ‘ileri araştırma -well advan­ced country- diye yazıyor. Bu ülkemiz için hem fırsat hem de korunması gereken bir başlık. Buradaki en önemli başlık ‘ira­de’. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bu konuyu ya­kından takip ediyor. Biz bilim, teknoloji ve inovasyonun kaldı­raç gücü göreceğine inanıyoruz.

Bilim ve teknolojideki ba­şarılarımızla AB’ye girdik diyebilir miyiz? Bu başarı­nın altında ne yatıyor?

Tabii, kesinlikle. Çok rahat bir şekilde diyebiliriz. Kurum­lar bütçeden pay alacağı zaman genellikle şu argümanla gider, ‘Biz isteriz devlet ancak onun bir kısmını verir.’ 2024 yılında araştırma için ne kadar bütçe istediysek bundan 1 lira bile ke­silmedi. Bu yıl enflasyonun çok üzerinde bir bütçe verildi. TÜ­BİTAK, bütçe konusunda ken­disine sınır koymak zorunda kalmıyor. Projeler bazında ken­dini küçültmek ya da daraltmak zorunda değil. Bu yıl bizden is­teneni karşılayamıyorsak ‘ba­na yeterli bütçe verseydiniz’ ya da ‘eksik verdiğiniz için ben şu­nu yapamadım’ deme lüksümüz yok. 2024 yılının ilk çeyreğin­de 112 proje ile Avrupa’daki ön kuluçka aşamasındaki projesi­ne en fazla yatırım yapılan ülke Türkiye oldu. İngiltere değil, Al­manya değil, Fransa değil... Tür­kiye’den sonra gelen İngilte­re’nin sadece 74 adet projesi var.

“Katar iş birliği ile yeni çip üretim tesisi kurulacak”

Türkiye insan kaynağını doğru kullanabiliyor mu?

TÜBİTAK’ın yapma­ya çalıştığı şey de bu. TÜBİ­TAK şahsıma nasıl dokun­duysa, kariyerimi değiştird­iyse… Biz de aynı şeyi daha fazla insana dokunarak yap­maya çalışıyoruz. Uzak değil, 2000’li yılların başında yılda 1000 kişiye dokunan TÜBİTAK, şimdi neredeyse 80 kat büyüklükte, 78 bin 780 bin kişiye dokunuyor. Türki­ye’de her yaş grubunda çok nitelikli insan kaynağı var. Elimizdeki niceliğe kıyme­tlendirme yaparak nitelik ka­zandırmalıyız.

TEKNOFEST dediğimiz olay bir dönüşüm noktasıdır. 2018’de sadece 20 bin kişinin katıldığı teknolo­ji yarışmalarına bu yıl 1 mily­on 600 bin öğrenci katılıyor. 1 milyon 600 bin, potansiyel değil artık, fikirleriyle yarış­mak istiyor. Elektrikli araç, in­sansız hava aracı, çip, blok zin­cir, yapay zekâ gibi bugünün kritik teknolojileri için 1 mi­lyon 600 bin kişi, çözüm üretmek için geliyor. Pan­demi ve deprem gibi iki büyük acı olayın yaşandığı yıllarda meydana geliyor üstelik bu artış. Yani ülkemizin elindeki ve dünyanın da bizi izlemeye çalıştığı taraf tam da bu.

Beyin göçü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Teknoloji transfer edilebilir, ama insan transferi... Geçmişte beyin göçlerini konuşuyorduk. Fakat dikkatinizi çekerim, şim­di ise beyinlerin hareketliliği söz konusu. Buradaki bir insa­nın başka bir yere hareketliliği illaki beyin göçü olarak değer­lendirilmesin. Bulunduğu yer­den hala Türkiye ile ortak proje yapıyor mu fikir geliştiriyor mu ona bakmak gerekiyor. Asıl so­ru; ‘Beyin kime hizmet ediyor?’ Aziz Sancar Hoca’nın bilim ve teknolojide ilham olma nokta­sında kattığını Türkiye’de fizi­ken bulunan birçok insan ka­tamıyordur. Başka bir ülkenin araştırmacısı da Türkiye’ye ge­lebilir veya bulunduğu yerden bizimle iş birliği yapabilir.

Savunma sanayinin geli­şiminde TÜBİTAK’ın rolü nedir?

TÜBİTAK’ın 5 bin araştır­macısı var. Bir taraftan fonlu­yor, bir taraftan kendisi de fon alıp araştırma yapıyor. TÜBİ­TAK’ın ürününden daha çok, teknolojileri vardır. Türki­ye’nin savunma sanayindeki birçok başarısının arkasında TÜBİTAK’ta geliştirilen tek­nolojiler vardır. Özellikle mü­himmat sistemleri. Milli muha­rip uçağımız KAAN’daki uçuş bilgisayarı TÜBİTAK’a aittir. TUSAŞ’ın uçağının içindeki uçuş bilgisayarını TÜBİTAK geliştirildi. Ayrıca, GÖKTUĞ Projesi kapsamında TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) tarafından havadan havaya fü­zeler üzerinde çalışılıyor. Bu yıl lansmanı yapılacak Bozdoğan ve Gökdoğan bunlardan ikisi.

Çip üretiminde Türkiye hangi noktaya geldi?

Türkiye çip tasarımda çok iyi. Üretim noktasında ikinci bir faza geçilecek. Daha üstün ni­telikli, daha hassasiyetli ve çö­zünürlüğü yüksek olan 65 na­nometrelerden söz ediyoruz. Katar’la iş birliğimizde kurula­cak yeni bir çip üretim tesisinde ilk üretimi 2025 yılında yapma­yı planlıyoruz. Savunma sana­yi dışındaki sektörlerin ihtiyacı olan çip üretimi üçüncü fazına ise mutlaka özel sektörün lider­lik etmesi gerekiyor.

Hyperloop test hattında da Avrupa'nın en uzunu

Aklınızda kalan ve sizi et­kileyen bir proje var mı? Pandemi döneminde, aşı, ilaç, tıbbi cihaz geliştirilme­siyle ilgili önemli bir aktör­dük. Üniversite öğrencileri, ‘Ekosisteminin bir parçası olmak istiyoruz. Bizim önü­müzü açın’ dediler. Ve şu an TÜBİTAK'ın stajyer araştır­macılardan oluşan STAR adlı bir programı var. Bu progra­mı pandemi sırasında başlat­tık. 7 bin 500 STAR bursiyer­lerimiz, şu an Türkiye’nin ge­leceğini çiziyorlar.

Ayrıca; hyperloop tekno­lojisi oldukça önemli. 5. nesil ulaşım teknolojisi. Bu tekno­lojiyle saatte 1200 km’ye ula­şılıyor. Uçaklar saatte 800 km gidiyor. İstanbul’dan Anka­ra’ya 450 km’yi 20-25 dakika­da kat edilebilecek. Ve tama­men temiz enerjiyle fosil ya­kıt kullanmaksızın. Böyle bir projeyi 2022 yılında biz Tek­nofest kapsamında Gebze’de­ki kampüsümüzde başlat­tık. Şu an 208 metre ile Avru­pa’nın en uzun test Hyperloop hattı Türkiye’de. Hedefimiz, 800 kilometreye çıkmak.

 %3 ortaklıkla girişimlere 30 milyon TL’lik değerleme

 TÜBİTAK 1812 Girişimcilik programı hakkında bilgi verir misiniz?

2023’te TÜBİTAK 1812 (Girişimcilik Destek Programı- BiGG) programı adı altında yeni bir girişimcilik programını hayata geçirdik. Program dâhilindeki bütün girişimlere yatırım yapıyoruz. Yani 900 bin TL’yi hibe olarak vermiyoruz, %3 hissedarı oluyoruz. Bu programdan çıkan 136 girişim, şirket kurdu. TÜBİTAK da 136 şirkete yaptığı yatırımla her birinin şirket değerlemesini bir günde 30 milyon TL’ye çıkarmış oluyor. Bu girişimler, yurt dışından yatırım almak istediğinde diyecek ki; ‘Türkiye’nin 61 yıllık ekosistem belirleyicisi TÜBİTAK benim şirketimin ortağı’. Buradan gelen kazanımı, tekrar daha fazla girişime yatırım yapmak için kullanıyoruz. Amacımız daha çok şirketi fonlayıp, araştırma yapacak bir çember oluşturmak.