“Mersin, çarpık kentleşme nedeniyle risk barındırıyor”

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından düzenlenen ‘Kentsel Dönüşüm ve Sürdürülebilir Şehirler Konferansı’nda Mersin’in genç bir kent olmasına rağmen yapılaşma kalitesinin düşüklüğü ve çarpık kentleşme nedeniyle risk barındırdığına dikkat çekildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Meryem KARADAĞ

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından düzenlenen ‘Kentsel Dönüşüm ve Sürdürülebilir Şehirler Konferansı’nda Mersin’in genç bir kent olmasına rağmen yapılaşma kalitesinin düşüklüğü ve çarpık kentleşme nedeniyle risk barındırdığına dikkat çekildi. Konferansta kentsel dönüşüm ve sürdürülebilir kentler temelinde yol haritası oluşturulması gerektiği belirtildi.

Konferansta konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, kentsel dönüşüm ve sürdürülebilir kentlerin, sadece daha kaliteli beton, daha sağlam demir, daha estetik binadan ibaret olmadığını belirtti. Çakır, “Eğer insanı merkeze alırsak ve bu değerli çalışmalarla, Kentsel Dönüşüm ve Sürdürülebilir Şehirler Konferansı ve özellikle yapılacak olan Arama Konferansından çıkacak ortak akıl ile bir yol haritası hazırlarsak, kentsel dönüşümle birlikte bir refah, huzur, kalkınma ve özgürlük dönüşümü de olacaktır.

Bu çalışmalar; yerel kalkınma sürecinde, sürdürülebilir kent temelinde hem yerel yönetimlere hem de makro kamu politikalarına yön ve destek verecektir. Aynı zamanda sektörün de hazırlık yapmasını sağlayacaktır. İnanıyorum ki özellikle Mersin adına, uygulanabilir, üzerinde uzlaşma sağlanmış bir yol haritası oluşmasına büyük katkı verecektir” diye konuştu.

Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan konferansta yaptığı konuşmada, Mersin’in yapılaşma alanlarının çok kötü olduğunu, deprem yıkımlarının yüzde 65’inin nedeninin yerden gelen sorunlar olduğunu vurguladı. Ercan, “kent oluşumu için yer seçimi çok önemli bir faktördür. Kötü yerde iyi yapı olamaz. Kötü yerde iyi yapı yapmak zordur. Mersin’i Çukurova üzerine yerleştirmek tarıma, beslenmeye, insanoğlunun geleceğine yapılan en büyük haksızlıktır” dedi.

“Yapı çıkmadan 'Güvenlik Belgesi çıkmalı"

 Yapı denetim kuruluşlarının ‘Yer Yapı Denetim Kuruluşu’ biçimine konulması gerektiğini ve yer inceleme çalışmalarıyla hem yerin incelenmesini hem yapıların denetlenmesi gerektiğini söyleyen Ercan, “Çünkü deprem yeri vuruyor. Yapı kökleriyle yerin içine giriyor. Yerdeki sarsıntının durumuna göre yapıyı oluşturmanız gerekiyor. Türkiye’de bunu yapacak kişiler var mı var ama yapılması gerektiği gibi yapılıp rafa konuyor. Bir inşaat mühendisi mimardan yararlanamıyor, bu dallar arasında bilgi iletişimini sağlayacak bilgi yok.

Birinin raporunu diğeri okuyamıyor. Yeri jeofizik ve jeoloji mühendisleri inceler. Daha yapı çıkmadan ‘Yer yapı güvenlik belgesinin’ çıkması gerekiyor. Bu belge, o yerin yapılaşma için uygunluğunu yapının da depreme karşı dayanıklı olduğunu belirten belgedir. Bu belge tapuya işlenmeli. Yer yapı denetim kuruluşlarının aynı zamanda sigorta şirketi olarak çalışması gerekli. Bir sorun olursa bu kuruluşların yapının tüm sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyor” ifadesini kullandı.

“Rezonans çalışması başlatılmalı”

Prof. Dr. Ahmet Ercan, yıkımların kırıklardan değil sarsıntılardan kaynaklandığını ve Mersin’den kırık geçmediğini ama sarsıntı nedeniyle etkilenebileceğini söyledi. Kentte öncelikle rezonans çalışması başlatılması gerektiğini vurgulayan Ercan, “Sıvılaşma haritaları çıkarılmış ama nerede kaç katlı bina yapılır nereye yerleşilir diye harita Mersin’de yok. 6 Şubat 2023 tarihindeki deprem Mersin’in tüm yapılarını yordu.

Özellikle Tece- Mezitli bölgesindeki yapılarda büyük yıpranmalar, çatlamalar ve ayrılmalar oldu. İçinde küçük kırıkçıklar başladı. Deniz kıyısı geniş yeşil alanlı, tek katlı evler, arkasından 2-3 katlı evler, Toroslar’ın üzerinde de 10- 15 katlı evler olmalıydı. Su yalıtımının birçok yapıda bohçalamayla yapılmadığını öğrendim. Paslanma derecelerini Mersin’de bilmiyoruz ama bilmeliyiz” dedi