Unutkanlık mı Alzheimer mi?
Alzheimer hastalığının görülme sıklığı artıyor. Bu rahatsızlık iş insanlarının da korkulu rüyası. Dünyada yaklaşık 36 milyon, Türkiye’de ise tanısı konulmuş 100 bin Alzheimer hastası bulunuyor
Bilmem, hiç fark ettiniz mi muayenehanelerdeki bekleme odalarında dergilerin hep eski sayıları vardır. Öyle ki, aralık ayında size yazın gidebileceğiniz tatil yöreleri hakkında tavsiyelerde bulunurlar! Tarihi geçmiş, okunmuş halleriyle zaten yeterince stres ve sıkıcılığa sahip bekleme odalarını daha da dayanılmaz hale getirirler. Peki, sizce doktorların kendi tercihi mi dergilerin eski sayılarını kullanmak? Yoksa unutuyorlar mı yeni sayıları edinmeyi? Sebep unutkanlık mıdır? Değilse, nedir?
İşte, Yeni Zelanda’daki bilim insanları bunu araştırmışlar. Bir ameliyathanenin bekleme odasına Time, the Economist ve National Geographic gibi dedikodu içermeyen dergiler ile dedikodulu dergilerinden oluşan 87 adet dergiyi 3 karışık yığın halinde yerleştirmişler. Araştırmanın İngiltere Medical Dergisi’nde yayınlanan sonuçları ilginç. Şöyle: Takip edilen 1 ayın sonunda, 41 dergi yok olmuş. Dedikodu içermeyen 19 derginin hiçbirisi ortadan kaybolmazken (Bunlardan 4’ü Time, 15’i ise the Economist imiş) 27 adet dedikodu dergisinden sadece 1 tanesi geriye kalmış. Yani sorun doktorların unutkanlığı, dergilerin yenilerini satın almamaları değil. Bu çalışmaya göre hastaların okunmuş, yaprakları kıvrılmış, tarihi geçmiş, eski dergileri okumak zorunda kalmalarının asıl nedeni bazı kişilerin daha güncel dergileri aşırmaları yani ellerinin birazcık uzun olması.
Şimdi, “Bunu, neden anlattın? diyeceksiniz. Bu bir giriş bilgisi olsun, çünkü ben konuyu unutkanlığa, Alzheimer’a getireceğim. Bu hastalığın görülme sıklığı gittikçe artıyor. Bunun en önemli nedeniyaşam sürelerinin uzaması. Bu rahatsızlık iş insanlarının da korkulu rüyası. Alzheimer’s Association Alzheimer’s Disease Facts and Figures 2014’de yer alan güncel verilere göre dünya üzerinde yaklaşık 36 milyon kadar Alzheimer hastası var. 2030’da 65.7 milyon, 2050’de ise 115.4 milyon Alzheimer hastası olacağı tahmin ediliyor.
İlginç olan veri şu: Dört Alzheimer hastasından sadece 1 tanesi tanı alıyor. Diğer üç hasta hastalığını bilmeden yaşıyor. Bu sonuç, Türkiye’deki istatistiklerle de uyumlu. Türkiye’de tahmini olarak 400 bin Alzheimer hastası var. Bunların sadece 100 bin kişine tanı konulmuş durumda. Bu nedenle de şu sorular önemli: Risk, kimlerde daha fazla? Alzheimer olunca beyne ne oluyor? Önlemek için neler yapılmalı? Bu soruları Yrd. Doç. Dr. Sevda Sarıkaya’ya sordum. Hadi, anlatmaya başlayalım.
Önce unutkanlık başlıyor
Sarıkaya’nın verdiği bilgilere göre Alzheimer hastalığı en sık görülen demans çeşidi. Demans ise kişinin zihinsel yetilerinin, üst düzey bilişsel yeteneklerinin yavaş yavaş kaybolması durumu olarak açıklanıyor. Birden fazla demans türü var. Alzheimer hastalığında diğer demans türlerinden farklı olarak önce bellek fonksiyonları bozuluyor. İlk bulgularından birisi unutkanlık. Aslında gençlerde ve orta yaşlarda günlük hayatın yoğunluğu, depresyon ve panik bozuklukları unutkanlık nedeni olabiliyor. Ancak yaş 60’lara geldiğinde unutkanlık acaba Alzheimer hastalığının bir belirtisi olarak mı ortaya çıkmıştır diye düşünülmeye başlanıyor.
Peki, nasıl fark edilir bu Alzheimer?
Sevda Sarıkaya şöyle anlatıyor: "İş insanları çok fazla şeyi organize etmek durumunda oldukları için öncelikle iş yönetimlerinde güçlük çekmeye başlarlar. Kişinin sadece kendisinin hissettiği yakınmalar olur. Dolayısıyla hastalığı kendilerinden beklemezler.”
Peki, ne oluyor da bellek fonksiyonları yitiriliyor? Diyor ki Yrd. Doç. Dr. Sarıkaya, “Alzheimer hastalığı beyin hücreleri içerisinde hatalı bir protein birikmesi sonucu oluşur. Zamanla beyin hücrelerinin ölümüne sebep olarak fonksiyonlarını kaybetmesine yol açar. İlk olarak bellek alanlarında birikir. Biriktiği alanlarda hücre kaybına neden olduğu için zamanla beyinde küçülme görülür.” Son olarak Sarıkaya, hipertansiyon, şeker , kolesterol yüksekliği, obezite, beslenme tarzının Alzheimer’ın oluşumunu tetiklediğini vurguluyor.
Bilişsel eğitim odaları açılıyor, Alzheimer merkezleri yaygınlaşabilir
ABD’de ve bazı Avrupa ülkelerinde demans merkezleri bulunuyor. Buralarda demans konusunda uzmanlaşmış nörologlar ve yardımcı sağlık personeli çalışıyor. Buralar aynı zamanda tanı ve ayırıcı tanıdan başlayıp, tedavi planlaması ve uygulamasına, hasta bakım faaliyetlerine kadar hasta ile ilgili her şeyi üstlenen merkezler. Bazı merkezlerde tedavide kullanılan Cognitive Training (Bilişsel Eğitim) odaları Alzheimer'lı hasta bakımında trend haline gelmiş durumda. Bu gibi yerlerde özel programlı bilgisayar üniteleri var ve hastalığın evresine farklı eğitim materyalleri kullanılıyor. Alzheimer hastalığının tedavisinde gündüz bakım evlerinin açılması da gelişen bir iş alanı. Çünkü çalışanlar demanlı yaşlılarını buralara bırakıyor.
Önlemek için briç oynayın, dil öğrenin!
Alzheimer'i önlemek için zihinsel egzersiz yapmak çok önemli. Entelektüel düzeyi yüksek bireylerde yeni bir dil öğrenmek en iyi zihin aktivitelerinden biri. Çünkü bu aynı zamanda beyin hücreleri arasındaki bağlantı yollarını da çalıştırıyor. Diğer bir güzel aktivite ise kişinin bilmediği fakat ilgisini çeken bir konu bulup, onun hakkında araştırmalar yapmasıdır. Hatta tez hazırlar gibi onu yazmasıdır. Briç oynamak, sudoku çözmek de bir seçenek, kişiyi düşünsel faaliyetlere zorlayan türde kitaplar okumak da bu tür egzersizler arasında sayılabilir. Bedensel aktivite de Alzheimer’den koruyucu bir faktördür. En basiti düzenli yürüyüş bile işe yarayacaktır.