Tadı da kokusu da çok hoş: Ahududu
Bazılarına göre kökeni Ege'deki Kazdağları olan ahududu, festivallere hatta tiyatro eserlerine adını veren bir meyve. 200'den fazla çeşidi olan gül ailesinin bu üyesi, her tabağa yakışan ifl ah olmaz bir romantik...
FARUK ŞÜYÜN
Herkesin bir kişisel sözlüğü vardır ve orada bazı kelimeler, terim açıklamalarının ötesinde de anlamlar taşır… “Ahududu” da benim bireysel sözlüğümdeki o sözcüklerden biri… Çook uzun yıllar önce siyah-beyaz televizyonda izlediğim bir oyunu, seyrettiğim bir filmi anımsatıyor bana… Joseph Kesselring’in yazdığı, “Arsenic and Old Lace” adıyla dünyanın en çok oynanan komedilerinden biri, ülkemizde “Ahududu” ismiyle sahnelenmiş; Carry Grant’ın başrolünü üstlendiği film de aynı adla gösterilmişti. Benim televizyonda izlediğim yorumunda Nisa Serezli başroldeydi… “Ahududu” nun piyes hali o kadar sevilmişti ki başta Vasfi Rıza Zobu, Suna Pekuysal, Ani İpekkaya gibi birçok usta isim tarafından çeşitli dönemlerde yıllarca sahnelenmişti. Halen de Nedim Saban’ın uyarlaması ile Tiyatrokare tarafından sahnede. Kara komedinin en iyi örneklerinden sayılan “Ahududu”, huzura kavuşturmak, yalnızlıklarından kurtarmak için insanları ahududu likörüne kattığı arsenikle zehirleyen Müşfike ile Mürşide ve onların çevresindekilerin hikâyesini anlatıyor. Bu son yorumda oyundaki ahududu kadınlarını Suna Keskin ve Melek Baykal oynuyor.
Yöresine göre adı değişiyor
Bizim bugün sözünü edeceğimiz ahududu (Rubus idaeus); Alm. Himbeere (f), Fr. Framboise Common, İng. Rasberry bush. Familyası: Gülgiller (Rosaceae) ağaç çileği ve sultan böğürtleni, ayı üzümü, kavuklu çilek olarak da tanınıyor. İsminin Türkçeye ahu (ceylan) ve dut sözcüklerinin birleşmesiyle, "ceylanların yediği dut" anlamında aktarıldığı düşünülüyor… Arkeolojik çalışmalardan elde edilen bulgular, ahududunun tarih öncesi zamanlardan beri toplanıp yenildiğini gösteriyor… Halen de dünyanın birçok yerinde dağlık mıntıkaların orman ve korularında doğal olarak çalılıklar halinde yetişmeye devam ediyor. Asya, Avrupa ve Amerika'nın birçok bölgesinde yetiştirilen ahududunun anayurdu kesin olarak bilinmiyor ama bilimsel adındaki "ida" sözcüğünden Ege bölgemizdeki antik adı İda olan Kazdağı yöresinde yetiştiği tahmin ediliyor… Antik dönemde Romalıların ilk olarak ahududunu ehlileştirdiği görülüyor. O yıllarda ahududu o kadar seviliyor ki ekimi, bütün Avrupa kıtasına yayılıyor… Manş Denizi’ni de geçiyor ve ahududu, 14. yüzyıldan itibaren meşhur İngiliz reçellerinin vazgeçilmezleri arasında yerini alıyor… Amerika'nın keşfi ile New York’a da götürülüyor… Bugün de Amerika’nın kuzeyinde ciddi miktarlarda ahududu üretimi sürdürülüyor…
200’den fazla çeşidi var
Kırmızıdan (Rubus ideaus) siyaha (Rubus occidentalis), turuncu, mor ve sarıya kadar 200’den fazla ahududu çeşidi bulunuyor. Ahududu, çok hoş bir tadı ve kokusu olduğundan pasta endüstrisinin vazgeçilmezlerinden. Şuruplara, dondurmalara koyuluyor; reçel, marmelat, meyve suyu, şekerleme, jöle, meyveli yoğurt ve likör yapılarak da tüketiliyor… Bitki daha çiçekliyken yaprakları kurutulup şifa verici olarak yararlanılıyor… Doğrusunu isterseniz ben, meyve salatalarına da yakıştırıyorum…
Bir ihanet!
Ahududu, ödüllere de adını veriyor… 1980 yılından bu yana verilen, ama kimsenin pek almak istemediği bir ödül var. Özgün adı, Golden Rosberry Awards, bizde Altın Ahududu Ödülleri olarak biliniyor… Fikir babası “Everything I Know I Learned at the Movies” adlı kitabın yazarı John Wilson. Bu ödüllerde çok sevimli, harika görünüşlü ahududuya “ihanet” ediliyor ve Oscar ödüllerinin parodisi niteliği taşıyan törende en kötü erkek, en kötü kadın, en kötü yardımcı erkek, en kötü yardımcı kadın, en kötü film, en kötü yönetmen, en kötü senaryo, en kötü yeniden çevirim ya da devam filmi ve en kötü çift dallarında ödüller dağıtılıyor…
Bir festival
Sözümüzü, ülkemizden ahududu adını taşıyan bir festivalle bitirelim, "Uluslararası Cumalıkızık Ahududu Festivali." Etkinlik, her sene haziran sonu, temmuz başında, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve 700 yıllık geçmişiyle erken Osmanlı döneminin kırsal sivil mimari örneklerini taşıyan Bursa’nın Cumalıkızık köyünde gerçekleştiriliyor… Festival kapsamında “En Güzel Ahududu” yarışması yapılıyor ve kazanan üreticiye altın armağan ediliyor…