Su dolu liflerin mucizesi
Salatalık öyle vitamin deposu falan değil. Onun marifeti su dolu liflerinde. Bu lifler vücutta bağ dokusunu güçlendiriyor. Cildinize de bağırsak duvarlarına da hayati faydalar sağlıyor. Maksimum fayda almak istiyorsanız kabuğuyla yiyin...
YAVUZ DİZDAR
Yediklerimizin bir kısmı doğrudan besin öğeleri taşır, bir kısmı ise enerji almak için tüketilir. Örneğin maydanozda besleyici maddeler çoktur ama patatesi nişasta, yani enerji kaynağı almak için tüketiriz. Salatalığa baktığınızda ise durum biraz karışıktır, enerji kaynağı değildir, neredeyse hiç kalorisi yoktur ama aromatik maddeler açısından da çok zengin olduğu söylenemez. Salatalık daha çok liften oluşur, zaten işin tılsımı da buradadır.
Lif ne kadar besleyici?
Lif vücudumuz için doğrudan besin oluşturmaz, zira insan selülozu sindiremez, bu ancak otçul hayvanlar tarafından yapılabilir. Beri yandan insan da dahil bütün canlılar “sistem içi sistem” mantığıyla sindirim yaparlar. Biz gıdayla aldıklarımızın mide ve oniki parmak bağırsağında sindirilen kısmını ince bağırsaklardan emeriz, geriye de posa kalır. Bu posa tahmin edilenden çok çok daha önemlidir, kalın bağırsakların beslenmesi ona bağlıdır. Kalın bağırsaklar ise yaşamımız için elzem olan mikroorganizmaları barındırır. Bunlar bizimle birlikte işbirliği içinde yaşayan soylardır, biz de bunların yaptıkları maddelerin bir kısmını vücudumuza emerek ek beslenme sağlarız.
Mesele mikroorganizmaların beslenmesi mi?
Aynen öyle; kalın bağırsak mikroorganizmaları doğru düzgün beslenirse sorun yaşanmaz. Aksi durumda ise en hafif tablo ülseratif kolit gibi yangıyla (enfl amasyon) seyreden hastalıklardır. Liften yana zayıf beslenme kabızlık yapmakla kalmaz, bütün sistemin altüst olmasına yol açar. İşte lifl i beslenmek bu yüzden çok önemlidir ve salatalığı da ayrı bir yere oturtur. Salatalık bu mikroorganizmaların beslenmesi için gereklidir, aynen semizotu gibi. Cacık yaparsanız yoğurdun vitaminini salatalığın lifl eriyle birleştirirsiniz. Bu yüzden cacık çok sağlıklı. Gerekli prebiyotikleri de almış olursunuz.
Cildi nasıl sıkı hale getirebiliyor?
Salatalık olasılıkla bağ dokusunu güçlendiren ya da uyaran bileşikleri de içeriyor. Hatırlayın, bir zamanlar salatalık kabuklarının cilde yapıştırılması gibi bir yöntem vardı, bu maddeler cildin bağ dokusu yapımını uyardığından cildi gençleştirir. Bunun elbette bağırsakların yapısının güçlendirilmesi gibi başka bir karşılığı daha var. Nitekim salatalık benim bildiğim birkaç istisna hariç, hiçbir kültürde pişirilerek yenilmez, hep çiğdir. Özellikle kalın bağırsakların iyi işlev gösterebilmeleri için duvar yapısının bütünlüğünün korunması için gereklidir. Eğer bu bütünlük korunmazsa “geçirgen bağırsak sendromu” olarak adlandırılan bir tablo ortaya çıkar. Bu, ortaya çıkan gazın ve kısmen de bakterilerin bağırsak için sızmaları anlamına gelir, öyle şişkinlikler falan değil, genel sağlığın bozulmasıyla sonuçlanır. Salatalık bu nedenle de çok önemlidir. Nitekim benim tavsiyem iyi yıkanması ve kabuklarıyla birlikte doğranmasıdır, zira bu etki özellikle kabuklarda bulunur.
Nerede o eski kokulu salatalıklar?
İyi ürün almak istiyorsanız toprağın hayvan gübresiyle zenginleştirilmesi gerekiyor. Artık sebze ve meyvelerde eski tat ve kokunun bulunmamasının ana nedeni bu. Zira hayvan gübresi zaten işlemi yapacak mikroorganizmaları sağlar. Gübrede bulunan bakteriler besin maddelerini yapar ve bitkiye gönderir, lezzet de buradan gelir. Gerçek tarım o nedenle gübresiz olmaz. Hayvanların çıktıları bir yerde biriktirilir ve olgunlaştırılır, biz buna gübre deriz. Aslında azottan zengin bir ürün elde edersiniz, zaten yapım işi için gereken azot da bu mikroorganizmalar sayesinde organik biçime çevrilebilir, yoksa havada da azot vardır ama biz kullanamayız. Sentetik azot gübresi ise havadan azot tutulmasıyla başarılmış eski bir savaş teknolojisidir, savaş bitince tarıma devredilmiştir. Bu şekilde de ürün miktarını artırırsınız ama içerikte mikroorganizma olmadığından koku ve tadı veren bileşikler sentezlenemez. Bitki büyür, lakin tatsızdır. Salatalığın başına gelen de budur.