Soğuk algınlığına da faydalı, sindirime de
ARİFE DE TARİF GEREK - Yavuz DİZDAR
YAVUZ DİZDAR
Yüksek miktarda antioksidan etkiye sahip olan ıhlamur, mutfakların vazgeçilmezlerinden. Çayı, soğuk algınlığının tedavisini olumlu etkilemenin yanında şişkinliğe de iyi geliyor. Dinginlik verici etkisi de unutulmamalı...
1- Ihlamur neden şifalıdır?
Ihlamur ağacının yaprağı neredeyse bütün kültürlerde şifalı olarak kabul edilir, genellikle de çay olarak tüketilir. Yaprak yapısal olarak gerçekten farklıdır, alt yüzeyi tüylü, kendine özel aroması olan farklı bir özellik gösterir. Aroma içindeki kuersetin gibi maddelerden gelir, bunların detayı çok fazla bilinmiyor. Ama demlendiği zaman sıcak suya geçer, süzülür, ayrıca limonla da desteklenir. Bu çayın çok fazla sistem üzerine olumlu etkisi saptanmıştır. Biz en çok grip ya da soğuk algınlığı gibi tablolarda bağışıklık sistemini güçlendirdiği biçiminde algılarız, ama yayınlar sakinleştirici etkisini daha çok vurgular.
2- Sakinleştirici midir?
Evet, sakinleştirici, dinginlik verici bir etkisi vardır. O nedenle gerginlik halinin giderilmesinde işe yarar. Bunu özellikle akşam yaparsanız uyumanızın kolaylaştığı bildirilmektedir, ama her vücut bir diğerinden farklı olduğundan herkes kendi deneyimlemelidir. Beri yandan baktığınızda bu sakinleştirici etki sindirim sisteminin çalışmasının arttığı şeklinde ortaya çıkar. Ihlamur mide şişkinliğinin ortadan kaldırılmasında, kabızlık sorununun giderilmesinde de işe yarar. Dolayısıyla aslında ikili bir etkiden bahsetmek mümkün, sinir sistemini sakinleştirirken, sindirim sisteminin çalışmasının olumlu etkilenmesi sıradışı bir durumdur.
3- Bağışıklık sistemini nasıl etkin hale getiriyor?
Mekanizmaları tam olarak bilmiyoruz. Hep söylüyoruz, biz bağışıklığı savaş senaryosu olarak görüyoruz, ama bağışıklık aslında uyum süreci. Yabancı mikroorganizmayla karşılaşıyorsunuz, bunu tanıyorsunuz, ama sonrasında üstesinden gelmeyi öğreniyorsunuz. Aslında mikroorganizma tamamen ortadan kaldırılmıyor, vücut artık ona adapte oluyor, zarar görmeme becerisini kazanıyor. Bunun bir yöntemi dokunun güçlendirilmesi, çaylar istisnasız fl avonoid denen bileşikleri içeriyor. Bunların bir kısmı doğrudan etki ederken, bir kısmı da dolaylı yoldan dokunun yapımını uyarıyor. Ihlamurun olası etkisi de bu, dokunun güçlenmesini uyarması. Flavonoidler kollajen yapımını uyarıyor, çayların cilde uygulanmalarının bir nedeni de bu. Mesela ıhlamur çayının pamuğa emdirilerek göz altlarına uygulanması gibi yöntemlerden bahsediliyor. Aslında bunu kozmetik ürünler için de vurgularlar, yaprakların özü cildin kollajen yapımını uyarır, dokunun elastikiyetini, sıkılığını artırır. Bu yapısal etki olasılıkla çayın tüketilmesiyle de uyarılır. Ihlamurun antioksidan özellikleri doku yaşlanmasını da geciktirir.
4- Antioksidan mıdır?
Yüksek miktarda antioksidan etki söz konusu, bağışıklık üzerine olumlu etkileri aslında buna atfediliyor. Öyle ya da böyle, sistem enerji tüketiyor, madde harcıyor. Bunların geneline yükseltme-indirgeme reaksiyonları adını veriyoruz. Bağışıklık sistemi işlevi ister istemez serbest radikal adını verdiğimiz maddelerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanıyor. Bunlar bir yerde zararlı, tutulup nötralize edilmeleri, yani etkisizleştirilmeleri yaşlanmanın engellenmesi için ilk adım. Bunu sağlayan maddeler de elbette yapraklarda bol, zira yapraklar güneş ışınlarının enerjisini emiyor ve depoluyor.
5- Herkes ıhlamur tüketebilir mi?
Kaynaklar bir tek hamileler ve emziren anneler konusunda uyarıda bulunuyor, zira çok araştırılmamış bir alan. Ama çocuklar dahil soğuk algınlığının ilk ilacı limonlu ıhlamur çayı olmalı. Solunum sisteminin salgılarının uzaklaştırılmasında özellikle etkili, bu da hastalığın hafif geçirilmesini sağlıyor.