Sağlıklı ve fit çalışma hayatının ipuçları
Özellikle beyaz yakalı ya da patron dediğimiz kesimde sık kilo alıp vermeler, kronikleşen diyetler, uykusuzluk ve yorgunluk tekrarlayıp duran sorunlar haline geldi. Spor salonları, profesyonel beslenme yöntemleri neden işe yaramıyor?
Prof. Dr. GÜRSEL TURGUT
Günümüzde belirli gelir ve kültür düzeyinin üzerindeki çalışanların en önemli sorunlardan biri kilo verme. İş yerinde diyet yemekler bulmak zor, masa başında çalışanların hareket alanı kısıtlı. Seyahatler, toplantılar, yoğun iş temposu derken bırakın ara öğünleri ana öğünler bile atlanabiliyor ve sıkça yenilen abur-cuburlar veya stres nedeniyle metabolizma hızı yavaşlıyor. Bu da size kilo problemi olarak dönüyor.
Beslenmede yeni trend: Nutrigenomik
Fazla kilo tedavisinde dünyada kullanılan yeni akım; vücudun genetik altyapısını gösteren nutrigenomik (beslenme genetiği) ile hormonal yapı ve ritmini gösteren biyokimya analizlerinin bir arada sunulduğu tablolara göre bir eylem planı yapmak. Nutrigenomik kişiye özel DNA zincirinde bulunan ve özellikle bazal metabolizmasını düzenleyen enzim, faktör ve hormonların miktar ve çalışma kapasitelerini çözümleyerek sorunlu yerlere müdahale, eksikleri giderme yöntemlerini belirliyor. Detaylı analizler kişiye özel yapılıyor. Kilo problemlerinin temelinde genetik yatkınlık, dengesiz beslenme, hareketsiz yaşam, yaş ve strese bağlı östrojen, testosteron, dihidroepiandesteron gibi hormonlarda düşüş gibi nedenler var. Çözüm için öncelikle kişilerin kilo verememe nedenleri dikkatlice değerlendiriliyor. Kilo veremeyen dirençli hastalar için genetik ve hormonal yapıları üzerinden detaylı DNA analizi çıkarılıyor. Tüm bunların sonunda da uygun beslenme ve egzersiz programı belirleniyor. Bu yöntemle verilen kiloların geri alınması da engelleniyor.
Önce genetik!
Günümüzde gıdalar, genellikle yeterli miktarda protein, bitkisel yağ, vitamin ve mineral içermeyen basit karbonhidratlardan oluşuyor. Bu beslenme şekli, insülin üretimini artırarak metabolizmaya, hormonlara, vücuda, kilo dengesine ve sağlığa zarar veriyor. Gıdaların yanlış seçilmesi sonucu insan vücudu gerekli besinleri alamıyor ve buna bağlı olarak metabolizma dengesizliği ve hormon yetersizlikleriyle birlikte kilo verememe gibi sorunlar kronikleşiyor. İşte tam da burada devreye kişiye özel genetik zayıflama programları giriyor.
Bu programa başvuranlara, genetik altyapı ve hormonal duruma göre özel bir beslenme programı hazırlanması gündemde artık.
Bu da kişiye özel öğün kavramını geliştirdi. Bu kişiye özel öğünlerle vücut doğru gıdaları almaya başlıyor ve zamanla düzenli insülin salgılanmaya başlıyor. Hormonlar dengeleniyor. Bunun sonucunda kişi, sağlıklı ve dengeli bir metabolizmaya sahip oluyor. Metabolik denge sağlandıktan sonra etkili kilo kontrolü devam ediyor.
Kişiye özel stres yönetimi
İş hayatının getirdiği en büyük sorunlardan biri de hiç kuşkusuz yoğun stres. Çalışma hayatının yoğunluğu, statü korkusu, başarı endişesi, ekonomik kazanç ve rekabet gibi etkenler beraberinde stresi de getiriyor. Kandaki stres hormonlarının sürekli yüksek seviyede kalması vücutta insülin direncini artırarak kilo almaya veya mevcut kiloların verilmesine engel oluyor. Uyku bozuklarının ve seks hormonlarının düşmesine neden oluyor. Stresin sürmesi bu tabloyu kronik hale getiriyor. Ve kendine iyi bakmasına rağmen kilo veremeyen, uyku bozukluğu yaşayan bir orta üst düzey çalışan ya da iş sahibi grubu ortaya çıkıyor.
Bu tür bir kısır döngüden çıkmak için mutlaka stres seviyesinin günlük hormon ritminin üzerinden ölçülmesi, libido kaybının engellenmesi ve bunları yapmak için gereken hormon replasmanı öncesi kansere yatkınlıkla ilgili genetik testlerin yapılması gerekiyor. Tüm bunlardan sonra yaşamın sosyal ve biyokimsayal olarak yenilenmesi gerekiyor. Bunun yolu kapsamlı kan tahlili ile genetik araştırma, kişiye özel genetik beslenme üzerinden giderek yaşamın düzenlemesinden geçiyor artık.
İş hayatında büyük sorun; yo-yo etkisi
Yoğun çalışma temposu içinde dengeli beslenmesine ve spor yapmasına rağmen kilo veremeyen ya da yo-yo etkisi dediğimiz sürekli kilo alıp veren önemli bir yönetici grubu bulunuyor. Öncelikle vücudun tüm bu yapılanlara neden yanıt vermediğini bulmak gerekiyor. Çünkü alınan tedbirlerin vücutta gerçekten istenen etkiyi yapıp yapmadığı bilinemiyor. Libido kaybının düzenlenmesi, hormon replasmanlarının yapılması ve genetik hastalık risklerinin önceden belirlenmesi şart. Nihai olarak artık bütün dünyada kişiye özel beslenme genetiği ile gerçek ve doğru bir şekilde beslenmenin planlanması, kilo sorununa bütünsel ve kalıcı çözüm odaklı yaklaşımın temellerini oluşturuyor.
Kanser riskinizi önceden öğrenebilirsiniz
Özellikle meme, prostat, kolon, akciğer, pankreas ve kan gibi kanserler genellikle ailevi geçişlidir ve DNA’mızda bir kod olarak saptanır. Bugün FDA onaylı olarak bu genler yapılan genetik testlerle tespit edilerek o geni taşıyıp taşımadığınız ve ileride kanser riskine sahip olup olmadığınız önceden tespit edilebiliyor.
Hep erteleniyor; spor
Yaşlanmanın en önemli belirtilerinden biri vücut postüründe özellikle bacak, karın ve sırt kaslarının kuvvet kaybına bağlı performans düşüklüğü yaşaması. Bu nedenle özellikle bacaklarda ön arka kas grupları, popo kasları, karın ve sırt kaslarının üst düzeyde sağlıklı olması yaşlanmayı durdurmada önemli faktörlerden. Çünkü vücut performansı yerinde değilse özgüven de olsa hareketi ortaya koymak zorlaşıyor ve kısa sürede yeniden eskiye dönülüyor. Bu nedenle özellikle 40 yaşından itibaren bu kas gruplarının güçlü tutulması yaşlanmayı engellemede en önemli faktörlerden.
Hangi kasları güçlü tutmalıyız?
• Kalça
• Üst bacak, ön-arka grup kasları
• Karın
Bunları yapın...
• Stresi azaltın
• Libidoyu artırın
• Hormonlara bakın
• Uyku düzenini sağlayın.
Check-Up yaptırıken bunlara dikkat edin
• Tüm hormonlarınıza baktırın.
• Vücudunuzun ilaçlara verdiği tepkiyi öğrenmek için genetik analizini yaptırın (Farmako genomik)
• Stres düzeyinize baktırın
Check-Up yaptırırken dikkat edin
• Tüm hormonlarınıza baktırın.
• Vücudunuzun ilaçlara verdiği tepkiyi öğrenmek için genetik analizini yaptırın (Farmako genomik)
• Stres düzeyinize baktırın
Onarım sistemi en çok uykuda çalışır
Günlük yaşam içinde içtiğiniz çok sıcak bir çayın yaptığı etkiden tutun da bacağınızı bir yere çarpmaya kadar her tür travma vücutta bir hasar oluşturuyor ve bu hasarların mutlaka onarılması gerekiyor. Bu onarım sistemi uygun çalışmazsa onarım da olmaz ve sağlıklı hücreler kansere dönüşebilir. Onarıcı hücrelerin sağlıklı ve uzun süre çalışabildiği uyku dönemi kritik öneme sahip. Kaliteli uyumaya çalışın.