Önyargının olmadığı bir dünya hayal ediyorum
Çocukluğundan bu yana köprülere hayran olan Onur Başar, bugün dünyanın en büyük çelik levha şirketlerinden birinde 50 ülkeyi yönetiyor. İsveç kökenli ViaCon’un MENA CEO’su olan 36 yaşındaki yönetici, hayatı boyunca asma köprüleri gıptayla seyrettiğini söylüyor.
YASEMİN SALİH
Onur Başar, ODTÜ İnşaat Mühendisliği mezunu, genç bir yönetici. Çok başarılı bir öğrenci olduğu için öğretmenleri ve ailesinin başka yönlendirmelerine rağmen inşaat mühendisi olmasının arkasında ise çocukluk hayali yatıyor. “Hayatım boyunca köprü gördüğümde hayran hayran baktım. Çocukken üzerindeki insanları havada yürüyor gibi hayal ederdim, sihirli gelirdi köprüler” diyor. Türkiye’ye yatırıma gelen İsveçli ViaCon şirketinden gelen teklifi düşünmeden kabul etmesinin nedeni de aynı. Bolu Dağı Tüneli, Marmaray, Haliç Metro Geçiş Köprüsü, Türkiye’nin ilk ekolojik köprüsü gibi projelerde imzası var. İsveç merkezli ViaCon ise tüm dünyada çelik menfez ve köprüler yapıyor. Daha 35 yıllık tarihe sahip olmasına rağmen bu alanda dünya pazarının büyük bölümünü elinde bulunduruyor. 2013’te Türkiye’ye gelen şirketin Onur Başar’ı bulma hikâyesini, Yıldız Parkı’nda uzun bir yürüyüş için ideal bir mayıs sabahında dinledik.
Nereden bu köprü merakı?
Ben aslen Ankaralıyım ama babamın işi nedeniyle Samsun’da büyüdüm. 1980’de doğdum, 1997’ye kadar Samsun’da yaşadım. Çocukluğumdan beri köprülere meraklıydım. Büyük asma köprüleri hep sevmişimdir. Onları izlemek, üzerinde yürüyen insanların aslında havada uçtuğunu hayal etmek hoşuma gidiyordu. Sanki ışınlanmışsın gibi, köprü sayesinde bir oradasın bir burada. 9’uncu sınıftayken inşaat mühendisi olmaya karar verdim. Çünkü köprü yapmak istiyordum. Şu anda da büyük köprüler yapıyoruz. Düşünsenize köprüler olmasa dağlar kavuşmaz. İnsanoğluğunun doğaya hakimiyetini temsil ediyor köprüler. Bir kafa tutuş var. Mühendislikte en zoru köprü inşa etmektir. Bu beni çok etkiler; yapılırken, bittikten sonra uzun uzun izlemeyi severim. Bir de bence insanoğlunun yaptığı en estetik eser köprüler. Bana göre Mimar Sinan mühendistir, mimar değil.
Biraz mecazi anlam yükleyelim; özel hayatla iş hayatı arasında nasıl bir köprü kuruyorsunuz?
Ayın üçte birini mesailerde geçiriyorum. İkizlerim var, eşim de öğretmen. Onun işi nispeten daha rahat olduğu için çocuklarla daha çok ilgileniyor. Bense ne yazık ki bugünlerde az görebiliyorum ikizlerimi. Şimdi Avrupalılarla çalışmaya başladıktan sonra onlardan özel hayata zaman yaratmayı öğrendim. Kuzey ülkelerinde insanların öncelik sıralamaları köpek, spor, iş ve aile olarak oluşmuş. Kendine zaman ayırman önemli. Hafta sonları 1.5 gün tatil yapıyoruz. Sapanca’da bir evimiz var. Çocuklarla orada vakit geçirmeyi, doğada olmayı seviyorum. Toprakla uğraşıyor, bisiklete biniyoruz. Bisiklette iddialıyım.
Dağcılığı özlüyorum
Ne kadar iddialı?
Velaton'a katılacak kadar. İskandinav arkadaşlar beni gaza getirdi, Stockholm’de velatona katıldım. Tek Türk bendim, dolayısıyla Türklerde şampiyon oldum. Türkiye’de de ekip arkadaşlarımı teşvik ediyorum, belki bir sonraki yarışa daha fazla kişiyle katılırız. ViaCon olarak sporu teşvik eden bir şirketiz. Yılda bir kez bir kayak merkezinde toplanıyoruz. Hem satış konuşuluyor hem de üç gün boyunca kayak yapıyoruz. Bunun yanında 2013’te Macaristan’da yarı maratona katıldım ama orada tek Türk değildim.
Maraton bitirmek kolay değil, spor geçmişiniz nasıl?
ODTÜ’de Dağcılık ve Kış Sporları Kolu’nun sıkı üyesiydim. İyi bir dağcıydım. Ağrı Dağı’na tırmanmak istiyordum ama o dönemde eşimle tanıştım, evlendim. İçimde kaldı. Şimdi belki eşimle birlikte tırmanırım. Onu orta kampa kadar götürüp bıraktıktan sonra ben zirveye devam ederim elbette. Doğada olmayı seviyorum. Yalnız ve çaresiz olmak, o duyguyu hissetmek güzel. Gerçek sessizliği dağcı olmayan bilemez. En yakın ağaçtan bile bin metre uzakta oluyorsunuz. Bu, sonsuz bir özgürlük hissi, büyük bir huzur veriyor. Bazen bu hissi özlüyorum.
Tatilde her şeyi yerim
Tatillerde tercihiniz nedir?
Seyahati çok severim. Bu babamdan kalan bir hobi. Organize tatilleri sevmiyorum. Eşimle yola çıkalım, kaybolalım istiyoruz. Şimdi çocuklar olduğundan bunu pek yapamıyoruz ama ilk fırsatta eski tatillerimize döneceğiz. Tatilin benim için anlamı yeni yerler görmek, yeni yemekler tatmak. Her şeyi yerim ben, çekirge de geyik de.
Yemek kültürünüz geniş yani?
Elbette bu tatil için geçerli. Kendi şartlarıma dönünce klasik yemekleri severim. Et, kuru fasülye, karnıyarık gibi. Çok çeşit aramam. Birkaç tür yemekle hayatımı geçiririm. Ama pek iyi yemek pişirdiğimi söyleyemem. Öğrencilik günlerinden kalma omlet, menemen becerim var tabii.
Peki nasıl bir tarzınız var, kendinizi nasıl ifade etmeyi seversiniz?
Dış görünüş olarak soruyorsanız, 30 yaşından sonra tarzım çok değişti. Eskiden öğrenciyken hep siyah giyerdim, belime kadar saçlarım vardı, postallarım ayağımdan hiç çıkmazdı. Sonra değiştim, şimdi günlük hayatta takım elbise giymeyi seviyorum. Marka takıntım hiç olmadı. Bence mesele kendine baktırmak olmalı, saatine değil. İnsanların taşıdıkları markadan önce ve öte özellikleri olması gerektiğini düşünüyorum. Ben de elbette giyim konusunda eşimden destek alıyorum. Hayatımın çoğu seyahatlerde geçti, gençken çok önem vermiyordum ama artık giyim önemli.
Marka ve kimlik eşleşmesi size neyi ifade ediyor?
Kimliği elbette önemsiyorum. Bence toplumun en büyük problemi fişleme. İnsanların filtrasyonlarının olmadığı bir hayat hayal ediyorum. Buna karşı çıkıyorum. Bunun olmadığı bir dünya isterdim. Önyargıları insan zihninden silebilmeyi isterdim. Böyle bir yazılım geliştirme gücüm olsa hemen kullanırdım. Çünkü önyargılar potansiyeli etkiliyor. Bu, ülkeleri de futbol takımlarını da bir öğrenciyi de etkiliyor. Bu konuda Kuzey ülkeleri yine daha avantajlı durumda. Bence onlar bu sorunları daha aşmış.
'Hendek'teki fabrika en büyük olacak'
- ViaCon Türkiye’de neler yapıyor?
Büyük yol projeleri, taahhüt işleri, köprülerde çalışıyoruz. Bu alanda bizim yaptığımızı yapan dünyada az sayıda şirket var. Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan, Kuzey Afrika’da projeler alıyoruz. ViaCon bir aile şirketiyken 2010’da Saferoad Group tarafından satın alınınca kurumsallaşma süreci de başlıyor. Grubun 1 milyar dolarlık cirosu var, bunun dörtte birini ViaCon yapıyor. Şirket 2013 sonunda Türkiye’ye geldikten kısa bir süre sonra Sakarya- Hendek’te fabrika kurdu. Hendek’te çelik soğuk büküm işi yapıyoruz. Şimdi planda Türkiye’deki fabrikayı dünyanın en büyüğü haline getirmek var. Hızlı büyüme ve yüksek performansımız nedeniyle 50 ülkeden oluşan MENA Bölgesi’ni bize bağladılar. Türkiye’de büyük projelerde yer aldık. Şimdi Kanal İstanbul bağlantı yollarında olacağız. Benim en sevdiğim yatırımlardan biri de Ekolojik Köprü oldu.
'Dostlarım akrabalardan önce gelir'
- Kolay dost edinir misiniz?
Evet, çok fazla arkadaşım, sıkı dostlarım vardır. Çoğu okuldan ve şantiyedendir. Arkadaşlarım akrabalarımdan önce gelir. Ben genellikle müzakereciyim, çatışmacı değil. Arkadaşlık duygusunu seviyorum, bu yüzden şirketi de arkadaş ortamına çevirmeye çalışıyorum. Çalışırken eğlenmek, keyif almak gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden komediyi dramaya tercih ederim. Paramla ağlamak yerine gülmeliyim.
'Bazı yanlışlar zaruriymiş şimdi anlıyorum'
- Kendinize karşı acımasız mısınız, yargılar mısınız?
Evet, elbette. 20 yıl sonra bugün yaptıklarımı sorgulayacağım. Bugün de 20 yıl öncesine bakarım. Yanlışlarıma, doğrularıma... Örneğin o dönemki yöneticilerimin yanlışlarını yapmamaya çalışıyorum. Bunun yanında bazı yanlışların da zaruri olduğunu şimdi görüyorum. Yine de 100 yanlıştan 30’unu düzeltsem başarıdır diye düşünüyorum.