Ne içip ne yiyorsan o olursun

İnsan merak etmeden edemiyor. Acaba dedelerimiz yani eskiler bugünlerde herkesin yaptığı gibi deli gibi kalori sayıyor muydu? Sanmıyorum.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

kezban_saglik.jpg

Hani, "Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" derler. İşte bugünlerde bu cümlenin farklı versiyonları ile karşılaştım. Bir filmde: "Ne okuyorsan osun" deniyordu. 18 Eylül tarihli Agos gazetesinde Levon Bağış da 'Obur' isimli köşesinde: "Ne yiyorsak oyuz" diyor ve soruyorudu: "Yemek, diğer her şey gibi, ciddi bir felsefe barındırır. İnsanları anlamanın yollarından biri, Brillat-Savarin'ın* işaret ettiği şekilde yediklerine bakmak olabilir mi?” Ben bu soruya, 'Evet' cevabını veriyorum. Yani basit: Bana ne yediğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. 

Bakın, bu konuda yayınlanmış bir çalışma var. Yani bu söylediklerime paralel şeyler söyleyen bir çalışma var. İşte burada Akdeniz türü beslenmeyi tavsiye eden araştırmacılar** diyorlar ki: "İnsanlar kalori saymayı bırakmalı ve ne tür gıdalar yediklerine odaklanmalılar." Çünkü bunu yapmak kalp krizi, felç ve diğer sağlık problemlerini azaltıyor. Bakın araştırmacıların verdiği şu örnek ilginç: Günde 150 kalori içeren bir kutu gazlı içecek içmek tip 2 diyabete yakalanma riskini önemli ölçüde artırırken yaklaşık 500 kalori içeren 4 kaşık sızma zeytinyağı içmek felç ve kalp krizi riskini azaltıyor. Yine bu araştırmacılara göre kalori saymak sadece düşük kaloriye dayalı düşük yağlı abur cubur satan şirketlerin işine yarıyor. Bu bir görüş. 

Dedelerimiz de böyle miydi? 

Düşünsenize dedelerimiz, atalarımız bugünlerde herkesin yaptığı gibi deli gibi kalori sayıyorlar mıydı? Sanmıyorum. Bakın Liv Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Serap Güzel de "kalori saymak yerine ne yediğimiz daha önemlidir" diyor. Ve ekliyor: "Kalori saymak bir uzman kontrolünde planlanmazsa kişilerin tercihinde olan besinlerden oluşur. Bu ise dengeli beslenmeyi sağlamayabilir. Bu nedenle besin gruplarını ve bunların kendi içinde eşdeğerlerini öğrenmek daha doğrudur." Temel bir kuralı hatırlatarak bitirelim. Beslenmenin en önemli kuralı düzenli yemek yemektir. Bakın Serap Güzel, güzel bir anekdot paylaştı. Dedi ki: "Gençliğinden beri kilosunu koruyan, 'Bu takımı 25 senedir giyiyorum' diyen yaşlı kişilere bunu nasıl başardınız diye sorduğumda 'Yemek saatlerimi kaçırmam, öğlen mutlaka yemek yerim, akşam yemek saatim bellidir' gibi cevaplar alırım. Demek ki, her şeyin azı karar çoğu zarar. Bu, yemek yemek söz konusu olduğunda özellikle, böyledir."

Besinlere yalnız kalori ile bakmak eksik bir yaklaşım olur'

Medical Park Trabzon Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Kübra Karakuş: "Kalori sayma konusunu alışkanlık haline getiren bir birey, artık günlük yaşamında sürekli besinlerin kalorilerini hesaplamaya başlayacak; bu durum da bir yerden sonra kişiye hayatı zorlaştıracak ve beslenme gibi gayet fizyolojik ve fıtrata uygun bir olguyu dahi eziyet haline dönüştürecektir. Hatta bu alışkanlık bir hastalık boyutuna vardığında muhtemelen arkasından çeşitli yeme bozukluklarını da getirecek ve kişiye fayda sağlamaktan çok zarar verecektir. Önemli olan besinlerin kalorileri değil; o kalorileri sağlayan besin öğeleridir. Ve besinlere yalnız kalori gözüyle bakmak eksik bir yaklaşım olur."

Şehir dışına çıkan patron yemeği fazla kaçırırsa...

-İşler uzarsa ne atıştırabilirim gibi yemeğe dair olası problemler düşünülmeli.
-Asistanlar önceden mönüde ne olduğunu öğrenebilir.
-Bazen küçük bir sandviç veya 1 kase yoğurt bile açlık giderebilir.
-Beslenme düzeni bozulursa 2-3 günlük hafif yeme kürleri yapılabilir.
-Şehir dışı veya yurtdışı programlarında toplantılar arası yürüyüşler yapılabilir.