Kilosu bir koyun!
M. Ö. 3000 yıllarından beri Asurlar, Çinliler, Yunanlar, Romalılar ve Hintliler tarafından ilaç ve baharat olarak kullanılıyordu. Romalılar, 1 kilo zencefili 1 koyun karşılığı satıyorlardı…
FARUK ŞÜYÜN
Adı zencefil... Anavatanı olan Güney Asya’da doğal olarak yetişiyor... Latince ismi “zingiber off icinalis”, İngilizcesi “ginger.” Fred Astaire’in çok sevdiğim danslı filmlerindeki partneri Ginger Rogers nedeniyle bu tuhaf yumrunun adını çabuk ezberlemiştim. O kadar ki çoğunlukla Türkçesi aklıma gelmiyor, Ginger Rogers’i unutmadığımdan konusu geçtiğinde ya da bir aktarda veya sofrada karşıma çıktığında “ginger” diyordum ona... Yani, taa küçük yaşlarımdan beri yıldızım barışıktı zencefille...
M. Ö. 3000 yıllarından beri Asurlar, Çinliler, Yunanlar, Romalılar ve Hintliler tarafından ilaç ve baharat olarak kullanılıyordu. Eski Tıp, Tıbbi Nebevi ve Osmanlı Tıbbı hekimlerinin kullandığı tariflerde, yararlandığı kitaplarda, İbn-i Sina’nın asırlarca uygulanan şifa reçetelerinde adı geçiyordu... Romalılar, 1 kilo zencefili 1 koyun karşılığı satıyorlardı… Sonraları etimolojisini de araştırdım; Hindistan’ın bir zamanlar kullandığı Sanskritçedeki “singavera / boynuzgövde” kelimesinden türemişti. Türkçeye ise Arapça ve Farsça karşılığı olan “zancabil”den ilk önce “zencebil” olarak geçmiş, sonra “zencefil”e evrilmişti...
Lezzeti artırmak için..
Günümüzde Hindistan, Çin, Avustralya, Jamaika, Haiti ve Nijerya’da kültür tarımı yapılıyor. Ülkemizde yetişmiyor. Zencefil, yumrusundan çoğaltılan çok yıllık bir bitki... Çiçeklerini merak ediyorsanız sarı ve kırmızı renklerdeler, orkideye benziyorlar...
Ben, kabuklarını soyduğum taze kökten ince ince kesip sıcak suya attığım birkaç zencefil dilimi sayesinde tadının ve kokusunun her gece peşindeyim... Almanya’dan getirdiğim zencefilli şekerlerle de tatlandırınca keyfi daha da artıyor... Beğenilerime uygun aromalı, keskin acı bir tadı ve hoş bir kokusu var...
Bu nedenle yemeklerde lezzet artırıcı olarak kullanılıyor. Her türlü et yemeğine küçük bir parça atmak yeterli; tadını aromasıyla zenginleştiriyor. Çorbalar, omletler, patates yemekleri, pizzalar, hamur işleri ve kekler, zencefil kullanılırsa daha da lezzetli oluyorlar.
Soslara, salatalara da zencefil katmaya çalışıyorum. Kış gecelerinde hazırladığım sahlebe, süt içtiğim sabahlar sıcak süte, haftada birkaç kez yaptığımız meyveli sebzeli karışımlara rendeliyorum... Turşu ve reçel hazırlarken de eklenebilecek bir malzeme zencefil... Yurtdışına gittiğimde zencefilli gazozları, dondurmaları özellikle arıyorum. Yıllardır yaz aylarında Hacıbekir’de içtiğim demirhindi şerbetinin malzemelerinden birisi de zencefil... Sushi yerken yanında gelen zencefil turşusuna bayılıyorum... Sabunlar, şampuanlar, kremler, macunlar, yağlar, tütsüler zencefilin kullanıldığı ürünler arasında… Kur’an-ı Kerim’de de geçiyor zencefil… İnsan Sûresi 17. Ayet’te mealen “Onlara orada taslar içinde zencefil karışımlı içecekler sunulur” deniliyor...
Geçmiş yüzyıllarda denizcilerin Uzakdoğu’dan bin bir zorlukla getirdikleri zencefil, bugün taze taze satılıyor. Bizse uzun yıllar boyunca Mısır Çarşısı’na yolumuzu düşürüp aktarlardan yalnızca kurutulmuşunu veya tozunu bulup satın alabilmiştik.
Hemen her süpermarkette bulabileceğimiz, şeklinin düzgün olmasına dikkat ederek aldığımız taze zencefili temiz bir beze ya da kâğıt havluya sararak (böylece nemlenmesini önleyip) 3 haftaya kadar buzdolabında saklayabiliyoruz. Yine aynı yöntemle buzlukta veya derin dondurucuda 6 ay kadar muhafaza etmek mümkün… Kesinlikle naylona koymayın, kısa sürede çürüyebiliyor…