İnsanın boğazını gıdıklıyor: Maden suyu
Maden suyu bana çocukluğumu hatırlatıyor. İçince boğazımı gıdıklayan, çok tat alamasam da hoş bir ferahlık veren sihirli bir içecek o. Büyüyünce içeriğindeki mineralleri de keşfettik. Yaz akşamlarında yemeklerden sonra verdiği keyif, çocukluğumuza adeta selam çakıyor...
FARUK ŞÜYÜN
“İçerken boğazımızı gıdıklayan bir sıvı?” desem, “maden suyu” yanıtını verenler epey çok olacaktır. Çünkü, çocukluk yıllarımızda özellikle babalarımızın ağır bir yemekten sonra içtiği, bize de aşırı ısrarlarımıza dayanamayarak birkaç yudum verdiği maden suyundan aklımızda kalan, belki de en çok hoşumuza giden “boğazımızı gıdıklaması” olmuştur. Çünkü, aslında belirgin bir lezzeti olmayan, çocukların pek sevmeyeceği bir sıvıdır… Ne dersiniz?
Çocukluk bu ya, tattırılan maden suyuyla yetinmez, biraz daha içmek isterdik. İşte o zaman büyüklerimiz “çocuklar çok içmez, fazlası zararlı!” demişlerdir. Tabii ki hemen soruyu patlatmışızdır: “Zararlıysa neden, siz içiyorsunuz?!”
O zamanlar, yaşımız elvermediğinden henüz duymadığımız, öğrenmediğimiz bir sözcüğü, paradoksu uyandıran kelimelerle cevap vermişlerdir: “Sağlıklı da ondan!”
Nasıl yani?!
Mineral mucizesi
Kafa karıştıran bu duruma yıllar sonra okula gidince, biraz merak edip araştırınca açıklık getirebildik. Maden sularının içerdikleri zengin mineraller nedeniyle sağlıklı olduğunu öğrendik. Özellikle kalsiyum ve magnezyumu daha zengin olan maden suları, kemiklerimiz için de yararlı. Büyüme çağındaki çocuklar için de -su gibi tüketilmemesi koşuluyla- yararlı olduğu ortaya çıktı. Çünkü, maden suyunun içindeki kalsiyum, demir, çinko gibi mineraller, onların da kemik gelişimini olumlu destekliyor.
Maden sularının böbrek taşı yaptığı, asit-baz dengesini bozduğu, çocuklar için zararlı olduğu, içindeki gaz nedeniyle sağlığa olumsuz etkiler yaptığı gibi düşünceler geçen yıllar içinde değerini kaybetti…
Çatlaklardan yeryüzüne
Tabii ki yer altındaki fay kırıklarından yolunu bulup çıkan karbondioksit ve mineraller içeren doğal maden sularından söz ediyorum… Sodaların yapay, yani işlenmiş olduğunu, suya yapay mineraller ve karbondioksit gazı eklenerek elde edildiklerini unutmayalım. Eğer amaç, yalnızca yemek sonrası sindirime yardımcı olmaksa, elbette sodaların da faydası vardır ama özellikle sıcak yaz aylarında vücudumuzun kaybettiği minerallere takviye yapmak istiyorsak maden suyunu tercih etmemiz daha yararlı olacaktır. Aslında vücudumuz ter, solunum ve idrar ile sürekli mineral kaybediyor. Yaz ayları da bu kaybı daha da hızlandıran bir mevsim.
Yerinde şişeleniyor
Yani, içeceğimiz doğal maden suyu ya çatlaklardan gelmiş olmalı veya rezervuarından sondaj ile yeryüzüne alınarak elde edilmeli. En önemlisi de, çıkarıldığı yerde, taşınmadan doğal niteliği, mineral kompozisyonu ve içeriği değiştirilmeden hızlıca şişelenmiş olması gerekiyor. Bu suyun litresinde doğadan kaynaklanan 250 gr ile bin 500 miligram arasında değişik mineral türleri bulunuyor. Halbuki sodaya, litre başına en az 750 mg olacak düzeyde soda (sodyum bikarbonat) ve 2-4 gr da karbondioksit katılıyor. Onu da sevenler, tercih edenler elbette vardır ama aradaki farkı bilmek gerek…
Aman dikkat!
Hangisi olursa olsun sağlık sorunları bulunanların mutlaka doktorunun izniyle, önerdiği miktarda soda ya da maden suyu tüketmesi gerekiyor. Her şeyin olduğu gibi, maden suyu veya sodanın da aşırı tüketimi zararlı. Bu arada gazlı, boyalı içecekler yerine maden sularının iyi bir alternatif olduğunu da göz önünde tutmak gerek. Biz artık büyüdük… Evimizde mutlaka maden suyu bulunduruyoruz. Ne güzel ki içerken hâlâ gırtlağımız gıdıklanıyor; o çocukluk günlerini anımsıyoruz. Onun hakkında Marcel Proust’un bir madlen çikolata sevdasıyla kaleme aldığı “Geçmiş Zamanın Peşinde” gibi cilt cilt romanlar yazamıyoruz, ama yine de ne güzel demiş şair: “Gökyüzü gibi bir şey çocukluk, hiçbir yere gitmiyor.”