İnsan kendine karşı merhametli olmalı
Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, zamanını iyi kullanıp iş ve sosyal hayatı rahatça dengeleyebilenlerden. Babasıyla olan dirsek dirseğe çalışma hayatını iki oğluyla yaşamayı düşünmüyor.
YASEMİN SALİH
O, Alarko Holding’in kurucusu merhum İshak Alaton’un kızı. Babasından devraldığı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak önemli projelere imza atıyor, sağlam adımlarla ilerliyor. Aynı zamanda sıkı bir sosyal medya kullanıcısı, Instagram'da 130 bini aşkın takipçisi var. Attığı her adım, yaptığı her paylaşım binlerce beğeni topluyor. Bunu “deneyimlerini paylaşma görevi” olarak gördüğünü söyleyen Alaton ile Ortaköy'de holdingin Boğaz manzaralı merkez binasının bahçesinde yaptık söyleşimizi.
Mükemmelliyetçi bir babanın hata yapma lüksü olmayan kızı olarak büyümek Alaton’da büyük etkiler bırakmış. Kendine karşı çok acımasız oluşunu buna bağlıyor örneğin. Ancak babasıyla dirsek dirseğe çalışmanın hayatında yarattığı olumlu etkileri, hayatın kendisine biçtiği rolleri çok sevdiğini de üstüne basa basa söylemekten gurur duyuyor.
Alaton ile bugüne kadar çok da girmediği konulara girdik. Oğullarından mutfakla ilgili görüşlerine kadar her telden çaldığımız bol kahkahalı, samimi bir röportaj yaptık.
Ünlü bir babanın kızı olmak ve bireysel yetkinliğinizi kanıtlamak arasında nasıl bir süreç yaşadınız? Zorlandınız mı?
Hep söylerim, İshaK Alaton’un kızı olmanın büyük avantajları vardı ama dezavantajları da çoktu. Çünkü o çıtası yüksek bir insandı, benden beklentileri yüksekti. O nedenle hep sekizinci viteste olmanız gerekiyordu, birlikte çalıştığımız ve onun benden beklentilerini bildiğim için her an tetikte olmalıydım. Hata yapmamam gerekiyordu. Öte yandan insan olarak da hep “challenge” edilirdim. Sürekli daha iyi olayım diye kendimi geliştirmem beklendi. Ben aslında onun “ideal insan” projesiydim. Şimdi baktığımda ona ne kadar da çok benzediğimi görüyorum.
'Mentorum çok iyiydi'
Hangi yönlerinizle benzediğinizi düşünüyorsunuz İshak Bey’e?
İnsan sevgisi, paraya güç atfetmemesi, iyilik yapmanın her şeyden daha zarif bir davranış olduğuna olan inancı ortak noktalarımız. Bütün bunlar yan yana geldiğinde mentorunuzun bu kadar iyi olması sizin de kendinizden çok şey beklemenize neden oluyor. İnsanın kendinden memnun olması, kendinden yana mutlu olması önemli bir şey. Ben de kendimle ilgili mükemmelliyetçiyim, acımasızım kendime karşı. Öyle olunca yakınımdakilerden de aynı mükemmelliyetçiliği bekliyorum.
Kendinize karşı acımasız olmanız hayatınıza nasıl yansıyor?
Ben bunun farkında değilim ki, kendime alışkın olduğumdan bana normal geliyor yaşantım. Bazen yakınımdakilerden, elbette entelektüel yeterliği olan kişilerden kendime karşı bu tutumumdan dolayı eleştiri alıyorum. O zaman onlara hak veriyorum; insan kendine karşı daha aff edici, müsamahalı ve merhametli olmalı.
Sizin de çocuklarınızdan böyle bir beklentiniz olacak mı ileride?
Hayır olmayacak. Babam bana kendine yapılanları yapmadı, ben de onlara yapmayacağım. Ben babamla çok yakın çalıştım. Oğullarımla öyle olacağını sanmıyorum. Aile şirketinde ilişkiler çok hassas. İş ilişkileri ile özeli karıştırmamaya büyük özen göstermek gerekiyor. Bu kolay değildir, zor bir süreçtir. Kimseye tavsiye etmiyorum. Bu bir yerlerden okuyarak öğrenilecek bir şey değil, yaşayarak öğreniyorsunuz.
Çok küçük yaşlardan itibaren kendi paranızı kazandığınızı biliyoruz. Peki sosyal anlamda nasıl bir gençlik geçirdiniz?
Evet öyleydim, çok çalışkandım. Kendi kendime iş yarattım. Bu, yapımda var benim. Lider yapıda olmakla ilgili bir şey bu. Ben o zaman da arkadaşlarımla buluşmaları, etkinlikleri organize eden kişiydim şimdi de... Cumartesi buluşmalarını ben planlardım. Hâlâ öyleyim. Doğru kişileri bir araya getirmeyi, eğitici-öğretici paylaşımlarda bulunmayı seviyorum, bu yeteneğe sahibim. Şu anda sosyal medyada bu kadar aktif olmamın nedeni de bu zaten. Bana tatmin duygusu veriyor. Bazı STK’lar beni kurtarıcı gibi görüyor. Gün içinde en az beş STK’dan proje geliyor masama. Ben hepsinin yanındayım elbette, doğru kişilerden geliyorsa desteklerim ama üstlenemem. Çünkü ben bir holding yönetiyorum, iş insanıyım.
Zaman yönetimi de İshak Bey’den geçen bir yetenek mi?
Kesinlikle öyle. Ben gece insanı değilimdir. Erken yatarım, günümü iyi değerlendiririm. Öğle yemeği için asla dışarı çıkmam. Akşam da iş yemeğine gitmem. “Bunu bir kahve içerek halledelim” derim. Özel hayatıma da bu sayede zaman ayırırım.
Kendinize iyi bakıyor musunuz?
Bakıyorum diyebilirim. Bunun için öncelikle iyi besleneceksiniz. “Ne yiyorsan osun” diye düşünenlerdenim. Akşam yemeği yememeyi düstur edindim. “Hiç mi yemiyorsun” diyorlar, evet hiç bir şey yemiyorum. Çok zorlanırsam pancar çorbası içiyorum. Mercimek de olur. Aç uyanmanın zevki bambaşka. Kahvaltımı iyi yaparım ve genellikle günü onunla kurtarırım. Gün içinde işlerim çok yoğun olduğundan yemek aklıma gelmiyor. Zaten görmeyince yemeyenlerdenim. Yoksa boğa burcuyum, damağım iyidir. Önceden sevmediğim sonradan keşfettiğim yiyecek ve içecekler var. Bira ve istiridye örneğin. İçki konusunda şanslı kullardanım. Alkolle aram yok, şarap hiç sevmem, içindeki kükürt beni rahatsız ediyor. Genel olarak bilinçli tüketici kategorisine geçtim.
Asla dayanamadığınız bir yiyecek yok mu?
Siyah çikolata ve peynire zaafım var. Özellikle peyniri evde çok bulundurmamaya çalışıyorum.
Bir röportajınızda "1986'dan beri feministim" diyorsunuz. Leyla Alaton'un feminizminin dozu nedir?
Ben moda diye feminist olanlardan değilim, dibine kadar feministim. Bence insanlık için, eşit hak ve özgürlüklerin yaşanması için feminist olmak önemli. Eşit hak ve özgürlükler demek, daha huzurlu bireyler, aileler ve toplumlar demek. Şimdi tüm dünyayı saran “Metoo” hareketiyle dengeler allak bullak oldu. Bugün Haiti gibi fakir ve haksızlıkların olduğu bir ülkede bile bir sivil toplum kuruluşunun hakları nasıl ihlal ettiği basına yansıdı. Erkek gücünün suiistimal edilmesi ciddi şekilde gündem yarattı. Bu aslında korkutucu bir şey. Olay şimdi de bazı bölgelerde “Kadınlara dokunmayalım, aman onlarla bir arada olmayalım” yönünde tersi bir harekete dönebilir. Demek istediğim deniz şu anda çok çalkantılı. Kadınlarda büyük bir öfke eşliğinde uyanış var. “Şimdi güç bizim elimizde” halinin uyandırdığı öfke söz konusu. Bu durulmalı.
Bütün rollerimle barışığım'
Patron, anne, evlat, dost... En çok hangi rolü seviyorsunuz?
Ben iş kadınlığını, patronluğu, STK’lardaki kızkardeşliğimi, oğullarımın annesi, annemin kızı olmayı, motive ediciliği yani hayatın bana biçtiği bütün rolleri seviyorum. Hepsiyle barışığım. İyi ki hepsi var.
Bunlar cepte, peki bir adım sonrası ne olur?
Belki yazarlık olur. Deneyimlerimi, çıkardığım dersleri, başarılarımı, başarısızlıklarımı kitaplaştırırım belki. Bir de Youtube televizyonculuğu olabilir, programcılık olabilir. Zaten Youtube'da varım ama bunu daha düzenli hale getirebilirim. İyi soru sorarım. Meraklıyım. Sordukça deşiyorum, deştikçe de üstüme kalıyor ama olsun.
'Türk kadınını temsil ediyorum
Çıkardığınız dersler var mı?
O kadar çok ki... Önemli olan bunları paylaşmak, anlatmak. Ben cömertim bu konuda. Eskiden başarısızlıklardan bahsetmek rezil olmak demekti. Bugün ise özgüven olarak görülüyor. Babam bir kitap daha yazsaydı adı “Başarısızlıklarım” olurdu.
Ödüller, başarılar.. Tüm bunlar sizde nasıl duygular uyandırıyor?
Yarışımı hep kendimle yaptım ben. Kendini yargılayabilenlerdenim. O standarda geldiğimi düşünüyorum. Yurt dışında birçok panel ve toplantıya davet ediliyorum. Bu platformlarda Türk kadınını iyi temsil edebildiğimi düşünüyorum. Aslında yurt dışında iş yapan Türk kadınları olarak çok iyi iş çıkardığımıza inanıyorum. Kız kardeşlerimle gurur guyuyorum.
Mutfağın içinden geçmem'
Yemek pişiriyor musunuz
Mutfakla aram sıfır. Mecbur değilsem içinden bile geçmem. Çabuk harcanan, heba edilen zaman olarak görüyorum yemek işini. Öte yandan bu sabrı olanları da yürekten desteklerim. Kaliteli yemek yemeyi severim, kötü yemek varsa sinirim bozulur. Her şeyi yiyip hamallık yapmam, seçerim. Hatta yakında düzenlenecek bir gastronomi etkinliğine tadım yapmak ve yemekleri yorumlamak için davet edildim.
Sporla aranız iyi gibi görünüyor. Düzenli spor yapıyor musunuz?
Her gün düzenli olarak bir saat yürüyordum ama yakın zamanda taşındım, düzenim bozuldu. Sporu bu aralar ihmal ediyorum. Vaktiyle iyi bir tenis oyuncusuydum. Bir de iyi yüzerim.