IHK Holding Patronu Korkmaz: Mecburiyetleri sevmem
İHK Holding'in patronu Korkmaz, hayatı boyunca 'eğleneceği alanların' peşinden koşmuş. Annesinin 'asker ol' isteklerini geri çevirmesini de 'Mecburiyetlerden rahatsız olurum' diye açıklayan Korkmaz, son günlerde tenise merak sarsa da asıl düşkün olduğu alan tırmanma gibi ekstrem sporlar.
Yasemin SALİH
IHK Holding'in açılımı, ilk anda patronu İbrahim Halil Korkmaz'ın ismiyle bağlantılı gibi geliyor. Oysa bilgiye dayalı alanlara yatırım yapma kararıyla yola çıkan 47 yaşındaki iş adamı bu kısaltmayı 'Investment Holding of Knowledge' olarak açıklıyor. İstanbul'da büyüyen ve çocukluğundan itibaren ticaretin içinde olan Korkmaz'ın hayatındaki en büyük değişim, eski Sovyetler Birliği'nin dağılması olmuş. Rusya'dan turist getirmeye yönelik bir şirkette işe giren işadamı, başarılı performansının ödülü olarak gönderildiği Moskova'dan tam 17 yıl sonra dönmüş. Üstelik bir patron olarak.
Kurduğu Puck Global Reklam Ajansı ile Türkiye'yi yedi ülkede temsil eden tek ajans unvanına sahip. Hindistan'ın da tanıtım kampanyalarını yürüttüklerini söyleyen İbrahim Halil Korkmaz'la hayli renkli bir söyleşi gerçekleştirdik. Tenis ve tırmanma sporlarına meraklı olan işadamı, "Her şey gibi sporu da malum zorunluluklardan dolayı değil, eğlendiğim için yapmak istiyorum. Çünkü mecburiyetler beni çok rahatsız ediyor" diyor.
Bir tür otel girişimciliği olan Molton Hotel zincirleriyle İstanbul'da turizme yeni bir anlayış getirmeyi hedefleyen Korkmaz'ın planı bu yıl otel sayısını 50'ye çıkarmak. Rusya'da da bir otel açmaya hazırlanan Korkmaz'la çocukluğuna kadar uzandık.
- İlyas Salman filmlerinde olduğu gibi çalışan olarak gittiğiniz Rusya'dan patron olarak dönmüşsünüz. Sizi motive eden hikâye nedir?
Urfalı bir ailenin oğluyum ama Laleli'de büyüdüm, ilkokulu da burada okudum. Birinci sınıfta karneyi alır almaz annem beni dayımın yanına dükkana gönderdi, çalışmayı öğrenmemi istemişti. Ticareti hep sevdim, zaten aksi durumda yapamazdım. Çünkü mecburiyetler beni rahatsız ediyor. Mecbur olduğum için değil, eğlendiğim için iş yapmayı severim. Sabahları 3 yaşındaki kızımı okula bırakıyorum, bunu özellikle ben yapıyorum çünkü bundan çok zevk alıyorum. Turizm sektörünü de bu nedenle seçtim. Daha esnek, daha eğlenceli alanlarda olmayı, yaşamayı ve çalışmayı tercih ediyorum. Ben bu arayışta olunca o alanlar da beni buldu zaten.
- Sizce disiplin ve sisteme karşı bu tavrınızın altında yatan nedir?
Bilmiyorum. Belki burcumun özelliği. Sistematik uygulanan her şeye tepki veriyorum. Burcum sayesinde daha net kararlar verdiğimi düşünüyorum. Annem asker olmamı istemişi ama ben asla yanından bile geçmedim bu hayalin. Yerimde duramam ve birkaç yılda bir değişen yenilenen bir iş modeliyle çalışırım.
"Başkaldırılar beni etkiler"
- Bulunduğunuz sektörler turizm, iletişim, yenilenebilir enerji... Eğlenceden başka, bir işe girerken neler sizi etkiler?
Yenilikçi olması, fark yaratması, bir başkaldırı ifade etmesi. Genellikle uzlaşmacı bir kişiliğim var. İletişim şirketimiz Puck Global, Türkiye'nin yurtdışında şubeleri olan ilk ve tek reklam ajansı. 17 yıl Rusya'da yaşadım. 1994'te gidip 2011'de döndüm. Dönünce otel işletmeciliği ve yenilenebilir enerji alanlarına girdim. 'Öyle bir şey yapayım ki Türkiye'nin yurtdışındaki yüzü olsun" dedim. Grubun sadece Türkiye'de 700'ün üzerinde çalışanı var. Yurtdışındaki ofislerle bin kişiye ulaşıyoruz.
- Neden Rusya?
1994'te Rusya'ya gidişim benim için bir kırılma noktasıdır. 89 sonrasında Rusya keşfedilmeyi bekliyordu. Ben de bir turizm şirketinde işe girmiştim. Rusya'dan Antalya'ya turist getiriyorduk. Çok başarılı olunca şirket Moskova'ya tatile yolladı beni. Aylardan kasımdı ve hava çok soğuktu. Öyle üşüdüm ki iner inmez dönüş bileti baktım. Beni karşılaması için gönderdikleri kişi halime bakıp, "Bir gün dayanırsan hiç gitmezsin" dedi. Dediği gibi de oldu. 17 yıl yaşadım. Türkiye'nin Rusya'daki turizm kampanyalarını yönettim.
- Neden döndünüz?
Çok sevdiğim bir arkadaşımın babası vefat etmişti. Cenazeye geldim, şöyle bir İstanbul'a baktım ve çok özlediğimi anladım. Oradan burayı değil, buradan orayı yönetmeye karar verdim.
- Geldiğiniz yerden memnun musunuz?
Geçmişe baktığımda evet. Geleceğe baktığımda ise daha çok uzun bir yolum olduğunu görüyorum. Ülkeme faydalı olmak, içeride ve dışarıda herkesin gurur duyacağı işler yapmak istiyorum. Sosyal yarar sağlayacak işlere girmeyi seviyorum. Örneğin Türkiye Milli Paralimpik Olimpiyatları Komitesi'nin yönetim kurulundayım. Bu alan bana ayrı bir mutluluk, tatmin veriyor.
- Son zamanlarda sizi en çok heyecanlandıran iş neydi?
Hindistan'ın tanıtım kampanyasını aldık. Bu çok heyecan vericiydi. Bir de Mitsubishi'nin Türkiye'deki reklam ajansıyız, hedefim bu işi Japonya'da da yapmak. Bu fikir de beni heyecanlandırıyor.
- Enerji bu tablonun neresinde?
Yenilenebilir enerji çok önemli bence. Dünya var oldukça rüzgâr ve güneş de olacak. Bunlardan gelen enerji ise hiç bitmeyecek. Nesilden nesile aktarılacak bir iş yaptığımızı düşünüyorum. Asıl gönlümden geçen de böyle bir şirket kurmak.
- Hizmet sektöründe gençlerle sürekli dirsek temasındasınız, nasıl görüyorsunuz durumu?
Türkiye genç bir ülke, bu işe yarayan bir durum. Eğitim ve araştırma arzusu Türk gençliğinin en büyük malzemesi. Eğer araştırma arzunuz yoksa başarı için tesadüfleri beklersiniz. Ben gençlerin bunun yanına hobiler de eklemeleri gerektiğini düşünüyorum. Benzer eğitim ve deneyime sahip iki genç arasından spor yapanı, seyahati seveni tercih ederim. Böyle gençlere nadiren rastlıyorum ne yazık ki. Herkes Zuckerberg olma sevdasında. Ben de onlara diyorum ki, "Sadece adamın teknoloji yeteneneklerini değil, ihtiyaçları tespit edebilme özelliğini de örnek alın". Bunun için de araştırmaları, daha çok insanla temas kurmaları gerekiyor. Bir de kültürel mirasa sahip çıkmalarını istiyorum gençlerin. O kültürü seviyorum.
Harun Reşid ve Behlül'ün hikâyesi
- Size yol gösteren, ders çıkardığınız hikâyeler var mıdır?
Çok var. Harun Reşid ve Behlül Dana hikâyelerini çok severim. Behlül çok gülen bir insan değilmiş. Harun Reşid peşine hafiye takmış. Sadece üç yerde güldüğünü görmüşler. Huzura çağrılmış ve sormuş Harun Reşid: Kasabın önünden geçerken neden güldün? Behlül de şu cevabı vermiş: Baktım ki koyunu koyunun, keçiyi keçinin bacağından asmışlar. Ona güldüm. Harun Reşid yine sormuş: Peki demircinin önünden geçerken neden güldün? Behlül, "Zengin olmak için toprağın üzerinde örsü dövüyordu ama altında hazine vardı, ona güldüm" demiş.
Harun Reşid, ayakkabıcının önünden geçerken gülmesinin nedenini sorunca da şu cevabı vermiş: "Kadın ayakkabıcıya ölene kadar idare edecek bir ökçe yapmasını buyuruyordu, oysa yarın ölecek haberi yok, ona güldüm." Bu hikaye bana hayatta bilgece davranmanın önemini hatırlatır. Yarın ne olacağımızı bilemeyiz.
"Spor disiplinim hiç olmadı..."
"Spora mecburiyet değil eğlence olarak bakıyorum. Aslan burcuyum. Lise yıllarında voleybol oynadım ama hiçbir zaman bir spor disiplinim olmadı. Milli sporcuları bol bir ailenin damadıyım. Eşimin teniste şampiyonluğu var. Ben de tenis oynamayı çok seviyorum. Bir de ekstrem sporları seviyorum. Tırmanma, snowboard gibi."
"Baba olmak patronluktan daha zor"
- Çocuklarınızla aranız nasıl, ilgili bir baba mısınız?
Üç kızım var. Biriyle şirkette birlikte çalışıyoruz. Birlikte iş seyahatlerine gidiyoruz. Ben babalığı çok seviyorum.
- Patron olmak mı yoksa baba olmak mı daha zor?
Bence babalık çok daha zor. Bir insan büyütüyorsunuz, bu büyük bir sorumluluk. Kendinize, çevrenize farklı bakmaya zorluyor sizi. Yanlışlarınızı daha çok irdeliyorsunuz.
"İsmimin hakkını vermeye çalışırım"
-"İyi bir dostum" diyebilir misiniz?
Ben ismimin büyük bir değer ve sorumluluk taşıdığını düşünüyorum. Hz. İbrahim Urfa'da yaşamış, son derece güvenilir bir insanmış, kervancılar değerli eşyalarını ona emanet edermiş. O yüzden ismine "Halil" eklemişler. Ben kendime onu örnek alıyorum. Eh, insanların güvenilir dostlara her zaman ihtiyacı vardır.
- Peki sizin dostluk kriterleriniz yüksek midir?
Hayır, dost çevremde çok mükemmelliyetçi değilimdir. Dürüst, hak yemeyen, vicdanlı, ailesine düşkün insanlar olur genelde çevremde. Dostlarımla ailece görüşmeyi severim.
- En çok özlediğiniz şey nedir?
Babamı çok özlüyorum. Onu erken kaybettim.
- Hayatınızdaki "iyi ki"ler neler?
İyi ki eşim ve çocuklarım var. İyi ki Rusya'ya gitmişim. İyi ki Türkiye'ye dönmüşüm. Şimdi siz keşkeleri de sorarsınız, onlar bana kalsın.
- Yemeklerle aranız nasıl, beslenme sizin için neyi ifade ediyor?
Beslenmeme dikkat etmeye çalışıyorum. Klasikçiyim. Fast food sevmem. Türk yemeklerinin hayranıyım ve mecbur kalmadıkça bu yemekleri tercih ederim.