"Hayatta yeni yollar hep vardır"

MKS DevO Kimya'nın patronu Korgün Şengün, "Sürekli Ar-Ge yapıyorum. Çekmecelerim yeni projelerler dolu. Bu, ilişkiler için de geçerli" diyor. Otomobil yarışlarının da aranılan ismi olan Şengün diyor ki, "Çare varken umutsuzluk niye. Biz hem Anadolu hem de Avrupa'yız. Yeni yollar hep vardır."

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yasemin SALİH

Son dönemde yatırımlarıyla en çok konuşulan şirketlerden biri MKS DevO Kimya. Bu havalı ismin faaliyet alanlarına baktığınızda yine havalı işler görüyorsunuz. Siyah renge özelliğini veren pigmentler, çevre dostu deterjan için formüller, fitalatsız plastik, kömür rafinerisi, dizel akaryakıt... Listeyi daha da uzatmak mümkün. Ar-Ge laboratuvarı harıl harıl yeni ürünler geliştirmek için çalışıyor. TÜBİTAK’a yılda dört proje kabul yapılıyor. Cironun yüzde 8’i Ar-Ge’ye gidiyor. Tüm bu “şık” başlıkların altındaki imzanın sahibi ise bir tekstil mühendisi, Korgün Şengün.

İsmindeki kafiyeye bakıp hayatında çizgiyi bozan işler olmadığını düşünmeyin. Bir asker çocuğu olarak belli bir disiplin kültürü var ama hep “yeni”nin peşinde koştuğunu söylüyor. Eskiyle işi bitince arşivlediği yenileri devreye almaktan da hiç çekinmiyor. Çok renkli bir işadamı kimliği var karşımızda. 12 enstrüman çalan bir müzisyen, otomobil yarışlarının aranılan ismi, sıkı sporcu ve bir kaşif. Korgün Şengün’le Bahçeşehir’de yürüdük. Ofisinin bahçesinde park halinde olan 1997 model İngiliz klasiği Caterham Super 7'yi gözmezden gelemezdik elbette. İşte o uzun sohbetten öne çıkanlar...

- İsminizi internetten sorgulattığımda çok farklı başlıklar çıktı karşıma. Yarışlar, sanat ve sıkı bir iş hayatı... Bunun formülü nedir?

Bilmem. Farklı şehirlerden gelen büyüklerim 200 yıl önce İstanbul’da bir hayat kurmuş. Kastamonu da var bu denklemde Doğu Anadolu da... Annem Osmanlı klasik müziğinin önemli bestekarlarından Zekai Dede Efendi’nin torunu. Belki müzik buradan geliyordur. Babam hava albayı. Ankara’da doğdum ama İstanbullu olarak görüyorum kendimi.

"Kumaşı terbiye etmekle başladık işe"

- Sizi bugüne getiren önemli kırılma noktaları var mı?

Çok. İş hayatına ithalatla başladım ve bir şekilde kimya hep ilgimi çekti. Üretimin değerini görüp Mısır Çarşısı’nın paralelinde bir şirket kurmam bence en büyük kırılma noktalarından. Bütün kimyacılar bu Cömert Türk Sokak’tan çıkmıştır, biz de öyle yaptık. Kumaşa ön terbiye yapan ilk Türk benim. Bu, gayrimüslümlerin işiydi öncesinde. Öyle iyi iş çıkardık ki bir yıl sonra Ambarlı’da 10 bin metrekarelik yere, o da yetmedi Bandırma OSB’de 100 dönümlük bir kampüse taşındık. 14 yıllık şirketiz, 15’inci yıl hedefimiz Türkiye’nin en büyük 1.000 şirketi arasına girmek.

- Nasıl olacak bu? Neler yapacaksınız?

İşe önce analiz yapmakla başladık. Baktık ki tekstilde işi Pakistan gibi ülkelere kaptırıyoruz başka alanlara döndük. Şimdi inşaat, deterjan, plastik ve denimden sonra geliyor tekstil. Ar-Ge can damarımız. Laboratuvarımızda 25 mühendis çalışıyor. Her yıl en az 4 TÜBİTAK projesi yaparız. Sadece yurt dışında üretilen kimyasallara yöneldik. Kendi patentimizle bunları ortaya çıkardık. Yabancı danışmanlarımız var, onlardan da destek alıyoruz. XBu kadar çok yeni proje derinleşmenizi engellemiyor mu? Hayır. Benim felsefem insanın her durumda yeni bir planı olması gerektiği. Bir iş eğer yürümüyorsa ve başka alternatiflerim varsa kesip atarım. Vazgeçerim ben, bırakırım.

- Kolay vazgeçmek bir iş adamının övündüğü bir şey olarak daha önce karşıma çıkmamıştı...

Bu inatçı olmamak değil, sadece gerçekçi olmak. Eğer alternatifiniz varsa, o birim enerjiyle, aynı birim alanda daha büyük bir üretim yapabilecekseniz terk edersiniz. Benim böyle durumlar için rafta beklettiğim 4-5 projem vardır her zaman. Ğ planı bile vardır bende.

- Peki şu anda rafta neler var?

Yerli kömürünün hammaddesi olacak bir proje. Kömür rafinerisi kuruyorum. Ayrıca cam sanayisi için bir projem var, dizel akaryakıt projemi de hazırda tutuyorum. Bu yıl dijital baskı makineleri projesi devreye girdi. Her yeni yatırım başka birinden çıktığımı, arka plana aldığımı gösteriyor. Ben eleman değil, iş alanı sirkülasyonu olsun istiyorum şirketimde. Bu nedenle Ar-Ge benim yaşam tarzım, hayata bakış açım.

- Bu kolay bırakma, günlük hayatta geçerli mi?

Hayatta en çok canımı sıkan şey, bir yerde çare varken umutsuzluğa kapılmaktır. Buna sinirlenirim. Ama çaresi yoksa, ömrünü tamamlamışsa da vazgeçmek, terk etmek lazım. Bu ilişkilerde de böyle. Sürecin tedavisi yoksa terk ederim. "Benim tek yolum bu mu yani, aklım yüreğim var" diye düşünürüm.

- Ama bu hayatta hep hesap yapmayı gerektirmez mi?

Ben iyi bir fotoğrafçıyım. Fotoğrafları kıyaslar, aradaki 7 farka bakarım. En çok da şu soruları sorarım: Yaşlanıyor muyuz, yavaşlıyor muyuz, tatsızlaşıyor muyuz?

"Bir albüm yaptım, söz-müzik bana ait"

12 enstrüman çalabiliyorum. Ayrıca şiire, yazmaya da meraklıyım. Beste yapıyorum. Hatta kendi söz ve müziklerimden oluşan bir albüm yaptım. Adı, “İki Yüzlü”. Bir yüzünde şarkıların Anadolu versiyonu, yani alaturka hali, diğer yüzünde ise caz hali, yani Avrupa versiyonu var. Tıpkı bu topraklar gibi. Geçen yıl bitti. Nükhet Duru da destek verdi. Piyasa için değil, istediğim için yaptım. Kimsede kopyası yok.

- Peki böyle hesap kitap, kıyas yapmadığınız, soru sormadığınız, kendiniz olduğunuz bir alanınız yok mu?

Suyun altı. Dalarım. Saatlerce kalırım. Oraya indiğimde şalterlerimi indiriyorum. Sadece o ummanı düşünüyorum. Orası aklımı başımdan alıyor. Bir de yarışlarda kendimi iyi hissediyorum, bırakıyorum. 30 dakika yarışıyor, vücuduma adrenalin basıyor, endorfinin getirisini alıyorum. Gerçi artık yavaş yavaş o keyfi bırakıyorum. Yaşlandım, yarışlar iskeleti sarsıyormuş, eklem ağrılarım başladı. Artık yılda iki yarışa katılıyorum.

- Yerine ne koydunuz?

Spor. Her sabah sekizli bir setim var. Esneme, germe ve ağırlık. Evde istasyonlar kurdum. Ayrıca haftada 2-3 kez açık havada spor yapıyorum. Bir de teknem var. Adı Elif. Kızımın adı.

"Denizde yalnızlığı severim"

- Tutkunu için tekne bir tür mabettir. Herkes kabul edilmez. Sizin için de öyle mi?

Ben bu işte yalnızlığı severim. İyi müzik, deniz ve ben. Parti insanı değilim. Kafa dinleyebildiğim nedir yerlerdendir deniz. Tüm dünyayı dolaştım, bence Ege suları gibisi yok. Kendimi ödüllendirmek istediğimde 15 gün teknemle kaçarım. Bunu yılda dört kez yaparım.

"Hayatta dağcılık yapmam, korkarım"

- En çok neyden korkarsınız?

Ooo var korkularım. Örneğin hayatta dağcılık yapmam. Trabzansız merdivende yürümem. Öte yandan yükseklik korkum yoktur, yakında pilot ehliyeti alacağım. Bir de nefret ettiklerim var. Yüksek frekanslı sesleri sevmem. Bahane üretici insanları sevmem. Bedbinleri hiç sevmem. Ben motivasyonu yüksek bir insanım.

"Üç şey için teşekkür ediyorum..."

- Bu kaşif ruhu nereden?

Babamdan belki. Babam küçükken beni uçak hurdalığına götürürdü. Parçaları yeniden birleştirip uçak yapmaya çalışırdım. O zamandan beri meraklıyım bu işlere.

- En çok ne için teşekkür ediyorsunuz?

İki güzel evladım, sağlıklı bir vücudum ve kimya mühendisi bir eşim olduğu için. Daha ne olsun.

"Ben kimyacıyım, mutfakta iyiyim"

Bir kimyacı olarak mutfakta iyiyim. İyi deniz mahsülleri yaparım. Bence bütün şefl erin kimyayı bilmeleri gerek. Hepsine iki yıl kimya eğitimi almalarını öneriyorum. Çünkü mutfak bir kimya işi. Her ikisinde de demlemek var, terbiye var. Ve diyorum ki, kanserin en büyük nedeni radikaller. Bunun da babası mangal. Çıtır çıtır eti seviyoruz ama o sırada çıkan radikallere vücudun toleransı, arsenikten daha az. Hatta yok.