Hayatım boyunca kendimle barışık oldum...
Eser Cevahir, merhum işadamı İbrahim Cevahir’in en küçük oğlu olarak girdi iş dünyasına. Babasının ölümünün ardından ağabeyleriyle birlikte Cevahir Holding’in yönetiminde önemli görevler üstlendi. Şimdi de özellikle Makedonya faaliyetlerinde elini taşın altına koymuş durumda
YASEMİN SALİH
Türk şirketlerinin yurtdışına açılma sürecinde önemli rol üstlenen işadamlarından biriydi İbrahim Cevahir. 1970’lerde Libya’da ilk inşaat projelerini alarak sadece aile şirketine değil Türk inşaat sektörüne de yeni bir kapı açtı. Eylül 2015’teki vefatına kadar ekonomi ve siyaset dünyasında aktif roller üstlenen ünlü işadamının mirasını şimdi oğullları devraldı. Verdiği röportajlarında “kendime çok yakın hissediyorum” dediği en küçük oğlu Eser Cevahir’le ise bambaşka bir bağı vardı. Amerika’da işletme eğitimi alan Eser Bey’i daha lise yıllarında turizm şirketlerinde görevlendiren merhum işadamının gönlünden geçen oldu. Eser Cevahir bugün Cevahir Holding Yönetim Kurulu Üyesi olarak başta Makedonya olmak üzere şirketin yurtdışı yatırımlarında önemli adımlar atıyor.
Ailenin en küçüğü olan tüm yetişkinlerde görülebilen çocuk yanı hemen fark ediyorsunuz Eser Cevahir’de. Esnek, anlayışlı, yerinde duramayan ama “artık büyüdüm” dercesine bildiklerini dışa vurmaya hevesli bir işadamıyla yaptık Sabah Yürüyüşü’müzü.
- Hep merak ederim; ailesinin şirketi olan bir genç için, ekonomi ya da işletme okumak zorunlu mu? Başka bir hevesiniz olmadı mı ya da hayalleriniz...
Bu bir zorunluluk değildi, ben tercih ettim. 6 kardeşiz, ben en küçüğüm. Diğer kardeşlerim gibi ben de yurtdışında eğitim aldım. Amerika’da işletme okudum ama okulumu da bölümümü de ben seçtim. Rahmetli babam mesafeli, sert bir adamdı ama “Evleneceğiniz eşe, seçeceğiniz mesleğe karışmam. Ben sizi yetiştirdim. İnsanın hevesleri, arzuları vardır. Zekanızı kullanın. İşinizi, eşinizi kendiniz seçin” derdi. Bir tek titizlendiği konu vardı, yabancı dil bilmemiz. Ne matematiğimi ne de fenimi sorardı 'nasıl' diye. Sadece İngilizce bilmemi çok önemserdi. X Kaç yaşından bu yana onunla birlikte şirkette çalışıyorsunuz? Lise yıllarında turizm grubunda çeşitli işler yapıyordum. O yıllarda Libya’da projelerimiz vardı. Ağabeyimin yanında stajyerdim. Onunla Libya’ya gidiyor, yaptıklarını takip ediyor, ondan bir şeyler öğrenmeye çalışıyordum. Amerika’da okulu üç yılda tamamladım. 2008’de de turizm grubunda çalışmaya başladım.
- Şirketin Balkanlar’a yönelmesi kimin fikriydi?
Babamın. Libya’da Arap Baharı olunca ağırlığımızı o bölgeden Balkanlar’a çevirdik. 2011’den bu yana Balkanlar’da önemli işler yapıyoruz. Merkezimiz Makedonya.
- Şu anda Makedonya’da hangi projeler sürüyor?
Cevahir Sky City tamamlandı. Şimdi Cevahir Sun City’ye başladık. Üsküp şehir merkezine üç kilometre uzaklıktaki Vodno dağının yamaçlarında 835 dönümlük arazimiz var. 1 milyon metreküplük hafriyat yaptık. Gerek orada yaşayan yerel halkı gerekse Makedon diyasporasını bu projeye çekmeye çalışıyoruz. İç pazar şartlarına göre fiyatlandırma yapıyoruz. Orada olmayan bir yaşam biçimi götürdük. 750 kişi çalışıyor. Fahri bayrak taşıyıcısı olarak görüyoruz kendimizi. Bu nedenle ağzımızdan çıkan her kelime, attığımız her adıma önem veriyoruz. Bıraktığımız etkinin pozitif olmasına gayret ediyoruz.
- Oldukça bakımlı, modern bir işadamısınız. İyi okullarda okudunuz. Şu “Laz müteahhit” kalıbından çok çektiniz mi?
(Gülüyor) Bence bu algı Türkiye’de artık yıkıldı. Karadenizliler’in İstanbul’da inşaata başladıkları yıllarda teknoloji, teknik şartlar yetersizdi. Bilinç düzeyi de farklıydı. O yıllarda kim yapsa o inşaatları, daha iyisi olmayacaktı. Evet, ben çevremden bu tür takılmalara maruz kaldım ama bence Türk müteahhitliğinin bugün geldiği nokta belli ve bunda Karadenizliler’in payı büyük. Bırakın söylesinler. Biz kendisiyle ilgili espirilere gülebilen insanlarız.
- Aile üyeleri şirkette kalabalık. Nasıl bir dil var aranızda?
Evet. Amcalar, kuzenler, kardeşler bir arada çalışıyoruz ama önemli oranda profesyoneller de var. Turizm, inşaat, madencilik (perlit madenlerimiz var) alanlarında işlerimiz var. Hepimiz işin içinde büyüdük. Çok iyi anlaşırız, severiz birbirimizi. Bir kere çok neşeli insanlarız. Bu yüzden şirkette neşeli bir ortam var. Kararları istişare ederiz. Çok renkli olmalarını seviyorum. Bu büyük zenginlik. Düşünsenize, karşımda her an akıl danışabileceğim birçok mentor var. Çok şanslıyım.
- Karadeniz insanı serttir. Bu sizi etkiledi mi?
Rahmetli babam çok sert bir insandı doğru ama çok da neşeli, renkli bir figürdü aynı zamanda. Bir yandan sürekli siyasetin, sporun içindeydi. Bir de iş dünyası vardı. Evimizde bunların hepsi sürekli iç içe yaşanıyordu. Vakıfl arda çok etkindi. O yanımızı babamızdan aldık. Bir de babaannem müthişti. Evlatlarına çok bağlıydı ve çok severdi. “Allah herkese benim çocuklarım gibi evlatlar versin” derdi. Ben sert değil, neşeli bir evde büyüdüm. Ama şımartılmadım, bizde çocuk şımartılmaz.
Amatör ruhlu bir kurumsallaşmadan yanayım
Hayalim, mevcut işlerimizi en düzgün, en ahlaklı şekilde yapmaya devam etmek. İş ahlakı çok önemli benim için. Evet, bir aile şirketiyiz ama benim kafamdaki kurumsallaşma, bilinen kalıplara çok uymuyor. Bence kurumsallaşmaya bu kadar siyah-beyaz bakmak yanlış. Örneğin bu tarz yönetim turizme uygun ama inşaat sektörüne değil. Bana göre tam kurumsallaşmada larını seviyorum. Bu büyük zenginlik. Düşünsenize, karşımda her an akıl danışabileceğim birçok mentor var. Çok şanslıyım.
- Karadeniz insanı serttir. Bu sizi etkiledi mi?
Rahmetli babam çok sert bir insandı doğru ama çok da neşeli, renkli bir figürdü aynı zamanda. Bir yandan sürekli siyasetin, sporun içindeydi. Bir de iş dünyası vardı. Evimizde bunların hepsi sürekli iç içe yaşanıyordu. Vakıfl arda çok etkindi. O yanımızı babamızdan aldık. Bir de babaannem müthişti. Evlatlarına çok bağlıydı ve çok severdi. “Allah herkese benim çocuklarım gibi evlatlar versin” derdi. Ben sert değil, neşeli bir evde büyüdüm. Ama şımartılmadım, bizde çocuk şımartılmaz. li oranda profesyoneller de var. Turizm, inşaat, madencilik (perlit madenlerimiz var) alanlarında işlerimiz var. Hepimiz işin içinde büyüdük. Çok iyi anlaşırız, severiz birbirimizi. Bir kere çok neşeli insanlarız. Bu yüzden şirkette neşeli bir ortam var. Kararları istişare ederiz. Çok renkli olmakarar süreçleri uzuyor. Biz Akdeniz ülkesiyiz, kültürümüz bu, daha aceleciyiz. Şirket olarak yeni coğrafyalara açılmayı planlıyoruz. Yeni sektörler de var hedefl erimiz arasında. Bu bir start-up yatırımı olabilir. Yatırım için yeni girişimci teklifl eri geliyor sürekli. Herkese kapımız açık, görüşüyoruz. Özellikle son üç yılda bu trafik arttı. Bu bakımdan amatör ruhlu bir yapımız da var ve ben bunu seviyorum. Aklımdaki yönetim ise amatör ruhumuzu kaybetmeden kurumsallaşmak.
Gençliğimi değerlendiriyorumm
- Sizi ailenin daha sosyal yüzü olarak görüyoruz. Bu neyle ilgili?
Gençliğin getirdiği bir enerji var elbette. Ağabeyim (Yusuf Cevahir) benim bu enerjime bakıp "Gençliğinin kıymetini bil, boşa geçirme” diye uyarır. Ben de enerjimi elimden geldiğince olumlu işler için kullanıyorum. Magazinel bir hayatım yok. Azimliyimdir, başladığım işi bitiririm. İnandığım işin üzerine giderim. Motivasyonum genelde yüksektir, depresif bir yapım yoktur.
İnsan vicdanına hesap verebilmeli
- Hayatta en çok önem verdiğiniz değerler neler?
Ahlak önemli bence. İşte, sosyal hayatta. Ben kendimle barışık biriyim. İnsan kendine şunu sormalı, “Bunu yaptığımda kendimle barışık olabilecek miyim? Aynada gördüğüm kişiden memnun olacak mıyım?”. İnsan vicdanına hesap verebilmeli. Yoksa vurdumduymaz bir yaşamın içine düşersiniz. Kendinizle barışık olamıyorsanız başkalarıyla da olamazsınız.
İnanıyorsam inat ederim
- Karadeniz inadı var mı?
Biraz. Eğer savunduğum şeyin doğru olduğuna eminsem, inat ederim. İkna etmeye çalışırım. Bence sorun ısrar etmekte değil, karşınızdakinin sizi anlamamasına içerlememek önemli. Öte yandan bana bir şeylerin dayatılmasından hoşlanmam. (Gülüyor)
En büyük şansım neşeli ailem
- Eser Cevahir'in 'iyi ki' listesinde neler var?
İyi ki güzel bir ailem var,
İyi ki sevdiğim bir eşim var,
İyi ki sağlıklıyım,
İyi ki sevdiğim çalışma arkadaşlarım var.
Hayatımda gergin anlar olsun istemiyorum. Bu nedenle çalışma ortamımızın neşeli, rahat olması benim en büyük şanslarımdan. Gergin ortamları sevmiyorum.
Savunma sporları yapıyorum
Spor, ilkokul yıllarından beri hayatımda. Takım sporları, tenis, yüzme hepsinde aktif yer aldım. Amerika’da spordan biraz uzaklaştım. Beslenme düzenim değişti. Bunlar benim pişmanlıklarım. Türkiye’ye dönünce, özellikle Makedonya’da yeniden düzenli spora başladım. Orada bir spor ve beslenme koçum var. Özellikle savunma sporlarıyla kardio karışımı bir programım var. Ayrıca sabahları değişken bir program uyguluyorum. Bazen yüzüyor, bazen koşuyorum. Boks antrenmanım var
Dolu mideyle kasadan kalkmam
Boğazına düşkün biri değilim. Yaşamak için yerim. Yağ, tuz, şeker, ekmek sevmem. Sadece almam gerekenleri alıyorum. Aşırı tok kalkmam masadan. Mısır ekmeğini yoğurtla yemeyi severim. Özellikle aramam ama bir ortamda Karadeniz yemekleri varsa, iyi yapılmışsa yemeyi tercih ederim. Öyle pek mutfak becerim yoktur. Salatayı çok sevdiğimden, iyi yaparım.